Güncelleme Tarihi:
Mevcut durumda ve 2030-2050-2070-2100 yılları için su potansiyelleri hesaplandı. 2030 yılında su kaynaklarımızın yaklaşık yüzde 20 azalabileceği tahmin ediliyor.
SU KITLIĞI VE GIDA RİSKİ
Ülkemizde ortalama sıcaklıkların 4 ila 6 derece arasında artması, özellikle doğu ve güneydoğuda artış, ülke ortalamasına göre 1-2 derece daha fazla olması ve güney ve batı bölgelerde sıcaklık artışının en fazla yaz aylarında yaşanması bekleniyor. Sıcak hava dalgası beklenen gün sayısının yılda 15’ten 200’e ulaşması, 2040’a kadar ardışık kurak geçen gün sayısının 4-15 gün arasında artması öngörülüyor. Bahar aylarının sonlarında ve yaz aylarında su stresinin artacağı düşünülüyor.
Özellikle yüzyılın son çeyreğinde yüksek kotlu bölgelerde karla kaplı alan değişimlerinde yüzde 44’lere varan bir azalma, karın yerde kalma süre-sinde 45 güne varan azalmalar görülecek.
2023 yılı için ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 1.294 m3. Artan nüfusla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2030’dan itibaren 1000 m3’ün altına düşeceği ve tedbir alınmaması halinde yakın gelecekte ülkemizin su kıtlığı çeken ülkeler sınıfında yer alacağı öngörülüyor. Ülke nüfusunun yüzde 49’unun yaşadığı ve tarımsal üretim yapılan alanın da yüzde 78’ine karşılık gelen 15 havzada su açığı ortaya çıkacak ve bu durum gıda arzıyla ilişkili riskleri de beraberinde getirecek.
BURDUR GÖLÜ KADAR SU MUHAFAZA EDİLECEK
Yerel idarelerde su verimliliğinin artırılmasıyla bütün belediyelerde su kayıp oranının 2033’e kadarı yüzde 25, 2040’a kadar yüzde 10 düşürülmesi hedefleniyor. Plan, bireysel su verimliliğiyle kişi başı günlük ortalama su tüketimini 2030’a kadar 120, 2050’ye kadar 100 litreye düşürmek.
Yağmur suyu, gri sular, deniz suyu, acı su, gibi kaynakların kullanımı yaygınlaşacak.
Sulama randımanında her yüzde 1’lik artış, İstanbul’un 6 aylık su ihtiyacına karşılık geliyor. Sanayide kaynaktan daha az su çekerek yüzde 50’ye varan su kazanımı sağlanması planlanıyor. Bu tedbirler Burdur Gölü’nün hacmine eşdeğer büyüklükte suyu muhafaza edecek. Binalarda Su Verimliliği Hedefi ve Uygulama Kılavuzu ve Binalarda Su Verimliliği Sistem Kurulumu Talimatı hazırlandı.
SU TASARRUFU TEDBİRLERİ
Kuraklık risklerinin en aza indirilmesi için kuraklık erken uyarı sistemi hayata geçiriliyor. Kuraklık yönetim planları kapsamında, mevcut ve gelecek su potansiyeli tespit edilerek olası kuraklık durumlarına hazırlıklı olunması amacıyla tedbirler belirleniyor.
Kuraklık Yönetim Planları kapsamındaki tedbirlerin uygulanması ile yılda 10 bin 962 hm3 su tasarrufu sağlanabilecek. Bu miktar İstanbul’un 9 yıllık su ihtiyacına, Ankara’nın 23 yıllık su ihtiyacına veya Konya Havzasının iki yıllık toplam su ihtiyacına eşit olacak.
İKLİM KRİZİ SAĞLIĞI DA TEHDİT EDİYOR
TÜRK Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Arıcı da iklim krizinin yarattığı kuraklık riskinin sağlığı tendit ettiğine vurgu yaptı. Prof. Dr. Arıcı’nın verdiği bilgilere göre özellikle su tüketiminin hayati değerde olduğu böbrek sağlığı sorunları artıyor. Arıcı, “Normalin üzerinde seyreden mevsim sıcaklıkları, susuz kalmaya bağlı olarak böbrek hastalıklarında da artışa yol açıyor. Ayrıca çevre kirliliği ve temiz suya erişim zorluğu da bir etken. İklim krizi en çok böbrekleri vuruyor” dedi.
Türk Nefroloji Derneği, kronik böbrek hastalığının önemine dikkat çekmek için her yıl mart ayının ikinci perşembe günü olarak belirlenen ‘Dünya Böbrek Günü’ kapsamında, “Böbrek Candır” temalı bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantının ana konusu, birçok etkinlikte olduğu gibi yine iklim kriziydi. Prof. Dr. Arıcı da konuşmasında iklim krizinin sağlığa etkilerini ve sağlık harcamalarına yansımalarını odağına aldı. Arıcı, “Çevre kirliliğinin (örneğin aşırı egzoz dumanına maruz kalmak), hem kalp damar hastalıkları hem böbrek hastalıkları açısından riski artırdığı bilimsel olarak gösterildi. Küresel ısınmanın getirdiği sıcak havalar da böbreğin dehidrate (susuz) kalmasına, su tüketiminin azalması ya da sağlıklı su kaynaklarının bulunmamasına yol açarak böbrek sağlığını tehdit ediyor. Bugün dünyanın bazı sıcak bölgelerinde, örneğin Orta Amerika’da tam nedeni bilinmeyen böbrek hastalığı artışları var. Bu artışın tarım ürünlerinde kullanılan zehirli gübreler vs. nedeniyle mi yoksa tamamen sıcak havalarla mı ilişkili olduğu nefroloji dünyasında hala tartışma konusu. Ama iklim krizinin ilerleyen yıllarda böbrek hastalıklarını artıracağı tehdidi, önemli bir konu olarak gündemde” ifadelerini kullandı.