Güncelleme Tarihi:
İZMİR’e 40 kilometre uzaklıkta, bir dağ yamacına kurulu Nazarköy’deyiz. Uzaktan bakıldığında burası sıradan bir köy gibi görünüyor; 350 nüfuslu, yeşillikler içinde sessiz ve sakin. Tarım sınırlı ölçüde yapılıyor. Hayvancılıkla kimse ilgilenmiyor. Ancak buna rağmen köyde işsizlik sorunu yok! Bu gizem köy meydanına gelince anlaşılıyor. Ayrı tarzlarda üç ayrı kafenin yanında popüler tatil merkezlerini aratmayan butik dükkanlar var. Nazarköy, geleneksel yöntemlerle nazar boncuğu üreten Türkiye’deki iki köyden biri. Onu ideal yapan da halkının bu özelliği yalnızca bir üretim aracı olarak kullanmakla kalmayıp sosyal ve kültürel hayatın parçası haline getirmesi...
KİMSENİN GÖÇ ETMEDİĞİ KÖY / FOTOGALERİ
KURUDERE GİTTİ
Nazar boncuğu üretimi köyde yeni değil. 1942’den beri atölyelerde üretiliyor. Ancak muhtar Hasan Yıldırım, köyün kaderinin 2000’de turizme açılarak değiştiğini anlatıyor: “Açtığımız iki haftalık takı kursundan sonra kadınlar evlerinden getirdikleri sehpalarda tasarladıkları boncukları satmaya başladı. Turizmi yaygınlaştırmak için Kurudere olan ismimizi Boncukköy ya da Nazarköy yapmaya karar verdik. Oylama sonucu halk Nazarköy’ü istedi.” Şu an 5 atölyede günde 10 bin boncuk üretiliyor. Köy meydanında 40’a yakın boncuk dükkanı var. Mayısın ilk haftasında boncuk festivali düzenleniyor. Üç kafe, bir de oteli olan köy, ilkbahar ve sonbaharlarda özellikle haftasonları ziyaretçi akınına uğruyor. Muhtar Yıldırım, “Diğer köylerden farkımız; bizim sürekli gelirimiz var. Fabrikaya çalışmaya gitmiyoruz. İşi ayağımıza getirdik. Böyle olunca gençlerimiz de göç etmedi, köyde kaldı” diyor.
Çocukta yaparım kariyerde
NAZARKÖY’ün kendi kendini döndüren ekonomisinden en fazla faydayı kadınlar görüyor çünkü onlar artık birer işletmeci. Meydandaki 40 dükkanın hepsini kadınlar işletiyor. Hepsinin ortak yanı eşlerinden bağımsız maddi olarak ayakta durmaları: “Kimseye muhtaç olmadan çalışıyor ve yaşıyoruz. Patronluk güzel ama hem çocuk hem de kariyer yapmak yorucu. Köyde şehir hayatı yaşıyoruz. Her şeyimiz var.” Peki sosyal aktiviteler? “Vakit yok ki!” diye cevaplıyorlar: “Ancak ara sıra köyün yakınındaki kanyona yürüyüşe gidiyoruz.”
Başarının üç sırrı
Peki nasıl ‘ideal köy’ olunur? Nazarköylüler üç püf noktayı veriyor:
1. Yöresel, tarihi veya kültürel köyünüzün özelliği bulun. Bu, kendinize özgü bir yemek bile olabilir.
2. Tanıtın. Bizim böyle bir değerimiz vardı ama ancak son 10 yılda kendimizi duyurabildik. Hediyeler verip bizi anlatmalarını istedik.
3. Birlik olun. Biz, birbirimize hep yardım ediyoruz.