Güncelleme Tarihi:
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın talimatı ile hazırlatılan İnternet Üst Kurulu Yasa Tasarısı ile, ilk kez internete yönelik ceza tanımı getiriliyor. İnternet ortamında oluşan bir suçta, hem bu suçu işleyen hem de ihmali görünen internet servis sağlayıcısının ilgili personeline 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Hükümet interneti ablukaya aldı. Bir taraftan Meclis'te görüşülen RTÜK Yasa Tasarısı'na Anayasa Komisyonu'nda eklenen bir madde ile internet 5680 sayılı Basın Kanunu'na dahil edilmeye çalışılırken, diğer taraftan da İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın talimatı ile Ulaştırma Bakanlığı'na da danışılarak yeni bir internet yasa tasarısı hazırlandı. ‘‘İnternet Üst Kurulu Görevleri ve Teşkilet Yapısı Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı’’, ilk kez internette işlenen suçlar için özel bir ceza hükmü taşıyor. Buna göre, internet ortamında oluşan bir suçta, hem bu suçu işleyen hem de ihmali görünen internet servis sağlayıcısının ilgili personeline 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülüyor.
16 sayfa ve 27 maddeden oluşan tasarı, İnternet Üst Kurulu'nun yapısı ve görev tanımında köklü değişiklikler öngörüyor. Tasarı, Başbakan başkanlığında oluşturulacak Üst Kurulu'un Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Ulaştırma, Sanayi ve Ticaret Bakanları ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile Milli Istihbarat Teşkilatı Müsteşarı'ndan oluşmasını öngörüyor. Kanunun amaç ve kapsamı ise şöyle tanımlanıyor:
Adli ve polis birimlerine elektronik belge sağlayarak suçluların yakalanmasında ve takibinde yardımcı olunması.
Ulusal sınırlarımız içerisinde kişiye ve kurumlara özgü elektronik ortamda saklı bilgi ve belgelerin korunması.
Bilgi ve belgenin gerçek sahibinin izni olmadan satılamaması.
Ülke güvenliği ve ulusal huzur ve barışın korunmasında her türlü etnik, dini ve ayrımcı yayın ve bilgi transferini engelleyici önlemleri almak.
Kişi hak ve özgürlüklerini etkileyici bilgi ve belgelerin izinsiz yayılmasını önleyici tedbirleri almak.
Ahlaki ve etik kuralları göz önüne alarak kültürel dejenarasyonu önleyici yayınları, bilgi ve belgeleri kamu oyuna sunmak, vatandaşın dini duygularını çıkar amaçlı kullanmamak.
Uluslararası internet suç ihlallerine karşı işbirliği ve koordinasyon görevi yapmak, gelenek ve kültür mirasımızı kötüleyici haber, bilgi ve belgeyi yayımlamamayı amaç edinen bir çalışma yürütülecektir.
Tasarının 18'inci maddesinde ‘‘Tüm kamu ve özel kurum ve kuruluşları, ulusal, kurumsal ve kişisel bilginin korunması için kendi idari yapıları içerisinde gereken organizasyonu kurmak veya değişiklikleri yapmak ve gerekli tedbirleri almak konusunda sorumludurlar’’ denilerek şöyle devam ediliyor: ‘‘Bu amaca yönelik tüm kaynaklar yerinde, zamanında ve en etkin bir şekilde kullanılır. Kurum, gerekli gördüğü İnternet Üst Kurulunun sorumluluğundaki bilgileri, bu Kanun kapsamına giren kamu ve özel kurum ve kuruluşlardan doğrudan istemeye yetkilidir. Bu konuda istenen gizlilik dereceli her türlü bilgi, en kısa zamanda verilir.’’
Tasarının 25'inci maddesinde, 18'inci maddedeki yükümlülükleri yerine getirmeyenlerin cezalandırılması öngörülüyor. Madde şöyle:
‘‘Kamu ve özel Kurum kuruluşların yöneticisi durumunda olan personelden, kanunun 18. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyenler, bu fiilleri başka bir suça vücut verse bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Failin bu fiilden kendisi veya bir başkası yararına bir menfaat temin etmesi veya fiilin bir zarara sebebiyet vermesi halinde hapis cezasi iki yıldan az olamaz.’’
İnternete polis copu
İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, İnternet Üst Kurulu Yasa Tasarısı'na Avrupa Birliği'nin 1999 yılında Seul'de yaptığı bir toplantıyla ilgili çalışma raporunu da ekledi. Bu raporda, dönemin İnterpol Başkanı'nın şu sözlerinin altı çiziliyor: ‘‘İnternetin kanayan yara, suç batağına dönüşmesine rıza gösteremeyiz. Bugünkü yaklaşım sürerse, internet orman kanunlarının hakim olduğu bir alana dönüşür.’’
Tasarıya eklenen bilgi notunda, şu değerlendirme yapılıyor: ‘‘Türkiye'nin AB aday üyeliği ile ilgili tartışmaların sürdüğü bu günlerde, AB'nin internet konusunda aldığı tutumu büyüteç altına almakta da fayda var. Ne ilginçtir ki, ‘demokratlığı' üzerine hevesli nutuklar atılan AB, internetin polis copuyla ‘çekidüzene' sokulması çabasında en önde giden emperyalist blok.’’
1 Nisan şakası gibi
İngiltere'nin internet konusundaki en güçlü sivil toplum örgütü olan Siber Haklar ve Özgürlük'erin kurucusu Yaman Akdeniz, Hürriyetim'e yaptığı değerlendirmede, interneti Basın Yasası'na dahil edilmesiyle ilgili hazırlıkları, ‘‘1 Nisan şakası gibi’’ sözleriyle değerlendirdi.
‘‘Yasaya göre web sayfalarının içeriğinin ikişer kopyası her gün savcılığa ve valiliğe teslim edilecek. Tam otoriter mantıkla yapılmış bir kanun’’ dedi. Akdeniz, kanun yapılırken uygulanabilirliğinin de düşünülmesi gerektiğine dikkat çekerek, yurtdışından yayın yapan sitelere yaptırım uygulanmasının imkansız olduğunu anlattı. Akdeniz, ‘Yurtdışından yayın yapan web sitelerini nasıl engelleyecekler?’ dedi.
Aktaş: İnternet Sanayi Bakanı'na bağlanmaz
Yasa tasarısı ile ilgili görüşlerini açıklayan TBMM Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu (BBTG) Başkanı, İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ziya Aktaş, internetin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na bağlanmasının doğru olmadığını savundu. Aktaş, şu değerlendirmeyi yaptı: ‘‘Yapılmak istenen daha önce BBTG tarafından önerildiği gibi bir yeni bakanlık kurmak yerine bir teşkilat kurup onu Sanayi ve Ticaret Bakanına bağlamak. İnternet gibi yoğun bir görevi, Sanayi ve Ticaret Bakanı'na bağlamak sağlıklı görülmemektedir. Bilgi Toplumu sadece kamuyu değil, özel sektörü, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri ve basın/medyayı da çok yakından ilgilendirmektedir. Bilgi Toplumu Bakanlığı tasarı taslağında bu kuruluşların da katkısına ve katılımına olanak sağlamaya özel bir özen gösterilmiştir. Taslakta Kurul sadece kamu temsilcilerinden oluşmaktadır. Taslağı hazırlayanların BBTG'nin milletvekili üyeleri ve Kurum Temsilcilerinden oluşacak bir ekip ile ortak bir sonuca varmaları, eTürkiye için yararlı olacaktır.’’