Güncelleme Tarihi:
SİYASET ve ekonomide ‘dengeleri etkileyen’ ani gelişmeler nedeniyle piyasalar bir türlü denge bulamıyor. İçeride yeniden seçim kararı ve siyasi gerginlik, devam eden terör ve yabancı yatırım bankalarından gelen uyarı niteliğindeki değerlendirmeler, dışarıda ise 17 Eylül’deki ABD Merkez Bankası (FED) toplantısı ve Çin kaynaklı gelişmeler öne çıkan gündem konuları.
1 Kasım’da yapılacak seçim beklenirken partiler arası olası seçim ittifakları olup olmayacağı da önemli. FED toplantısı öncesi önemli görülen ABD Ağustos istihdamı beklentilerin altında geldi. Ancak işsizlik oranının gerilemesi ve datanın revize edilebilir olması gibi nedenlerle para politikasını değiştirmeyeceği varsayımı ile piyasalar üzerindeki etkisi çok kısa sürdü.
Dolar/TL paritesi dikkatle izleniyor. Dolar düşmeyince piyasalardaki tansiyon da düşmüyor. Borsada ise destek noktalarında tepki alımları görülse de düşüş trendi korunuyor. Kısa dönem düşüş trendinin kırılması için 76 bin seviyesinin geçilmesi gerekecek. Bu güç henüz oluşmuş değil. İç ve dış gündeme bağlı olarak dozajı artıp azalmakla birlikte piyasalar üzerindeki baskı sürüyor.
Dolar/TL, tamam mı, devamı mı?
FED faiz artırım olasılığı ve gelişen ülke paralarında devam eden değer kayıplarının yansımalarının yanında siyasi belirsizlik ve terör ağırlıklı iç gündem Dolar/TL paritesini 3.00 seviyesine taşıdı. 3.00 TL seviyesi psikolojik olduğu kadar teknik açısından da önemli. Bu seviyenin üzerinde kalınamazsa düşüş formasyonlarından ‘Çift tepe’ olasılığı var. Ancak 2.93 seviyesinin geçilmesiyle işlerlik kazanan çıkış formasyonlarından ‘Flama’ formasyonunun etkisi halen sürüyor. İlk direnç noktaları 3.00-3.04 seviyeleri geçilirse 3.15-3.20 gündeme gelebilir.
Borsalarda toplu hareket
Çin borsası (Şangay) ile başlayan düşüşe diğer borsalar da tepki vermeye başladı. Haziran ayından itibaren Çin Borsası düşüşteydi. 5 Temmuz’daki yazımızda “Çin’deki gelişmelere diğer borsalar ne kadar kör ve sağır kalacak” notuyla Şangay Borsası ile Dow Jones endeksinin grafiklerini yayınlamıştık. Büyümesi yavaşlayan dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin, şimdilerde gündemin ilk sıralarında. Çin’i ve Şangay borsasını takibe devam edeceğiz gibi görünüyor.
BANKALARIN SERMAYE YETERLİLİĞİ GERİLİYOR
Bankacılık sektörü için önemli rasyolardan Sermaye Yeterlilik Oranı, Özsermeyenin Risk Ağırlıklı Varlıklara oranı olarak tanımlanır. Bankaların yayınladığı 2015-06 bilanço dip notlarından hazırladığımız tabloya göre, sermaye yeterlilik oranlarında gerileme var. Bütün bankalar alt standart oranının (yüzde 12) üzerinde olmakla birlikte borsa fiyatlamalarıyla (fiyat kazanç oranları) sermaye yeterlilik oranları arasında bir paralellik var sanki. Bazı bankalarda düşük sermaye yeterliliği daha düşük fiyat kazanç oranlarına sahip.
BANKACILIK KÂRLARINDA ARTIŞ VAR
Temmuz verilerine göre bankacılık sektöründe kârlar düzenli olarak artışını sürdürüyor. Ancak dikkat çeken nokta döviz kuru ve faiz yükselişleri ivme kazandığı aylarda bankacılık kâr artışları zayıflıyor. Özellikle Temmuz ayında faiz ve kur artışının birlikte gerçekleşmesi bir önceki ay 2.710 milyon TL olan kâr rakamını 1.722 milyon TL’ye kadar çekmiş. Kur ve faizin düşüş gösterdiği veya yükselişin zayıfladığı Mayıs Haziran aylarında ise bankacılık kârlarında daha yüksek artışlar sözkonusu. Kaynak maliyetlerinin kârlar üzerinde etkisini doğal karşılamak gerekir.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.