Güncelleme Tarihi:
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cüneyt Temiz tarafından omurga rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmak üzere 2014 yılında geliştirilen ve patenti alınan akıllı omurga vidaları, bilim ve sanayinin bir araya gelmesiyle daha da geliştirilerek bugün başta Avrupa ülkeleri olmak çok sayıda ülkeye ihracatı yapılıyor.
Üniversite sanayi işbirliğiyle başlayan, teknoloji geliştirme bölgelerinde geliştirilen ve klinik çalışmaları tamamlanan elastik rod ve elastik vidaların seri üretimi Manisa Organize Sanayi Bölgesinde gerçekleştiriliyor.
ELASTİK ÇUBUKLAR GELİŞTİRİLDİ
Akıllı omurga vidasının ardından geliştirdikleri elastik çubuklarla omurgada hareket kabiliyetinin yeniden sağlandığına dikkat çeken Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cüneyt Temiz, “Daha önce kullandığımız transpediküler vida yani omura arkadan iki tane vida koyuyoruz ama aralarını artık sert çubuklarla birleştirmiyoruz. Aralarını artık elastik çubuklarla birleştiriyoruz. Bunun gevşekliğini ve esnekliğini ayarlayabiliyoruz. Hastadan hastaya değişecek şekilde ayarlayabiliyoruz. Cerrahide ve tıpta kişiden kişiye çok şey fark ediyor. Artık biz hasta başına önceden yaptığımız ölçümlerle her hasta için özel bir implant özel bir cihaz tasarlama aşamasındayız. Zaten elastik rodun yaptığı en önemli şeylerden biri de bu. Hastaya özel implant. Omurga cerrahisinde transpediküler vida rod stabilizasyonu dediğimiz bütün dünyanın kullandığı bir cerrahi yöntem var. Bu yöntem aslında omurga cerrahisinin temelini oluşturan yöntemlerden bir tanesi. Bu cerrahi yöntemde kullandığımız cihazlardan kaynaklı bazı sıkıntılar gördük. Bu uzun yıllardan beri gelen tecrübelerden de kaynaklanıyor. Bu sıkıntılardan en önemlisi vidaları koyduktan sonra arkadan iki vidayı birleştiren rodlarda yani çubuklarda rijit rodlar kullanıyoruz yani sert, eğilemeyen rodlar kullanıyoruz. Bu rodlar hastalıklı bölgenin iyileşmesi amacıyla sabitlenmesini sağlıyor ama omurganın o segmentinin hareketini kaybediyoruz. Bu iki önemli olaya neden oluyor. Birincisi hastanın yaşam kalitesinde, yaşam konforunda ciddi bir düşme oluyor. İkincisi o bölgeyi sabitlediğimiz için bir üstteki omurga bölgesine bu kez hareket fazla biniyor, yük yoğunlaşması oluyor ve o bölgedeki bozulma hızlanıyor. Yani hastalar bir süre sonra yeniden ameliyat olmak zorunda kalıyor. Elastik rod temel olarak bunun için geliştirildi. Yani hem omurgada oluşan segmental patolojiyi tedavi edelim hem de omurganın hareketini istediğimiz kadar ayarlayalım ve hastanın yaşam konforu hem daha iyi olsun ameliyat sonrası hem tekrar ameliyat olmasına gerek kalmasın hem de bir üst segmentte yeniden yeni ameliyatlar gerektirecek sıkıntılar ortaya çıkmasın diye geliştirildi.” dedi.
“TEKNOPARKLAR BİLİM VE SANAYİYİ BİRLEŞTİRDİ”
İthal edilen bir ürünün artık ihraç edilir bir noktaya gelmesinde en önemli unsurların başında Yüksek Teknoloji Bölgeleri Kanunları, AR-GE Kanunları ve genelgelerinin olduğunu dile getiren Prof. Dr. Temiz, “Bu genelgelerden sonra yüksek teknoloji geliştirme bölgeleri kuruldu, teknoparklar kuruldu. Mesela benim şirketim de İzmir Yüksek Teknoloji Teknoparkında yer alıyor. Biz ondan sonra teknoparkların bize yaptığı programlarla ve sunduğu olanaklarla sanayicilerle bir araya gelmeye başladık. Her bölümden insanlarla bir araya gelmeye başladık. Bu beyin fırtınası tetikliyor ve ben bildiğimi ona aktarıyorum o bildiğini bana aktarıyor. Sonuçta bir ekip çalışmasını oluşturdu. Bence sanayiyle üniversitenin veya sanayiyle bilimin ortaklaşa toplandığı ve işbirliği yaptığı yer teknoparklar oldu” diye konuştu.
Şu ana kadar ellerinde 6 yıllık sonuçlar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Temiz, 6 yıllık sonuçlarda normal rijit rodlara göre çok daha yüksek bir başarı oranına sahip olduklarını ve yakında bununla ilgili bilimsel yayınının da çıkacağını söyledi.
"TANESİ BİN 250 DOLARDI”
Bundan 15 yıl önce omurga vidalarının tamamen yurt dışından alındığına dikkat çeken Prof. Dr. Temiz şunları söyledi:
"Türkiye’de bunlar yoktu. Bundan 15 yıl öncesine bakarsak aslında Türkiye’de omurga vidası implant bile üretilemiyordu. Eskiden yaptığımız bu ameliyatlarda bu vidaların tanesini yurt dışından bin 250 dolara ithal ediyorduk. Neden, çünkü Türkiye’de yapılamıyordu. Şu anda öyle bir hale geldik ki çok daha yüksek teknoloji ve patenti kendimize ait ürünleri Türkiye’de üretiyoruz ve yurt dışına ihraç ediyoruz. Artık yurt dışına bunlar için patent ücreti, telif ücreti ödemiyoruz. Tam tersine artık onlar bize ödüyorlar.”
“SON 3 YILDIR SERİ ÜRETİM YAPILIYOR”
Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan ve tıbbi cihaz üretimi gerçekleştiren firmanın Genel Koordinatörü Makine Yüksek Mühendisi Burak Tülü ise, “Bu sadece 3-4 yıllık bir üretimsel AR-GE, teknoloji geliştirme bölgelerinde başlayan daha sonrasında bir takım test numuneleri üreterek ortaya çıkarttığımız ve test sonuçları olumlu gelmesinin ardından belgelendirme ve ruhsatlandırma sonrası piyasaya arz ettiğimiz bir ürün. Birçok disiplinler arası çalışma mevcut. Gerek beyin cerrahisinden gerek ortopedi cerrahisinden, onlar klinik veri toplama ve ihtiyaçların belirtilmesinde ve tasarım oluşturulmasında bize destek sağlıyor. Son 3 yıldır seri üretime geçildi. Manisa Organize Sanayi Bölgesindeki tesisimizde bu ürünlerin üretimlerini hacimli olarak gerçekleştiriyoruz. Yurt içindeki operasyonlarda kullanıldığı gibi yurt dışına da ihracat gerçekleştiriyoruz. Daha önce dünyadaki birçok ülkede benzer gerçekleştirilen bir ürünü ihraç etmeye çalışırken sadece global pazarda da bu ürünü bizim oluşturabilmemiz ve kliniklerden güzel sonuçlar gelmesi bu ürünün ihracatını daha kolay yapmamızı sağlıyor. Bu da bizim müşteri portföyümüzün kısa sürede artmasına ve ürün kayıtlarımızın daha kolay gerçekleşmesini sağlıyor.” dedi.
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA İHRACAT
Üretimlerini bugün dünyanın farklı noktalarına ihraç ettiklerini kaydeden Tülü, “Avrupa’da Almanya, İtalya, Belçika, İspanya, Yunanistan, Moldova, Ukrayna gibi ülkelere, Güney Amerika’da Meksika, Kolombiya, Panama gibi ülkelere ihracat gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda Orta Doğu’da da Irak, İran gibi ülkelerde de mevcut müşterilerimiz var. Bu ihracat ülkenin cari açığının azalmasını sağlıyor. Bu zamana kadar tarz dinamik sistemlerinin ithalatı gerçekleştiriliyordu. Şu anda biz bunu kendi ülkemizde kendi genç beyinlerimizin ve tecrübeye sahip hocalarımızla birlikte gerçekleştirip dövizin ülkede kalmasını sağlıyoruz. Bir tık daha öteye giderek mevcut portföyümüze ilgili fuarlara katılarak bunları yurt dışına ihraç etmeye başladık. Zamanla artarak hızlıca ilerliyor bu satışımız. AR-GE’den seri imalata kadar olan süreçte tamamen yüzde yüz yerli sermayenin desteğiyle gerçekleştirdik. Metrosan’da da tamamen yerli ve milli sermaye olarak bunu ön planda tutuyoruz. Kendimizle bu konuda gurur duyuyoruz. Yerli ve milli bir sermaye ile üretip bunu yurt dışına ihraç ediyor olmamız bizim için kıvanç duyulacak bir durum” şeklinde konuştu.