Güncelleme Tarihi:
Çelik, ekonomi gazetecileriyle bir araya geldiği toplantıda, havacılık sektöründe grev hakkının kaldırılmasına ilişkin bir soru üzerine, böyle bir düzenlemenin şu anda Meclis'in gündeminde bulunan Toplu İş İlişkileri Kanunu'nda olmasının doğru olacağını dile getirerek, “İlgili yasada grev yasağı bölümüne bu getirilebilir, buna bir engel yok” dedi.
Konunun hükümet tasarısı olarak değil bir milletvekilinin teklifi olarak geldiğini ve hızlı bir şekilde Meclis'ten geçerek yasalaştığını hatırlatan Çelik, şöyle dedi:
“Hava-İş'te grev yasağı yok idi ama greve gidilip toplum sağlığı ve toplumun bu konudaki hak mahrumiyeti söz konusu olunca da Bakanlar Kurulunun bunu erteleme yetkisi var. Bakanlar Kurulu 2 ay erteler, 2 ay sonra da Hakem Heyetine gider. Hakem Heyeti toplu sözleşmeyle ilgili nihai kararı verir, dosya kapanır. Fakat yasama böyle bir yolu tercih etti ve bu madde Meclis'ten geçti ve yasalaştı.
YAPMANIZ GEREKEN NE?
Yapmamız gereken ne? İki olay var; iş akdi feshedilenler var, işveren ile sendika arasında gerilim var. Bu tansiyonun düşürülmesi ve iş akdini kaybedenlerin geri dönüşünün sağlanması şu anda karşı karşıya bulunduğumuz durum. Biz de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak bu konu üzerinde duruyoruz, gerek işverenle, önümüzdeki hafta sendika ile de görüşeceğiz. 'Haksız yere iş akdi feshi söz konusu ise bunları talimatsa talimat olarak alın, derhal bunların geri dönmesi konusunda gerekli çalışmaları yapın' diye söyledik.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hava-İş ile THY ile ilgili gelen tüm yazışmaları gününde, zamanında, yetki belgesi verilmesi de dahil bütün işlemleri tamamladı, sorun yaşanmadı. Ama işverenle sendika arasında yaşanan bir sorun var. Bu, toplu sözleşme neticesindeki uyuşmazlığın neticesinde alınan bir grev kararının ürünü değil. Böyle bir grev yok. Grev kararı olmadan işe gitmeme tablosu var. Bu da yasalarımızda iş akdini fesh etme imkanını getiriyor işverene. Yasal haklarını herkes kullanıyor. Sendika da Hakem Heyeti'ne gidiyor. Biz de ILO'ya gidiyoruz bu hafta içerisinde, uluslararası boyutuyla tartışma, konu olacaksa olacak. Bir hak mahrumiyetine dönüşmemesi konusunda söylenmesi gerekeni en üst perdeden söylediğimizi bilmenizi istiyorum.”
YASAL İSE İŞLEMLERİN ANLAMI KALMAYACAK
Çelik, grevin yasal olup olmadığının yargı kararıyla ortaya çıkacağını kaydederek, “Yasal ise zaten işlemlerin bir anlamı kalmayacak. Yasal değil ise elindeki imkanı işveren kullanmış oluyor. Ama buna rağmen -e-posta yoluyla (işten çıkarma)- hakikaten bu işte hiçbir günahı, kabahati olmayan insanların olduğu söyleniyor. Varsa böyle bir şey gözden geçirilip hızlı bir şekilde tekrar işe dönmeleri konusunda en üst perdeden söylüyoruz” diye konuştu.
“Grevin yasaklanmasını doğru buluyor musunuz?” sorusuna da Çelik, şu yanıtı verdi:
“Konu toplumun neredeyse tümünü ilgilendiren bir konu. Hava ulaşımı, kara ulaşımı gibi oldu. Bu derece önemli bir ulaşımı aksatmak gibi bir şey ne sendikaların görevidir, ne de iş dünyası veyahut da işverenin bu bağlamda emeğiyle ekmeğini kazanan insanların ekmeğini elinden almak gibi bir düşüncesi olamaz. Bakanlar Kurulunun böyle bir yetkisi var iken, yasamaya getirilmesine dikkat çekiyorum.
Yargı kadarı 'grevdir' diyorsa, durum farklı değerlendirilecek. 'Grev değildir' diyorsa, işveren mevcut haklarını kullanmış olacak. Burada bir hukuksuzluk varsa, bunun telafi edilmesini işverene söyledik. Bir diyalog başladı sendika ve işveren arasında. Biz de devredeyiz.”