Güncelleme Tarihi:
‘‘Her şeyin başı para’’ diye bir söz vardır. Gerçekten para kişilerin ve toplumun can damarıdır. Devlet yönetimi açısından para ‘‘vergi’’ demektir. Devletin sağlıklı ve gerçekçi tek para kaynağı vergidir.
Vatandaş açısından vergi tatsız bir konudur. Kimse güle oynaya vergi vermez. Ne vergisini tam ödeyen kişi kendisini mutlu, ne de vergisini ödemeyen kişi kendisini mutsuz hisseder. Biraz huzurlu ve korkusuz yaşamak, biraz vatandaşlık görevini yapmış olmak ve biraz da başka çare bulamamaktan dolayı kişiler vergi öderler.
İşte bu yüzden, vergi kanunlarını yapıp uygularken huzur ve korku faktörlerinin yanı sıra, vatandaşlık görevi ve çaresizlik duygularına çok dikkat etmek gerekir. Vatandaş, bu vergiyi ödemekten başka çare yok diyebilmelidir. Ama ölçüyü kaçırıp ‘‘inceldiği yerden kopsun’’ dedirtilmemelidir. Bunun için bir psikolog ustalığı ile toplumu hazırlamak gerekir.
Bilindiği gibi geçen yıl, Vergi Reform Paketi adı altında vergi kanunlarında çok önemli değişiklikler yapıldı. Bazı konularda mükelleflere kolaylıklar sağlandı, bazı konularda ise ek külfetler getirildi. Başlangıçta her şey normal gitti. Maliye Bakanı'nın dürüstlüğüne inanan parlamento, beklenmedik bir uysallıkla kanuna onayladı. Mali Milat'la bir nevi servet beyanı getirildiği halde çoğu kimse fazla tepki göstermedi, kaderine razı bir şekilde gerekenleri yapmaya çalıştı.
İNAT UĞRUNA
İşte tam o aşamada çok iyi bir rüzgár ve çok iyi bir hava yakalanmıştı. Ama uygulamaya geçilince işler değişti. Aceleye getirilen kanun hükümlerindeki bazı hataların telafi edilmeye çalışılması bir tarafa, çıkarılan tebliğlerle, uygulamalar yanlışlıklara ve haksızlıklara sebep olacak biçimde yönlendirildi. Önemli ve yaygın bazı konularda büyük çapta vergi kaybına sebep olmayacak küçük düzeltmeler yapılsaydı, başlangıçta yaratılmış hava korunabilecekti. Oysa yukarlardan esen bir inat rüzgárı uğruna, hiçbir değişikliğe gidilmedi. Hatalarda ısrar edildi, bir geri adım atılsa her şey mahvolacakmış gibi düşünüldü.
Böylece sayıları milyonları aşan emlak sahipleri, faiz geliri sahipleri, başta taksiciler olmak üzere Basit Usule geçirilmek istenen esnaflar basit hatalarla mağdur edildi, kızdırıldı, küstürüldü. Bir panik havası başladı ve bu hava içinde, inşaat sektörü neredeyse durma noktasına geldi, sistemdeki paralar sağa sola kaçmaya başladı. Zaten büyük kriz içinde olan ekonomi bir tekme de vergi uygulamalarından yedi.
ANLAYIŞ GÖSTERİLMEDİ
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Geçici Vergi beyan ve ödemelerinde hiç anlayış gösterilmedi. Kurumlar Vergisi beyanından yorgun çıkan muhasebeciler 15 gün içinde canhıraş Geçici Vergi beyannamesini hazırlamak zorunda kaldılar. Ekonomik kriz sebebiyle zaten cepten yemeye başlayan iş sahipleri ve şirketler mayıs ayı içinde Kurum Stopajı, Muhtasar, KDV, Emlak Vergisi ve Sigorta Primleri ödemelerinin yanında bir de yüklü miktarda Geçici Vergi yatırmak zorunda kaldılar.
Konu çok hassas bir noktaya gelmiştir. Mükellefler ‘‘İnceldiği yerden kopsun’’ demeye başlamışlardır. Bize göre vergicilikte en tehlikeli durum budur.
Bu aşamada, yeni hükümeti çok önemli görevler beklemektedir. Uygulamaya konulan yeni vergi mevzuatı ciddi boyutlarda yeniden gözden geçirilmelidir. Mükelleflerle barışmanın yolları aranmalıdır.