Tahir Perek: Hazine bonosunda vergi bilmecesi

Güncelleme Tarihi:

Tahir Perek: Hazine bonosunda vergi bilmecesi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 1999 00:00

Tahir PEREK
Haberin Devamı

VERGİ kanunlarında yapılan son değişikliklerle, yerli mevduat faizleri (TL. veya döviz) repo gelirleri ve yatırım fonu katılma belgesi kár paylarının miktarları ne olursa olsun, artık beyan edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Ancak, şimdiye kadar bu gelirlerle hep birlikte, aynı statü ile vergilendirilen Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu faiz gelirleri, bu defa ayrılmış ve bu gelirlerin 1999 yılında 3.5 milyar lirayı aşması halinde beyan edilmesi zorunluluğu kaldırılmamıştır.

Aslında uygulamada repo geliri de Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili ile ilgili bir gelir türü olduğu için, kavram karmaşası doğmuş ve durumu tam kavrayamayan banka ve finans kuruluşlarının bazı memurları müşterilerine yanıltıcı bilgiler vermeye başlamışlardır.

Okuyucularımızın bazı tasarruflarını değerlendirirken bilinçli karar verebilmeleri ve sonradan tatsız bir sürprizle karşılaşmamaları için konu hakkında bir parça daha açıklama yapmakta fayda gördük.

Devlet Tahvili ve Hazine Bonoları ile ilgili olarak üç türlü gelir elde etmek mümkündür. Bu gelirlerin mahiyetleri ve vergilendirilmeleri şöyle olacaktır:

ÜÇ TÜRLÜ GELİR

1. Satın alınan Devlet Tahvili veya Hazine Bonoları vade sonuna kadar elde tutulup, vade sonunda ana para ile birlikte faiz tahsil edildiğinde, bu faiz Gelir Vergisi Kanunu'nun 75'inci maddesinin 5'inci bendine göre ‘‘Menkul Sermaye İradı’’ sayılmaktadır.

İşte vade sonunda tahsil edilen bu faiz gelirleri beyana tabidir.

Ancak, beyan zorunluluğu 1999 yılı içinde elde edilen bu tip faiz gelirlerinin toplamı 3.5 milyar lirayı aşınca sözkonusu olacaktır.

Sınır aşılınca, gelirin tamamı beyan edilecek, ancak bu gelir yıl sonunda ilan edilecek oranla enflasyondan arındırılacaktır.

1.10.1998 tarihinden itibaren ihraç edilen Devlet Tahvili ve Hazine Bonoları faizleri % 0 oranında stopaja tabidir. Hiç stopaja tabi olmamakla, % 0 oranında stopaja tabi olmak aynı şey değildir. Eğer bu gelirler hiç stopaja tabi olmasaydı 3.5 milyar sınırından düşük miktarda da olsa, beyanı gerekirdi. Kanun hükmüne göre stopaja tabi, ama oranı % 0 denilince 3.5 milyar sınırının altındaki faiz gelirlerinin beyanına gerek olmamaktadır.

2. Satın alınan Devlet Tahvili veya Hazine Bonoları eğer vadesi beklenmeden işlemiş faizleri ile birlikte satılırsa, bu işlemden elde edilen gelir faiz geliri değil, ‘‘Değer Artış Kazancı’’dır. Burada elde tutma süresi önemli değildir. Sağlanan bu kazanç beyan edilerek vergilendirilecektir.

Ancak bu tür menkul kıymet alım satım kazançlarının bir yıl içinde toplam 3.5 milyar liralık kısmı vergiye tabi değildir. Gelir 3.5 milyar lirayı aşınca, burada gelirin tamamı değil sadece aşan kısım vergilendirilecektir. Ayrıca vergi hesaplanırken, sağlanan gelir enflasyondan arındırılabilecektir. Veya maliyet bedeli elden çıkarılan ay hariç olmak üzere Tefe artış oranında artırılabilecektir.

3. Devlet Tahvili ve Hazine Bonoları ile ilgili üçüncü tür gelir Repo geliridir. Repo işlemi de bir tür tahvil ve bono alım-satım işidir.

Ancak bu işlem, sadece belirlenmiş kaidelerle özel yetki almış kuruluşlar tarafından yapılabilmektedir. Bir alım-satım işinin repo sayılması için mutlaka işlemi yapan kuruluşun geri alım veya satım taahhüdünde bulunması gerekir.

Repo gelirleri de menkul sermaye iradı sayılmakta (G.V.K. Md. 75/14'e göre) ve stopaja tabi tutulmaktadır. Şu andaki stopaj oranı toplamı % 14.3'tür. (13 vergi + 1.3 fon) Repo gelirinin bütün vergisi bu stopajdır. Miktarı ne olursa olsun artık beyan edilmeyecektir.

Yukarıdaki açıklamalarımız sadece gerçek kişiler için geçerlidir. Ticari işletmelerin defterlerinde kayıtlı Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu ile ilgili bütün gelirler için, ne sınır, ne enflasyondan arındırma ve ne de beyan dışı bırakma sözkonusu olmayacaktır.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!