Güncelleme Tarihi:
Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, babası Sadık Yılmaz tarafından kurulan Sütaş’ta öğrenciliği döneminde çalışmaya başladı. Çalışma hayatı süt ve süt ürünleri üretimini geliştirmeye odaklı olarak şekillendi. Sütaş geliştirdiği ‘çiftlikten sofralara’ modeliyle birçok şirkete örnek oldu. Pandemi döneminde ‘farm office’ çalışan Muharrem Yılmaz’la online ortamda görüştük.
Hepimizin ezberinin bozulduğu dönemde siz neler yaşadınız?
2020 aynı zamanda bizim 45’inci yılımız. Dolayısıyla bizim için özel bir yıl. Biz her 5 yılda bir kuruluş yıl dönümlerimizi kutluyoruz. Ülkemize her 5 yılda bir tesis kazandırıyoruz. Bu yıl da inşallah Doğu-Güneydoğu Sütçülük projemiz kapsamında Bingöl Entegre Tesislerimizi faaliyete alacağız. Pandeminin yarattığı zorluklara rağmen orada yatırım ve inşaat faaliyetleri hızla devam ediyor.
734 MİLYON TL’LİK YATIRIM
Gıda güvenliği ve gıda tedariği kapsamında pandemi sürecinde bu yapınız size avantaj sağlamış olmalı...
Kesinlikle. Zaten bu pandemi dönemi ile birlikte bu modelin önemi bir kez daha ortaya çıktı. İnsanlar güvenilir gıdaya olan ihtiyaçlarını bu dönemde bir kez daha kuvvetle hissettiler. Sağlıklı beslenme bilinci konusunda farkındalık arttı. Bizim yıllardır kurup geliştirmeye çalıştığımız, Bingöl ile birlikte dördüncüsünü oluşturduğumuz çiftlikten sofralara modeliyle Türkiye’nin her yerini kapsamış oluyoruz. Sütaş Bingöl Entegre Tesisleri’ni 734 milyon TL yatırım bedeli ile gerçekleştiriyoruz. Orada 1012 kişiye doğrudan istihdam sağlanacak. Bu aynı zamanda bir kalkınma projesi. Proje kapsamında damızlık süt sığırı çiftlikleri, düve yetiştirme çiftliği, besi çiftliği, süt hayvancılığı eğitim merkezi ve eğitim çiftliği, teşhis laboratuvarı ve sağlık merkezi, genomik seleksiyon laboratuvarı, embriyon çalışmaları laboratuvarı, genomik boğa yetiştirme merkezi, yem fabrikası, bitkisel üretim makine ve ekipmanları, süt ürünleri fabrikası ve anaerobik arıtma, biyogaz ve elektrik üretim tesisi organomineral gübre tesisi olacak.
ÜRETİMİ MERKEZE ALALIM
Gıda önemli bir sektör. Türkiye ekonomisinin de büyümesi için neler gerekiyor?
Sütü ve eti üretiyorsunuz, katma değeri artıyor. Bu gücü nedeniyle sütçülüğü işin lokomotifine merkezine koymamız lazım. Süt sanayinin faaliyetlerinde üreticiler ile beraber hareket edip onları geliştirme sorumluluğu ile birlikte onları faaliyetlerin merkezine koymamız, görevlendirmemiz ve sorumluluk vermemiz lazım. Ülke olarak her zaman hayvancılık yaptık. Her zaman ekonomimiz içinde bir payı oldu ama en gelişmiş ülkelere baktığımız zaman, sanayide, teknolojide, her sektörde en gelişmiş ülkelere bakıyoruz ve hayvancılıkta yine onlar öndeler. Onlar daha fazla süt üretiyor ve daha fazla süt tüketiyorlar. Demek ki bu ülkeler bile bereket kaynağı sütü bırakmak istemiyorlar. Hala sübvanse ediyorlar. Biz de dünyada rekabet etmek için cesaretle hem ülke içinde hem de çevresinde süt yolu ile daha fazla üretim yapma, daha fazla gelir yaratma, daha fazla ülkenin büyümesine katkıda bulunma imkanına sahibiz. Dünyada küçük ülkeler enerji kaynağı olmayan ülkeler var ama tarımla hayvancılıkla çok ciddi dünya pazarından pay alıyorlar. Bu örnekleri görerek elimizdeki fırsatı bir önce değerlendirmemiz lazım. En az kaynak ile en yüksek verimle yapılabilecek bir yatırım bir sektör. Süt sanayini büyütmemiz lazım.
İNEKLERİMİZİN DE HİZMETİNDEYİZ
Salgın sürecini nasıl yönettiniz?
Biz sütçüyüz. Tüketicilerimizin hizmetinde olduğumuz kadar o güzel ineklerimizin de hizmetindeyiz. Bizim durma şansımız yok. ‘Home office’ çalışabilen sektörler var, biraz ara veren sektörler var. Ancak bizim en fazla yapabileceğimiz ‘farm office’ çalışmak, sütçülüğün gereği bu.
YÜZDE 100'Ü GÖRDÜK
Tüketici davranışlarındaki değişikliği özetleyebilir misiniz?
İnsanlar ilk önce yeteri kadar gıdamız var mı diye gıda güvenliği refleksi gösterdiler. Yeteri kadar gıda stoklamaya çalıştılar. Bu bizim nefes nefese çalışmamız gerektiren bir dönemdi. Türkiye’nin en ücra köşesinde 170 bin satış noktasına gidiyoruz. Buralarda sütün iyiliği ile tüketiciyi buluşturmaya çalışıyoruz. Yetmedi tüketicimiz evimden çıkamıyorum, evime getirin derse, evine de getiriyoruz. Her gün bir servis yapan araçlarımızın, iki servis yapması gibi özel durumlarla karşılaştık. Ortalama yüzde 30-40’larda bir artış var, ancak bazı günler, o ilk günlerde yüzde100’leri gördüğümüz günler oldu.
EN BÜYÜK PAZAR PAKİSTAN
Yurtdışındaki en büyük pazarınız hangisi?
Makedonya’da bir fabrikamız var. O fabrika, Kosova, Arnavutluk ve Makedonya arasında daha konsantre bir pazar oluşturuyor. Pandemi dönemi ile beraber daha fazla Avrupa’ya doğru açılma şansı elde edeceğiz. İhracatta en büyük pazarlarımız Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve çevre ülkeler. Örneğin; Suriye büyük bir potansiyel ve Suriye inşallah barışa kavuşur. Oralarda süt ürünlerine büyük ihtiyaç duyulacağına inanıyorum. Kuzey Afrika, sahra altı bu temel gıdanın bilinci ve tüketimi artacak. Geliri düşük olan önce süt ürünü tüketmek zorunda ve bu bölgelerde de insanların geliri düşük. Bunu öğrenmeleri lazım.
HEP HEPAFİLTRE ALTINDAYIZ
Pandemi döneminde evde yoğurt yapımı arttı? Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
İnsanların güvenilir gıda arayışları bulunuyor. İnsanlar yedikleri içtiklerine güvenmezlerse kendileri yapmaya çalışıyorlar. Gayet insani bir yaklaşım, reddedemeyeceğimiz bir davranış biçimi ama bunu daha güvenilir bir şekilde yapabilirler mi acaba buna bir bakalım. Bizim fabrikalarımızın hammaddesi onlarca kontrol noktasından sonra üretime geliyor. Üretim alanlarında biz hep hepafiltrelerin altındayız. Sizin eviniz ne kadar temiz olursa olsun. Evinizdeki havadan gelecek mikroorganizmaları kontrol altında tutmanız mümkün değil. Bizim kadar uzman değilsiniz. Bizim kadar süreçleriniz metodolojik ilerlemiyor, illa ki elinizi damlatacaksınız, elinizle bir şey süreceksiniz, bunları bizim gibi yapamazsınız evde, hammaddenizi ne kadar güvendiğiniz bir yerden gidip alsanız bile, bizim kadar hammaddenizin kaynağı hakkında, güvenliği hakkında bilgi sahibi olamazsınız.
ORTALAMANIN ÜZERİNDEYİZ
Süt ürünleri kullanım alışkanlıkları ne noktada?
Dünya ortalamasının üzerindeyiz. Dünya ortalaması 110 litrelerde, sadece içme sütü olarak demiyorum, eşdeğeri olarak peynir, yoğurt aklınıza gelen süt ve süt ürünleri. Biz Türkiye olarak 270 litre seviyelerindeyiz, gelişmiş ülkeler ise 300 litre üzerinde. Bizim o ülkelere göre gelirimiz daha düşük, cebimizdeki paramız gelirimiz daha kıymetli bizim için, o yüzden çok daha akıllıca harcamamız lazım, onların 350 litre tükettiğinin biz 270 litre tüketiyorsak demek ki akıllıca harcamıyoruz gelirimizi. Geliri daha düşük olan toplumların ilk önce süt tüketimlerini ve üretimlerini artırması gerekli.
KARİYER ÖYKÜSÜ
TÜSİAD BAŞKANLIĞI DA YAPTI
Bursa doğumlu Muharrem Yılmaz’ın dedesi mandıracıydı, muhtarlık da yapmış itibarlı biriydi. Sütaş’ın temellerini ise babası Sadık Yılmaz attı. 1975 yılında kurulan şirket Karacabey’de faaliyetlerini her dönem geliştirdi. Kendini bildiğinden beri aile işleri sütçülükle uğraşan Muharrem Yılmaz, Galatasaray Lisesi’nde okudu. Ardından da Uludağ Üniversitesi’nde İdari ve İktisadi Bölümleri bitirdi. Belçika’da işletme stajı yaptı. Okuduğu sırada da hep çalışıyordu. 1989’da Sütaş’ta genel müdür oldu. 2005 yılında da şirketim yönetim kurulu başkanı oldu. TÜGİAD ve SETBİR’de yönetim kurulu üyelikleri bulunan Muharrem Yılmaz, TÜSİAD’ın da 15’inci dönem başkanlığını yaptı.