Güncelleme Tarihi:
Arz talep dengesizliği nedeniyle 40 kuruşa kadar düşen süt fiyatlarına, besicinin üretime devamını sağlayacak şekilde dengelenmesi için, devlet ilk kez kaynak ayırarak müdahale edecek.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından Başbakanlık'a gönderilen Hayvancılığın Desteklenmesi Kararnamesi Taslağı'nda, süt fiyatlarının dengelenmesini sağlamak üzere yapılacak müdahalelerde kullanılmak üzere, kaynak ayrılması öngörüldü. Bu kaynağın 30 milyon lira civarında olması planlanırken, kaynağın kullanımına ilişkin esaslar bakanlık tarafından belirlenecek.
Kararname taslağında ayrıca, giderek azalan koyun sütü üretimini teşvik etmek üzere, koyun sütüne, inek sütünün 2 katı destekleme primi ödenmesi hükmü de konuldu. Böylece, geleneksel olarak sürdürülen koyunculuk faaliyetini ekonomik boyuta getirmek için süt üretiminin teşvik edilmesi öngörülüyor.
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği (TDSYMB) Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tokoğlu, konuyla ilgili olarak AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, süt fiyatlarının düşmesi nedeniyle besicilerin çok büyük sorun yaşadıklarını ve 130-140 bin hayvanı kesime göndermek zorunda kaldığını belirterek, “Besicinin zarar etmemesi için süt alım fiyatlarının üretim maliyeti olan 57 kuruşun üzerinde olması lazım. Ancak, şu anda sütün litresi 40-51 kuruştan satılıyor. Süt piyasasında kalıcı bir istikrar sağlamaya yönelik alınması öngörülen bu tedbiri takdirle karşılıyoruz. Bu tedbirin, üretimin daha da artması beklenen nisan-mayıs aylarında mutlaka devreye sokulması gerekir” dedi.
Söz konusu kararname taslağının çıkması ile devletin ilk kez süt fiyatına müdahale için kaynak ayırmış olacağına işaret eden Tokoğlu, ancak bu kaynağın sanayiciye destek olarak değil, doğrudan piyasadan arz fazlası sütün çekilmesi için kullanılmasını istedi. Müdahale sisteminin ABD ve AB'de de kullanıldığını ve sistem sayesinde bu ülkelerin süt tozu ihraç edebildiğini anlatan Tokoğlu, Türkiye'de de arz fazlası sütün, ayrılacak 30 milyon tonluk kaynakla süt tozu olarak işlenmesi sağlanarak, daha sonra sosyal yardım kuruluşlarınca dağıtılan paketlerde kullanılabileceğini veya sanayiciye satılabileceğini söyledi.
“TÜKETİMİN DÜŞÜK OLMASINDA, PERAKENDE FİYATLARIN YÜKSEKLİĞİ EN ÖNEMLİ
ETKEN”
Aslında Türkiye'de gerçek anlamda süt üretimi fazlası olmadığını, ancak tüketim düşük olduğu için arz edilen sütün tüketilemediğini kaydeden Halil Tokoğlu, tüketimin düşük olmasında, perakende fiyatların yüksekliğinin en önemli etken olduğunu vurguladı.
Sanayicinin, devletin üreticiye verdiği süt teşviğini bile üreticinin aleyhine kullandığını belirten Tokoğlu, şöyle konuştu:
“Ne zaman süt teşviği artsa, sanayici hemen o kadar süt fiyatını düşüşür. Bu nedenle artık süt fiyatlarına kalıcı bir sistemle müdahale edilmeli. Bu sistemi kurmalarını takdirle karşılarız.
Sanayici, üreticiden litresi 40 kuruşa aldığı sütü, markette 2 liraya satıyor. 600 lira asgari ücretle çalışan tabii ki bu sütü tüketemez. Sütte fiyatların dengelenmesi lazım. Sanayici, alım gücü düşük vatandaşı süt içemez hale getirdi. Üretilen 11-12 milyon ton sütün 5,5 milyon tonunu sanayici işliyor. Süt fiyatlarını 8 sanayici telefonla belirliyor. Nisan ayında yapılacak ihalede de fiyatların artmayacağı yönünde duyumlar alıyoruz. Yanlış yapıyorlar, bindikleri dalı kesiyorlar. Eğer hayvan kesimleri sürerse, süt bulamayacaklar. Arkasından ithalat gündeme gelecek. Ancak, aynı oyun daha önce hayvan ithalatında da gündeme geldi. Aynı gerekçelerle hayvan ithal edenler, bugün sütten para kazanamadığı için hayvanlarını kesime gönderiyor.”
Türkiye'de süt tüketimini artıracak organizasyonların da gerektiğini anlatan Tokoğlu, İzmir'de özel idare kaynakları ile okul sütü programı başlatıldığını, bunun arz fazlası sorununu tamamen çözmese bile, tüketim alışkanlığının edinilmesi ve genç nesillerin sağlıklı beslenmesi açısından önemli olduğunu ifade etti.
TDSYM Başkanı Halil Tokoğlu, sütte kaliteye göre fiyatlandırmanın teşvik edilmesini, süt tozu ithalatının önlenmesini istedi.
Bu arada, Başbakanlık'a gönderilen kararnamede, halen litre başına ödenen süt teşviğinin koyun sütü için 2 katı olarak uygulanması öngörülüyor. Halen 2008 yılında 1 litre süt için 3,6 kuruş destekleme primi ödendiği dikkate alınırsa, kararname çıkınca, sanayiye gelen koyun sütüne 7,2 kuruş destekleme primi ödenecek.
KOYUN SÜTÜ ÜRETİMİ AZALIYOR
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye'de, 2007 yılı sonu itibariyle 25 milyon 462 bin baş koyun, 11 milyon 36,7 bin baş sığır, 84 bin 705 baş manda bulunuyor. Aynı yıl itibariyle, 782,6 bin tonu koyun sütü olmak üzere toplam 12 milyon 329 bin ton süt üretildi.
Buna göre, 2007 yılı sonu itibariyle, Türkiye'de üretilen sütün yüzde 91,48'i inek sütü, yüzde 6,35'i koyun sütü, yüzde 1,93'ü keçi sütü, yüzde 0,25'i de manda sütü.
İnek sütü üretimi giderek artarken, koyun sayısına bağlı olarak, koyun sütü üretimi hızla azalıyor. 1990'lı yıllarda koyun sütünün toplam üretim içindeki payı yüzde 20'ler, 1999'da yüzde 18, 2002'de 11 düzeyindeydi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri, süt üretiminin son 10 yılda 8-9 milyon tondan 12,5 milyon tona ulaştığına işaret ederek, süt üretiminin artmasında, büyükbaş hayvanlarda yürütülen ve desteklenen hayvan ıslah çalışmalarının etkili olduğunu vurguluyor. Verilere göre, 2000 yılında kültür ırkı hayvanların yıllık süt verimi 2 bin 917 kilogram iken, 2002'de 3 bin 887 kilogram çıktı. 2007'de ülke genelinde hayvan başına ortalama süt verimi 2 bin 667 litre olarak hesaplandı. Islah çalışmaları nedeniyle, 2000'de yüzde 16,8 olan kültür ırkı hayvanların toplam hayvan varlığı içindeki payı, 2007'de yüzde 30'a çıktı. Soykütüğü ve önsoy kütüğüne kayıtlı kültür ırkı hayvanlarda yıllık ortalama verim, 6 tonun üzerine çıkabiliyor.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre, önceden, yerli ırkların ağırlıkta olduğu dönemlerde süt üretimi ilkbahar aylarında artarken, üretimin bolluğu nedeniyle fiyatlar bu aylarda düşerdi. Ancak, ıslah çalışmaları sonucunda kültür ırkı hayvanların sayısı artınca, artık üretimdeki artış sürekli hale geldi. Ancak, tüketim aynı hızla artmayınca, üretim fazlalığı üretici açısından fiyat düşüşü sorununa yol açtı. Geleneksel olarak ilkbahar aylarında süt üretiminin daha da artması beklendiği için, Nisan ayında kooperatifler tarafından yapılacak süt ihalesinde, fiyatların daha da düşmesinden endişe ediliyor. Bu nedenle, sütte arz fazlasını eritmeye yönelik müdahale alımları büyük önem taşıyor.
Sütün ekonomik olarak üretilebilmesi için, bir işletmedeki sağmal hayvan sayısının 25 baş ve üzerinde olması gerektiğini belirtilirken, bu tür bir işletmede üretilen sütün maliyetinin 50-52 olarak hesaplandığını kaydetti. Ancak, Türkiye'de işletmelerin büyük bölümü yemi dışardan aldığı için süt maliyeti de yükseliyor. Gelişmiş ülkelerde, genellikle entegre hayvancılık işletmesi yapıldığı için, işletmeler yem üretimini de kendisi yapıyor ve süt maliyeti düşük oluyor. Yetkililer, rantabl bir süt üretimi için en az yıllık ortalama verimi 5 ton ve üzerinde olan 35-40 baş hayvan bulunan olan işletmeler kurulması gerektiğini belirtiyor.
Oysa Türkiye'de, hayvancılık işletmelerinin yüzde 90'ında 10 başın altında, yüzde 85'inde 1-5 baş hayvan bulunuyor.
Türkiye'de, 2000 yılında üretilen sütün 2,5-3 milyonu sanayide işlenirken, 2007'de sanayiye gelen süt miktarının 6 milyon tona ulaştığı hesaplanıyor. Üretilen sütün yüzde 35'inin mandıralarda, yüzde 15'inin fabrikalarda işlendiği, yüzde 11'inin işletmelerden doğrudan satıldığı belirtiliyor.