Süpermen değiller!

Güncelleme Tarihi:

Süpermen değiller
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2016 00:26

BAŞBAKAN Yardımcısı Mehmet Şimşek küresel kriz sonrası dönemde merkez bankalarından beklentilerin yükseldiğini belirterek, “Merkez bankaları sanki ‘Süpermen’miş gibi bir beklenti kurgulandı. Yok öyle bir şey. Para politikalarının tek başına küresel ekonomiyi ayağa kaldırma imkanı yok. Merkez bankaları tek başına sorunu çözemez, geçici birtakım rahatlamalar sağlayabilir” diye konuştu.

Haberin Devamı

Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) o kadar para basmasına rağmen problemler yaşandığını kaydederek “Japonya ve  Avrupa Merkez Bankası para basıyor. Eksi faiz var, buna rağmen gelişmekte olan ülkelere fon akışı durdu, hatta tersine döndü. Dünya ekonomisi şu anda neredeyse tabiri caizse, birçok alanda barutu tüketmiş durumda ve istenilen sonuçları da alamıyoruz” dedi.

Şimşek, AA Finans’ta gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Geçen yıl gelişmekte olan ülkelerden net 530 milyar dolar sermaye kaçışı yaşandığına dikkati çeken Şimşek, bu durumun küresel ölçekte gelişmekte olan ülkelere yönelik nasıl bir güven bunalımı olduğuna işaret ettiğini söyledi.

Türkiye’de faizlere yönelik beklentilere de dikkat çeken Şimşek, “Sayın Cumhurbaşkanımız haklı faizler yüksek, ama niye yüksek. Burada bizim oturup bakmamız gerekiyor. Şimdi Türkiye, tasarruf oranı son derece düşük bir ülkedir. Yani Türkiye ayağını yorganına göre uzatmayan bir ülkedir. Tasarruf oranı en düşük ülkelerden biridir. Tasarruf düşük olunca ne yapıyorsunuz. Dış kaynağa ihtiyacınız var” diye konuştu.
Şimşek şöyle konuştu: “Kredibiliteniz yüksekse faizler düşük olabiliyor. Türkiye enflasyon hedeflerini yakın dönemde tutturamadığı için kredibilite kaybına uğramıştır. Yanı başımızda savaş, kaos var, terörle mücadele ediyoruz. Türkiye’nin risk primi yükseldi. Bunun yanında sisteme fon akışı yok. Çünkü, küresel olarak büyük endişeler, kaygılara var. Bunların hepsini bir arada düşünmemiz lazım. Türkiye’ye en çok para girişi, faizin en düşük olduğu dönemde gerçekleşti” dedi. Şimşek, tasarrufları arttırmak, sermaye piyasalarının derinleştirilmesi, enflasyonun kalıcı olarak düşük tek haneye indirilmesi, Türkiye’nin öngörülebilirliğinin, kredibilitesinin arttırılması ve risk priminin azaltılmasıyla faizlerin çok daha kalıcı uzun vadeli düşük seviyede seyredeceğini, bu işin başka yolu olmadığını vurguladı.

Haberin Devamı

Faiz neden yüksek?

TÜRKİYE’DE tasarrufların düşük ancak yatırım iştahının büyük olduğuna işaret eden Şimşek, “Türkiye’nin yatırım yapması, gelişmesi lazım. Cumhurbaşkanımız daha çok yatırım istiyor. Çünkü yatırım bir ülkenin kalkınması için olmazsa olmazdır. Bir ülke gerçek anlamda kalıcı refah artışı sağlayacaksa, Cumhurbaşkanımız bu konuda haklı yatırım lazım. Yatırım için de finansmana erişim lazım. Buraya kadar sorun yok, sorun şuradan başlıyor. Türkiye’deki bankacılık sisteminde kredilerin mevduat oranı yüzde 120’ye çıkmış. Hatta kredilerin TL mevduatına oranı yüzde 140’ı aşmış. Yani bizim 100 lira kredi verecek mevduatımız, kaynağımız var fakat biz 140 lira kredi vermişiz. Sistemde kaynak akışı olmadığı için büyüyemiyor, faiz ondan dolayı yükseliyor” diye konuştu.

BAKMADAN GEÇME!