ANKA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2007 09:07
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanvekili Turan Erol, büyümeyi bir üst lige taşımanın yolunun borsadan geçtiğini söyledi.
Yabancı sermaye çekmek için hisselerin borsada işlem görmesinin şart olduğunu belirten Erol, şirketlere, “Hisselerinizin tamamını halka açmanız gerekmez, yüzde 30-40 hisseyi halka açarak, atılım yapabilirsiniz” çağrısında bulundu.
SPK, yarın Başbakan Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in katılımıyla 25’inci yılını kutlayacak. 25’inci yılda sermaye piyasalarını ANKA’ya değerlendiren Erol, İMKB’nin derinliğinin olmadığını söyledi.
Hisse senetlerinin de doyma noktası olduğunu kaydeden Erol, enstrüman çeşitliliği yaratmak gerektiğini ifade etti
SICAK PARAYI SOĞUTALIMİMKB’de yüzde 66’ya ulaşan yabancı payını değerlendiren Erol, “Yerli-yabancı ayrımı yapmayalım. Bizim inancımız o ki, bir piyasa iyi işlediği zaman, en tehlikeli parayı bile yani sıcak parayı bile soğutabilirsiniz” dedi. Avrupa ve ABD’de böyle bir ayrım olmadığını belirten Erol, “Kısa vadeli yabancı paranın uzun vadeli olarak burada kalmasını sağlayabilirsiniz. Çok iyi yatırım alanları tespit edip, bizim çalıştığımız altyapı yatırımları gibi, onları altyapı yatırımlarına kanalize ettiğiniz kalıcı olmasını sağlarsınız” dedi.
Şirketler için iki temel büyüme şekli olduğunu ifade eden Erol, bunların, banka kredisi kullanmak ve yabancı ortak almak olduğunu söyledi. Banka kredisi ile büyümenin zor olduğunu ifade eden Erol, yabancı ortak almanın da ekonominin iyi olduğu dönemlerde işe yaradığını vurgulayarak, şunları söyledi:
YABANCI GİRİŞİNİN YÜZDE 90’I BORSA ŞİRKETLERİNE“Ekonomi mikro anlamda büyüyorsa, yüzde 5 büyümeyi yüzde 8-9 yapmanız için borsa şirketlerinin sayısını artırmak gerekiyor. Borsada şirketlerin sayının artması, aynı anda çok daha ucuz kaynaklı, düşük maliyetli, iflas riski taşımayan sermaye demek. Eğer büyüme şirketlerin sayısının artmasından, kaliteli şirket sayısından, şirketlerin üretim kapasitesi ve sermaye payının daha büyümesinden geçiyorsa; borsaya açılmak gerekiyor. Borsaya açılmayla birlikte yabancı ortak da geliyor. Şirketlerimizin borsaya açılmaları çok önemli. Bugün 5 liralık şirketi borsaya açtığınız gün, hakikaten borsada tutunabilirse 10 liralık değere yükseliyor. Yabancı alımlarına bakın. Yüzde 90’ı borsa şirketleri üzerinden geliyor yabancıların. Yabancı sermayenin yerli şirketlerle ortaklıklarına bakın, bu şirketler borsa şirketi olmasa, o parayı vermezlerdi. Yabancıların bile şirketi almasının ön koşulu, borsa şirketi olması.”
BORSA KENDİNE GÜVEN GÖSTERGESİBorsanın aksayan tarafları olabileceğini ancak her şeye rağmen yılda 1 milyar
dolar para girişi olduğunu vurgulayan Erol, “Bu, az para değil. Bizim piyasamız için çok önemli para. Borçsuz-harçsız devletin kasasına giren para” dedi. Borsada işlem gören şirket sayısı olan 604’ün az olmasıyla birlikte asıl üzerinde durduklarının sayı değil hacim olduğunu kaydeden Erol, “Yatırımcı için her halükarda kazanabilecek olduğu, uzun vadede getiri sağlayacak ve ülke ekonomisine istihdam ve üretim katkısı yapabilecek. Örneğin 100 tane holdingin olması da önemli. Hedefimiz, uluslararası çapta, uzun soluklu holdingler olması” diye konuştu.
Seçim yılında borsaya girmek konusunda endişeler olabileceği sorusunu yanıtlayan Erol, “Hisse senedini tercih eden şirketler buna hazır olabilir. Seçim sonrasına hazır olmayı sağlıyor. Beş ay, atı ay fark işletmeler için önemlidir. Bence her şeye rağmen şirketler programını yapıyorlardır. Çok az miktarda yeni sermaye almış olsa bile borsaya açılmış olmak başlıbaşına kendine güvenin göstergesi şirketler için. Yabancı para koymasını beklemenin yolu da oradan geçiyor. Ortak alır, parayla yeni bir şey kurar. Hepsini satmak zorunda değil. Yüzde 30-40 hissesini satabilir” diye konuştu.
BORSANIN DERİNLİĞİ YOKSermaye piyasasında eksikleri değerlendiren Erol, “Borsanın derinliği yok. Enstrüman çeşitliliği sıkıntımız var. Sadece hisse senediyle olmaz. Hisse senedinin belli bir doyum noktası vardır” dedi.
Menkul kıymetleştirmenin (sekurizasyon) önemli olduğunu vurgulayan Erol, dünyada tek tip yatırımcı olmadığını, yatırımcıların çok değişik alternatiflerle ilgilendiklerini belirtti. Menkul kıymetleştirme yoluyla yatırımcıları piyasaya daha fazla çekmek gerektiğini bildiren Erol, “ABD kalkınmasının temelinde sekurizasyon var. ABD ekonomisi demiryolları gibi sekurizasyon kağıtlarıyla finanse edildi. Sermaye piyasaları çok esnek ve hareketlidir. Bu olanaklardan yararlanmak gerekiyor. Biz şimdiye kadar yararlanamadık” diye konuştu.
4 MİLYON YATIRIMCI-2006 yılı sonu itibariyle, SPK kaydındaki ortaklık sayısı 604 oldu. Bunun yanında, 146 aracı kuruluş ve 19 adet portföy yönetim şirketi ile SPK’nın listeye aldığı 94 adet bağımsız denetim şirketi, 7 adet derecelendirme şirketi ve 13 adet gayrimenkul değerleme şirketi bulunuyor.
-İMKB’nin kurulduğu 1986 yılından bugüne kadar olan süreçte sermaye piyasaları kanalıyla toplam 50 milyar dolar fon toplanarak ekonomiye aktarıldı.
-1986 yılı sonunda hisse senetleri İMKB’de işlem gören şirket sayısı 80 ve piyasa değerleri 938 milyon dolar iken; 2006 yılı sonunda bu şirketlerin sayısı 329’a, piyasa değerleri ise 158.9 milyar dolara ulaştı.
-İMKB’nin yıllık işlem hacmi 20 yılda 13 milyon dolardan 229.6 milyar dolara yükseldi.
2006 yılı sonu itibariyle hisse senedi yatırımcı sayısı yaklaşık 929 bin, menkul kıymet ve emeklilik yatırım fonlarındaki yatırımcı sayısı ise yaklaşık 4 milyon kişi.