Oluşturulma Tarihi: Ağustos 20, 2007 00:00
SPK Başkanı Turan Erol, ABD’de yaşanan mortgage krizi ve uluslararası piyasalarda oluşan dalgalanmalar sonrasında Türkiye’de, finansal piyasalardan yabancıların yüksek miktarda sıcak parayı çektiği iddialarının doğru olmadığını belirterek, "Borsadan sıcak para çıkışı yok" dedi.
SERMAYE Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Turan Erol, ABD’de yaşanan mortgage krizi ve uluslararası piyasalarda oluşan mortgage kaynaklı son dalgalanmalar sonrasında Türkiye’de, finansal piyasalardan yabancıların yüksek miktarda sıcak parayı çektiği iddialarının doğru olmadığını belirterek, "Borsadan sıcak para çıkışı yok" dedi. Erol, Türkiye’de finansal piyasalarda yaşanan gelişmeleri SPK olarak çok yakından takip ettiklerini, son haftalarda ABD konut finansmanı sisteminde yer alan subprime (yüksek riskli) tutsat piyasasında meydana gelen olumsuz gelişmelerin tüm dünyadaki finans piyasalarında olduğu gibi Türkiye piyasalarında da dalgalanmaların oluşmasına neden olduğunu ifade etti.
DÜZELTME HAREKETİ: ABD’de yer alan subprime tutsat piyasasında meydana gelen zararların 200 milyar doları geçmeyeceğinin tahmin edildiğini kaydeden Erol, " Bu rakam global finans piyasaları için olduğu gibi Amerikan piyasaları açısından da üstesinden gelinemeyecek bir tablo oluşturmamaktadır. Dolayısıyla mevcut dalgayı şu an itibariyle bir düzeltme hareketi olarak algılamakta fayda bulunmaktadır" dedi. Bu arada Türkiye’deki konut finansmanı sisteminin son derece sağlam (prime) krediler üzerine kurulduğunu vurgulayan Erol, "Üstelik SPK tarafından geliştirilmiş bulunan mortgage sistemi kapsamında getirilmekte olan menkul kıymetleştirme ve konut değerleme süreçleri gerek finansal sistemin gerekse hane halkının yükünü hafifletebilecek bir yapı oluşturmaktadır" diye konuştu.
GÜVEN SÜRÜYOR: ABD subprime tutsat piyasasında meydana gelen olumsuz gelişmeler sonrası Türkiye finansal piyasalarında yaşanan gelişmeleri SPK olarak çok yakından takip ettiklerini bildiren Erol, şöyle devam ett "Bu kapsamda yabancı yatırımcıların hareketlerini 2 günlük takas süresini beklemeden günü gününe izleme imkanına sahip bulunmaktayız. Son hafta yapmış olduğumuz gözlemlerde gördüğümüz hususlar; yabancıların 17 Ağustos itibariyle İMKB’de sahip oldukları
hisse senetlerinin 50 milyar
dolar civarında olduğu, 13-17 Ağustos döneminde sırasıyla 460 bin dolar, 41 milyon dolar, 111 milyon dolar, 100 milyon dolar ve 43 milyon dolar olmak üzere yaklaşık olarak toplam 296 milyon dolar satış yapmış oldukları, bunun ise toplamda kendi portföylerinin yalnızca yüzde 0.6’sına denk gelmekte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yaşanan bu süreçte yabancıların İMKB’den çıkmayarak piyasaya güven duymaya devam etmekte olduğu görülmektedir. Yabancıların sahip olduğu hisse senetlerinin İMKB içerisindeki payının ise çok fazla bir değişiklik göstermeyerek yaklaşık yüzde 71 olarak gerçekleştiği dikkati çekmektedir. "
LİKİT PİYASA: Yalnızca piyasada oluşan fiyat hareketlerine bakılmasının yanıltıcı sonuçlar ortaya çıkarabileceğine işaret eden SPK Başkanı, piyasada oluşan işlem hacmine bakıldığında piyasa düşerken bile işlem hacminin artmaya devam ettiğinin görüldüğünü söyledi. Geçmişe bakıldığında 2000-2001 krizlerinin yaşandığı dönemde hisse senetleri piyasasında işlem hacminin son derece düşerek likiditenin azaldığı ve alım-satım yapma imkanlarının olumsuz olarak etkilendiğinin izlendiğini belirten Erol, şunları kaydetti: "Oysa ki son yaşanan dalgalanmada işlem hacminin yüksek seyrini koruyarak likit bir piyasanın varlığını korumakta olduğu göze çarpmaktadır. Ayrıca, ülkemizde son yıllarda yakalanmış olan istikrarlı büyüme trendi, artan milli gelir, reel sektörü son derece olumlu bir şekilde etkilemiştir. Bu durum finansal döngünün devamı açısından borçların geri ödenebilmesi perspektifinde olumlu bir tablo ortaya koymaktadır. Şu an itibariyle büyüme beklentilerine zarar verecek herhangi bir olumsuzluğun ortaya çıkmış olduğunu düşünmüyoruz."
Sıcak para 100 milyar dolara dayandı Sıcak para yeni bir rekor kırarak temmuz itibariyle 99 milyar 331 milyon dolara yükseldi. Sıcak para son bir yılda 50.2, son altı ayda 33.9, son bir ayda da 12.2 milyar dolar artış gösterdi. Yabancıların Türkiye’deki sıcak para stoku temmuz ayında 99 milyar 331 milyon dolara ulaştı. Böylece sıcak para, son bir yılda 50 milyar 284 milyon, son altı ayda 33 milyar 901 milyon, son bir ayda da 12 milyar 250 milyon dolar artış kaydetti. 99.3 milyar dolarlık sıcak paranın 58 milyar 282 milyon dolar hisse senedi kaynaklı oldu. Hisse senedinde sıcak para artışı son bir yılda 28 milyar 873 milyon, son altı ayda 23 milyar 385 milyon, son bir ayda 9 milyar 73 milyon dolar oldu. Sıcak paranın en büyük ikinci giriş kalemi 35 milyar 411 milyon dolar ile iç borçlanma kağıtları oldu. Bu kalemde sıcak para artışı son bir yılda 19 milyar 864 milyon, son altı ayda 9 milyar 392 milyon, son bir ayda 3 milyar 68 milyon dolar oldu. 33 milyar 323 milyon dolara çıkan YTL cinsi Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS), son bir yılda 20 milyar 82, son altı ayda 10 milyar 293, son bir ayda 3 milyar 12 milyon dolar artış gösterdi. Yabancı para cinsinde DİBS kaynaklı sıcak para 2 milyar 87 milyon dolara ulaştı. Bu kalemde son bir yılda 218, son altı ayda 901 düşüş olurken, son bir ayda ise 56 milyon dolar artış yaşandı. Mevduat kaynaklı sıcak para temmuz ayında 5 milyar 638 milyon dolara ulaştı. Bu kalemde son bir yılda 1 milyar 548, son altı ayda 1 milyar 123, son bir ayda 109 milyon dolar artış görüldü.
Türkiye olanlardan yeni dersler çıkartabilirSON günlerde uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalardan Avrupa piyasalarının ABD piyasasına göre daha fazla etkilendiğinin görüldüğünü kaydeden Turan Erol, Avrupa Birliği Merkez Bankası’nın, sarsıntıların başladığı günlerde arka arkaya 95 milyar
Euro, 61 milyar Euro ve 47,67 milyar Euro tutarında müdahalelerde bulunmasında, Kıta Avrupası ile Anglo-Sakson ülkelerinin finansal sistemleri arasındaki yapısal farklılıkların etkili olduğunun düşünüldüğünü söyledi. SPK Başkanı, şöyle konuştu: "Avrupa uygulamasında, kredi risklerinin daha çok bankacılık sistemi üzerinde birikmiş olmasının, Avrupa finansal sisteminin dalgalanmaya karşı daha kırılgan bir durum içerisine girmesi sürecinde katkısının olduğu düşünülebilir. Türkiye’de bundan sonra oluşacak yeniden yapılandırmalarda, bu farklı risk gruplarının birbirinden ayrı karakteristikleri de gözönünde bulundurulacak şekilde hareket edilmesi gerektiği dersi çıkarılabilir."