SPK Başkanı Erol: KOBİ Borsası ile ilgili herşey hazır

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) Perşembe Toplantılarına konuk olan Erol, “KOBİ Borsası, Fonksiyonu ve İş Dünyasına Getirileri” başlıklı bir sunum yaparken, kriz dönemlerinde çalışma yüklerinin arttığını söyledi.

Erol, “Normal zamanlarda piyasanın taleplerini karşılamak, piyasadan gelen başvuruları yerine getirmek bizim için yeterli olurken, bu dönemlerde daha ziyade piyasanın önüne geçerek, piyasanın önünde olarak, daha fazla ne yapabiliriz, bunun telaşı içerisindeyiz. 6 yıldır SPK'da çalışıyorum. 6 yılın en yoğun döneminin, son 1,5 yıllık dönem olduğunu söyleyebilirim. Piyasalar daraldığı zaman, mutlaka piyasanın önünde olmanız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Son bir ayda 7 düzenleme yaptıklarını anlatan Erol, “Memleketimizde bazı şeyler çok fazla tartışılıyor, bazı şeyler tartışılmıyor. Finans kesimi olarak baktığımız zaman daha ziyade hep bilinen şeyler konuşuluyor. Para piyasaları, döviz kuru, faiz... Bu işlerin dışına maalesef çıkamıyoruz” dedi.

Kurumsal yatırımcı, kurumsal finansman, girişim sermayesi ve özel sermayenin tartışılmadığını savunan Erol, “Hep aynı şeyleri... Kendimizi tekrar ediyoruz” görüşünü dile getirdi.

Daha önce girişim sermayesi yatırım ortaklığı modeli bulunduğunu, ancak sistemin yeterince çalışmadığını ve bu sistemi yeni baştan düzenlediklerini anımsatan Erol, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Uzun zamandır sizlerin de beklediği belli ölçeğin altında kalan şirketlere nasıl finansman sağlanır, Borsa yolunu nasıl açarız, halka açılma yolunu nasıl sağlarız? Burada fayda-maliyet analizi yapmamız gerekiyor. Bize yatırımcının güveni çok önemli. Yatırımcıya güven vermemiz gerekiyor. Bizim koymuş olduğumuz kurallar, yatırımcı güvenini sağlayacak ve yatırımcılar size gelip çok rahatlıkla sizin hisselerinizi satın alacakları şeklindedir. Sistem güven üzerine kurulmuş.
Gelişen İşletmeler Piyasası'nın faaliyete geçmesi için ayrı bir şirket değil de, İMKB'de kurulu bir sistemimiz, altyapımız var. Bunu İMKB'de faaliyete geçirmenin çok daha faydalı, düşük maliyetli olduğuna karar verdik. Son 5-6 aydır yoğun bir şekilde bunun çalışmasını yaptık. Bütün mevzuatı, altyapıyı hazırlamış olduk. Şu an her şey hazır. Şirketlerimizin doğrudan doğruya gidip İMKB'ye, SPK'ya müracaatta bulunmaları gerekiyor. Bize yapacakları müracaatların değerlendirmesini yapıp onları Borsaya yönlendireceğiz. Dolayısıyla şirketlerimiz kısa zamanda halka açılma ve Hisse Senetleri Piyasası'nda işlem görecek hale gelme imkanı sağlayacak.”

“BÖYLE BİR PİYASAYA İHTİYAÇ DUYMAMIZ; FAYDA VE MALİYET ANALİZİNE
DAYANIYOR”

Turan Erol, İMKB'de birkaç tane piyasa, pazar bulunduğunu, böyle bir piyasaya ihtiyaç duymalarının fayda ve maliyet analizine dayandığını ifade ederek, şirketlerin halka açılma sırasında ve sonrasında yerine getirmeleri gereken önemli kurallar bulunduğunu, yeni açacakları pazarda bu kuralları çok daha esnek, basit hale getirdiklerini söyledi.

Şirketlerin yönetim tarzlarına çok fazla müdahale etmeyecek, yatırımcı güvenini sağlayacak şekilde sistemi dizayn ettiklerini belirten Erol, “Yeni borsamızın, yönetmelikleri, her şeyi, altyapısı tamamen hazır. Sadece şunu bekliyoruz; şirketlerimizin bize gelip ön hazırlıklarını yapmaları gerekiyor. Bu ön hazırlıklar yapıldığı zaman rahatlıkla onları Borsada yer almalarının yolunu sağlamış olacağız” diye konuştu.

Uzun vadeli finansman peşinde olduklarını vurgulayan Erol, Basel ile ilgili tartışmalar bulunduğunu ifade ederken de “Basel 3 mü, 4 mü olur? Artık Basel'in hangi versiyonu olursa olsun, bir şekilde tekrar karşımıza çıkacak” dedi.
Bundan sonra ne olursa olsun finansman ve yönetim bakımından kurumsallaşamayan şirketlere kaynak bulma imkanının “gerçekten” daralmış olacağını kaydeden Erol, “Şu anda zamanımız varken, konjonktür çok müsaitken, şirketlerimiz çok da fazla yoğun faaliyet geçirmezken bu tür eksikliklerini şu anda tamamlamalarının tam zamanı” değerlendirmesinde bulundu.

Erol, finansal bakımdan kurumsallaşmanın sağlanması halinde yönetim bakımından kurumsallaşmanın çok daha kolay olacağını savundu.

“KRİZİN KAYNAĞINDA PARASAL VE AHLAKİ NEDENLER VAR”

SPK Başkanı Erol, krizin kaynağında parasal ve ahlaki nedenler bulunduğunu belirterek, “İnsanların çok kolay, hızlı para kazanma... Biraz açgözlülük ortaya çıkmış oldu. Bütün bunların sonunda aşırı borçlanma, kredi kullandırma, aşırı borçlandırma... Tutsat krizinin kaynağında aşırı borçlanma değil, aşırı borçlandırma sıkıntısı vardı. Bu dönem bitmiş oldu. Bu moral çöküntüsü ortaya çıkardı. Artık bu dönem geçmiş oldu” diye konuştu.

Erol, derecelendirme şirketlerinin ortaya çıkarmış olduğu birtakım sıkıntılar bulunduğunu da dile getirerek, “(Derecelendirmeyi kaldırıyorum) demek çözüm değil. Derecelendirme maalesef bir fiyasko oldu. Derecelendirme kuruluşları, bizim gibi kurumlara sunmak üzere, şirketlere not veriyordu. Ama gördük ki; bu sistem iyi çalışmıyordu. Derecelendirme kuruluşlarında dünyada tekel vardı. Bu alandaki tekelden de kimse memnun değil” dedi.

Türkiye'deki sistemin, dünyadaki en çok ayrıştırılmış sistemlerden biri olduğunu, bankacılık ve sermaye piyasası kurumlarının mümkün olduğu kadar ayrıştırıldığını ifade eden Erol, finans kesiminde inovasyondan vazgeçemeyeceklerini, finansal yeniliğin işlerine gelen çok önemli bir kaynağı teşkil ettiğini, sorunun; bu tür yeniliklerin yanlış kullanılması olduğunu kaydetti.

Erol, “Bütün enstrümanlar eğer organize piyasada, yani sermaye piyasası kurumlarının düzenlediği, bizim düzenlediğimiz piyasada işlem görmüş ve bu tür piyasada alınıp satılmış olsaydı, bu tür krizlerin pek çoğu olmayacaktı. Kriz büyük ölçüde önlenmiş olacaktı. Bu tür kağıtlar organize piyasada değil, daha ziyade tezgah üstü piyasada büyüdü ve gelişti. Bizim sistemimiz ise tamamen organize piyasaya dayanıyor” diye konuştu.