Güncelleme Tarihi:
Projeyi yönetim kurulu kararıyla onaylamayan Oda, ÇED olumsuz raporunu İBB, Şişli Belediyesi ve mal sahibine gereği için tebliğ etti. Raporda "projenin nüfus ve trafik yoğunluğunu artırıcı, plan bütünlüğünü bozucu, inşaat alanlı bir yapı kütlesi ortaya çıkardığı vurgulanıyor. Oda genel sekreteri Ali Hacıalioğlu, "Üyelerimiz hazırladıkları projeyi yönetmelik gereği odaya sunmak zorunda ama sunulmamış, talep ettik, ayrıcalıklı imar değişiklikleri içeren proje için ÇED olumsuz raporu verdik. Belediyeler, projeler uygulamaya geçmeden ÇED raporu isteseler, inşaatlar bitmeden şehircilik kurallarına uygun yapılar ortaya çıkar. Hükümetin mimar odalarını kuşatan düzenleme ve baskılarının nedeni bu zaten" diyor.
NÜFUS VE TRAFİK YOĞUNLUĞUNU ARTIRICI, PLAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZUCU
Mimar Murat Kader’in hazırladığı mimari projeyle ilgili raporda şu tespitlerde bulunuldu:
*Şişli Belediyesi’nin 15/11/2013 tarihli Kullanma İzin Belgesi düzenlediği, İBB’nin 16 Temmuz 2009 tarihli meclis kararıyla kabul edilen imar durumunda, bina yüksekliği ‘serbest’, inşaat nizamı ‘ayrık’, bina sahası emsali 0.50, inşaat sahası emsali 2.00, turizm ve ticaret alanında kaldığı görülmektedir, kısmen yol, kısmen yeşil alandır. Uygulama projesinin 9 bodrum kat, zemin kat, 46 normal kat olup, ofis konut fonksiyonu olduğu görülmüştür. 1/5000 ölçekli nazım imar planı tadilatı teklifine ilişkin; ‘nüfus ve trafik yoğunluğunu arttırıcı, plan bütünlüğünü bozucu emsal teşkil edici, yeşil alan donatısını azaltıcı nitelikte, parselin etki alanı içinde olduğu, tüm yolların kullanımının maksimum düzeyde olduğu, talebin bölgesel ulaşım sistemleri ve arazi kullanım kararlarıyla beraber bölge ve plan bütünlüğü içinde değerlendirilmesi gerektiği görüşüne rağmen İBB Meclisi’nin 12.06.2008 tarihli kararıyla tadilen uygun bulunduğu görülmektedir.
AYRICALIKLI İMAR DEĞİŞİKLİKLERİ YAYGIN, YÜKÜ DE KAMUYA
*Plan tadilatı ve notlarında; ‘inşaat emsali uygulaması brüt parsel üzerinden hesaplanması, 0.00 kotu parselin en yüksek kotundan alınması, 0.00 kotu altındaki iki bodrum katın emsale dahil edilmemesi’ gibi getirilen ayrıcalıklı koşullar, 10.122.50 metrekare yüzölçümlü arsada 137.334.35 metrekare toplam inşaat alanlı bir yapı kütlesinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Teknik altyapının etkin şekilde planlaması ve koordinasyonu, imar planlarının, kentlerin fiziki ve demografik özelliklerine uygun yapılmasına ve sık değiştirilmemesine bağlıdır. Ülkemizde, imar planları kentlerin gelişimine, büyümesine bağlı olarak, zamanında, gereksinimleri karşılayacak, kentin doğru, sağlıklı planlanmasına yön verecek şekilde hazırlanmadığı gibi pek çok ayrıcalıklı imar değişikliği yapılmaktadır. Üstelik yapılan imar değişiklikleri genellikle yoğunluk artırıcı özellik taşımakta, bu da altyapı tesislerinin yeniden konumlandırılmasını, kapasite artışını zorunlu hale getirmekte, kamu kaynaklarının plansız bir şekilde tüketilmesine, ayrıcalık tanınan parsel bazında değişiklerin yarattığı tüm maliyetlerini kamuya yüklenmesine yol açmaktadır.
İNSANLARIN DEĞİL OTOMOBİLLERİNİN YAŞADIĞI YER
Tüm bu sakıncaların yanı sıra; TAKS sınırlamasına bağlı kalmaksızın, neredeyse parsel tamamında yapılan otoparklar, kentsel toprakların koruma kullanma dengesini bozmakta; kentleri insanların değil otomobillerinin yaşadığı betonlaşmış alanlar haline getiren; gerek deprem, gerekse iklim dengeleri (yer altı suyu, akışa geçen yağmur suyunun alçak bölgelerde yaratacağı su baskıları, nem) açısından son derece sakıncalı bulunan bölgede zaten yetersiz açık alanların bulunması ve dünyamızın küresel iklim değişiklikleri konusunda yaşadığı hassasiyetler göz ardı edilerek kentin bütün ekolojik dengeleri yok edilmektedir. İstanbul imar yönetmeliğince emsal dışında bırakılacak ve katlar alanına dahil olmayan alanlar arasında sayılacak alanlara yapılan ilaveler ve özellikle kat bahçeleri, yapıların inşaat alanlarını verilen emsalin çok üstüne çıkarmakta ve yapılaşma yoğunluğunu artırarak, kentsel toprak kaybına yol açmaktadır. Bu husus Bakanlık genelgelerine açıkça aykırıdır. Mimarlar Odası; parsel ölçeğinde yapılan plan tadilatları teknik/sosyal alan oranı ve standardını düşüren, yoğunluk değerlerini arttıran, planlamada eşitlik ilkesine uymayan, aynı konum ve ulaşılabilirlik özelliklerine sahip alanlara farklı yapılaşma hakları ve yoğunluk getiren, plan bütünlüğüne, şehircilik bilim ve ilkelerine, planlama yöntemlerinee, kamu yararına, imar hukukuna ve doğal koşullara uygun olmayan bir planlama kararı doğrultusunda ortaya çıkan yapılaşma koşullarının kentsel bozulma ve kirlenmenin asıl nedeni olduğu görüşündedir.
CHP İBB Meclis üyesi Hüseyin Sağ, bu tespitlere paralel iddialarla suç duyurusunda bulunmuştu.