Güncelleme Tarihi:
Babacan, Sosyal Güvenlik Reformu için Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara dikkat çekerek, “Bizden memurların ayrı muameleye tabi tutulması bekleniyor, bunu inceliyoruz. Türkiye’deki sosyal adalet yaklaşımı çerçevesinde eğer bir insan çalışıyorsa ve aynı ülkede yaşıyorsa, sosyal güvenlik açısından aynı şartlara sahip olmalı. Maaş farklı olabilir ama sağlık hizmeti, emeklilik hakları açısından bir farklılık olmamasını istiyoruz. Bu haliyle artık reformu uygulamak imkansız” diye konuştu.
"YETİŞTİREBİLDİĞİMİZ KADARIYLA UYGULANACAK"
1 Temmuz’a kadar konuyu iyice değerlendireceklerini ifade eden Babacan, “1 Temmuz’a kadar mümkün olduğu kadar uygulayabildiklerimizi uygulayalım. Ya da bu süre içinde bazı konularda bir miktar daha erteleme olabilir. Zaten Meclis’in, Haziran ayından sonra çalışması mümkün değil. Mecburen seçim sonrasına kalacak. Yeni meclis yapacak? Mecburen böyle yapmak zorunda kaldık. İçimize sindiremiyoruz ama? 1 Temmuz’a kadar, Meclis açıkken yapabileceğimizin azamisini yapmak istiyoruz” dedi.
Ertelemenin kısa vadede çok büyük etki yaratmayacağını ifade eden Babacan, reformun mali etkilerinin 5-6 yıldan sonra başladığını kaydetti. Yasa yürürlüğe girmediği için bütçede olumsuz gelişme beklemediklerini vurgulayan Babacan, “Ama orta ve uzun vadede Türkiye’deki sosyal adalet ilkesi ve sosyal güvenlik isteminin sürdürülebilirliği açısından hayati önemde. Bu konuda siyasi irademizden en ufak bir eksilme yok” diye konuştu.
FAİZLER 2007’DE YÜKSEK SEYREDECEK
Faiz konusunu değerlendiren Babacan, rakamlara bakınca, reel faizlerin şu andaki seviyesinin geçici bir seviye olduğunu görüldüğünü söyledi. 2007’de ise faizlerin düşmeyeceğini ifade eden Babacan, “Faizlerin ilelebet bu noktalarda kalmayacağına dair beklentiler güçlü ama bu yıl iç ve dış siyasi gelişmeler açısından faizlerin bir miktar yüksek kalmasını gerektiren bir yıl” dedi.
Hiçbir Merkez Bankası ve Hazine’nin yüksek faiz ödemek istemeyeceğini belirten Babacan, “Ancak istikrar ve ülke ekonomisinin uzun vadedeki sıhhati için kısa vadede faizlerin yüksek kalması gerekiyorsa buna katlanmak lazım. Bunu istikrarın sigorta bedeli olarak düşünmek lazım” değerlendirmesinde bulundu.
CARİ AÇIK 2007’DE DÜŞECEK
Türkiye’deki cari açığın yükselmesinin bir numaralı sebebinin enerji fiyatlarının artması olduğuna dikkat çeken Babacan, 2002’de 9 milyar dolarlık enerji ithal eden Türkiye’nin büyük oranda fiyat artışı ile 2006’da enerji ithalat tutarının 29 milyar dolara çıktığını kaydetti. Makine teçhizatı ithalatının da aynı dönemde 8 milyardan 23-24 milyar dolara çıktığını belirten Babacan, şöyle konuştu:
“36 milyar dolarlık ithalat artışı sadece bu iki kalemden geliyor. 2006 yılı 33-34 milyar dolar cari açık ile bitecek. Bunlar olmasaydı Türkiye cari açık değil cari fazla verecekti. Hep makroekonomik politikalardan mı diye soruluyor. Kur etkisi soruluyor. Vardır ama etkisi çok çok düşüktür. Yapısal değişim içerisinde Türkiye’nin yüksek cari açık vermesi pek de öyle ender rastlanan bir durum değil. Müzakere sürecine gelen hemen bütün ülkelerde yüksek cari açık oldu. Sadece Türkiye’de oluyormuş gibi bakmak doğru değil. 2007’de ise cari açıktaki artış trendinin yavaşlaması ve büyük ihtimalle geri dönmeye başlamasını bekliyoruz. Hem bizim hem piyasa analistlerinin hem de uluslararası kuruluşların yaptığı çalışmalar bu sene cari açığın daha düşük olacağı yönünde.”
PETROL VE EMTİA FİYATLARI ENFLASYONU DÜŞÜRECEK
2007 yılının dış konjonktür açısından hem cari açık hem enflasyon konusunda daha uygun olacağını belirten Babacan, “Petrol fiyatları artış trendi yavaşladı hatta düşüş başladı. Biz 2007 için ortalama petrol fiyatını 59.4 dolar koyduk. Ne kadar altında gelirse hem enflasyon hem cari açığa katkı sağlayacak. Ocak ayında altında seyrediyor. Yılbaşında tüm emtia fiyatlarında gerileme oldu. Türkiye hammadde ithal eden bir ülke haline geldiği için emtiada düşüş, enflasyon ve cari açığa yardımcı olacak” dedi.
Yüzde 4 olan 2007 enflasyon hedefini revize etmemelerini değerlendiren Babacan, “Enflasyon hedefimizin gerçekçi olduğunu düşünüyoruz. İnanmasak koymazdık, niye kendimizi sıkıntıya sokalım ki? Enflasyonla mücadele açısından iyi bir mesaj mı, hayır değil. Açıkladığımız hedefte inatla tutmak zorundayız” diye konuştu.
"ELEKTRİĞE ŞİMDİLİK ZAM YOK"
Elektriğe zam konusunu değerlendiren Babacan, Enerji Bakanlığı’nın buraya kadar getirdiğini, böylece dört yıldır zam yapılmadığını vurguladı. Enerji Bakanı Hilmi Güler’in zam hesabı yapıp kendisine getirdiği, kendisininse beklemeye aldığı yönündeki haberleri yalanlayan Babacan, Güler’in de arayıp yanlış yansıtılma olduğunu söylediğini aktardı. Elektrik zammının siyasi bir karar olduğunun altını çizen Babacan, şunları söyledi:
“Bugün itibariyle verilmiş bir kararımız yok. Gerektiği zaman hangi ürün olursa olsun zam yaparız. Elektrikte 4 yıldır zam yapmayarak öyle bir noktaya geldik ki sanki hükümet zam yapmak istemiyor, dışardan baskı geliyor. Konu kontrol altında, zam yok ama bu demek değil ki böyle devam edecek. Gerektiği zaman aşağı yukarı da yukarı doğru da zam yapılır.”
HALKBANK BONUS OLACAK
Finansman programında, borçlanma dışı kaynak olarak TMSF ve özelleştirme geliri olarak 4.5 milyar dolar öngördüklerini ifade eden Babacan, bunun 3’ünün özelleştirme, 1.5’unun TMSF’den geleceğini belirtti. TMSF’den gelecek kaynakların anlaşmayla takside bağlanmış durumda olduğunu kaydeden Babacan, özelleştirmede öngörülen 3 milyar doların yarısının Telekom’un taksidi olacağını, halen bu konuda erken ödeme üzerinde de çalışıldığını söyledi. Kalan 1.5 için de tamamlanmış özelleştirmelerden gelecek taksitler ve farklı gelişmeler öngörüldüğünü bildiren Babacan, “Topu topu 4.5 milyar. Çok çok ihtiyatlı bir yaklaşım. 4.5’un üzerine ne gelirse bonus olacak. Biz bu hesaba ne TEDAŞ’ı ne Halkbank’ı koyduk; hiçbiri gelmeyecek saydık zaten. TEDAŞ’ın özelleştirilmesinin ertelenmesi falan hiç etkilemez. Bu da bizim oldukça rahat olmamızı sağlıyor” dedi.
Kasım 2006 sonu itibariyle doğrudan sermaye girişinin 18 milyar doları geçtiğini, bunun Türkiye tarihinde rekor bir seviye olduğunu kaydeden Babacan, “2007 yılında da, telaffuz etmemekle birlikte, oldukça yüksek bir rakam bekliyoruz. Özel sektörde yoğun bir trafik var. Artı TMSF geliri var. Halkbank var. Yaz aylarında büyük ihtimalle Halk Bankası’nın özelleştirilmesinin tamamlanmasını bekliyoruz. Bütün bunlara bağlı olarak tablo farklı olabilir” diye konuştu.
SEÇİM EKONOMİSİ OLMAZ
Kamuoyundaki seçim ekonomisi uygulanması endişelerini değerlendiren Babacan, “Seçim ekonomisi maalesef bundan önce bol bol uygulanmış. Ama yerel seçimin olduğu 2004 yılında yüzde 6.5 Faiz Dışı Fazla verdik. Bu test edildi. Bu yılla ilgili bazılarının soru işaretleri, farklı beklentileri olabilir. Biz ne yapacağımızı biliyoruz. Artık kamu mali yönetim yasası var, ek bütçe için tekrar Meclis’e gitmek lazım” dedi.
BDDK’yı denetletmek için IMF’yi göreve çağırdığı haberlerinin sorulması üzerine Babacan, bunun 1 yıldır devam eden finansal sistemin tümünün gözden geçirmesi kapsamında olduğunu söyledi.