Sosyal alerji

Güncelleme Tarihi:

Sosyal alerji
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2014 13:25

‘SOSYAL alerjenler’i daha önce duydunuz mu? Veya ‘sosyal alerjiler’i? Uzmanlar, rahatsız edici davranışları ‘sosyal alerjen’ olarak kabul ediyor. Daha iyi anlaşılması için, ofiste sakız çiğneyerek sinirlerinizi zıplatan meslektaşınızı örnek verebilirim. Veya ulu orta boğazını temizleyen biri…

Haberin Devamı

Sosyal alerji
Dişlerini diliyle paklarken ilginç sesler çıkaranlar, kalemi elinde çevirenler… Kahkahasıyla ortalığı inletenler de, parmaklarını çatırdatanlar da, sürekli kendinden bahsedenler de, müzik sesi kulaklığından yayılanlar da, yemek yerken konuşanlar veya ağzını şapırdatarak yemek yiyenler de…

Tanımı çok net değil gördüğünüz gibi… Sizi sosyal ortamlarda rahatsız eden başkalarının alışkanlıkları diyelim.

Birkaç hafta önce The Wall Street Journal’de Elizabeth Bernstein “Başka insanların kaba davranışlarıyla başa çıkmanın yolu” başlıklı bir makale yazdı. Bir çözüm sunacak diye hemen okudum. Böyle durumlarda şu sorunun yanıtına bakmak lazım diyor: “Maksatlı mı? Direkt beni mi hedef alıyor?” Psikolog Michael Cunningham, sakız şişirerek patlatan bir ofis arkadaşını önceleri fark etmeyeceğimizi ancak bir süre sonra sakızı yutarak boğulmasını dileyecek kadar rahatsız olabileceğimizi söylüyor.
Prof. Cunningham, 15 yıl sosyal alerjenleri inceledikten sonra 4 ana başlık altında topluyor: Maksatlı mı? Maksatlı değil mi? Direkt birini hedef alıyor mu? Almıyor mu?

Haberin Devamı

Görgüsüz Alışkanlıklar: Maksatlı olmayan, kişiyi hedef almayan davranışlar. Sakız çiğnemek, yüksek sesle konuşmak gibi… Burada kişi sizin rahatsız olduğunuzun farkında değil. Hatta bunun rahatsızlık veren bir davranış olduğunu bile bilmiyor.

Egocentric (Benmerkezli) Aksiyon: Maksatlı olması şart değil ama direkt sizi hedef alıyor. Zamanım yok dediğiniz halde telefonda uzun uzun konuşan veya restoranda tatlı söylemeyip sizinkini yiyen arkadaş bu grupta. Sizi hedef almıyor ama davranışı sizi etkiliyor.
Norm ihlali: Şahsi olmayan kasıtlı saldırgan davranışları kapsıyor. Kapınızın önünde sigara içilmesi, tiyatroda konuşmak, araba kullanırken mesaj yazmak gibi.

Kasti ve hedef alan: Amirane tavırlar takınmak. Rica etmek yerine emretmek, belirsiz şikâyetler veya eleştiriler. Sizi üzmeyi hedeflemese bile üzen davranışlar. Örneğin “Kahve getir bana, getiriyorsun değil mi? Araba mı aldın; üniversite için para biriktirdiğini sanıyordum!” söylemleri.

Haberin Devamı


Aşkın gözü kör

SOSYAL alerjenlerin ana kaynağı en çok eşlerimiz, iş arkadaşlarımız ve sürekli gördüğümüz insanlar.

Psikolog Michael Cunningham, tekrar eden davranışların daha kışkırtıcı olduğunu söylüyor. “En çok iş yerinde sosyal alerjenler var çünkü oradaki birliktelikler gönüllülüğe dayanmıyor. İş ilişkilerine kıyasla arkadaşlarımızla bunu daha az yaşarız. Çünkü, daha az koruma tamponu vardır aramızda. Arkadaşları daha kolay affediyoruz” diyor.

Romantik ilişkilere gelince… Burası çok ilginç! Romantik ilişkilerde sosyal alerjenler 3-6 ay sonra ortaya çıkarmış. Aşkın gözü kör yani! Çiftin geçirdiği süre ve ilişkinin formu sosyal alerjenlerin çıkma süresinde çok etkili. Uzmanların ‘de-romantizm’ dedikleri periyodda ortaya çıkıyormuş (Bizde cicim ayları sonrasına denk gelen olgu sanırım). Herkesin dikkatli ve özenli davrandığı ilk evrenin peşinden, ilişkinin devam edeceğine olan inanç oturunca başlayan rahatlama evresi…

Haberin Devamı

Bir arkadaşımın annesi 60 yaşına girince ‘sosyal alerjenler’ nedeniyle kocasından boşandı.

Sosyal alerjenleri daha katlanılmaz hale getiren unsurlar da var. Rahatsız edici davranışın tekrarlanma sıklığı, bu konunun daha önce konuşulup konuşulmaması, rahatsızlığınızı dikkate alıp almaması… Israr ederse alerji daha da kötüleşiyor ve ilişkide daha büyük bir tersliği sembolize edebiliyor.
Yazıda bunu şu örnekle açıklamışlar: “Kocanızın dağınık olması ve kirli çoraplarını ortalığa bırakması başka bir şey. O çorapların sizin kendinizi dikkate alınmadığınızı, duyulmadığınızı, sevilmediğinizi sembolize etmesi başka bir şey.”
Zaten alerjenler çok fazla sembolik anlam kazanıyorsa bu, o ikili arasında tampon olacak çok fazla pozitif şeyler yaşanmadığı anlamına geliyormuş. Bu durumlarda uzman yardımı almak gerekiyormuş.


Gül geç

Haberin Devamı

PEKİ nasıl mücadele edeceğiz? Bu kişileri görmezden gelmek zor da olsa mümkün. Prof. Cunningham, pozitif girişlerle konuşmayı da öneriyor.Hayat kurtaran öneri ise: Kendini değiştir! İrite olma! Tırnaklarını yiyen kişi stress olmuş olabilir. Geciken kişinin ev-çocuklar-kendi arasında bir yığın yükü olabilir. Sözünüzü kesen kişi çok heyecanlı ve sabırsız biri olabilir.
Cunningham, boş vermenin kendi elimizde olduğunu söylüyor.
Bunlara eğlence penceresinden de bakmak mümkün bence. Sürekli eşyalarını unutan eşinize/arkadaşınıza sinirlenmek yerine bu unutkanlıklara gülmeyi deneyebilirsiniz. Eşlerin en çok kavga ettiği konulardan biri kaybolma ve yol sorma üzerine oluyor. Kaybolmanın keyfini çıkarın. Gülün geçin.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!