Güncelleme Tarihi:
Sürdürülebilirlik ilke ve hedeflerini “Bu Dünya Bizim” söylemi altında birleştiren Ülker, “Sürdürülebilirlik Raporu”nun ikincisini yayımladı. Raporda Ülker’in 2016 yılında sürdürülebilirlik alanında yaptığı çalışmalar, ilerlemeler ve yatırımlar hakkında detaylı bilgi veriliyor.
Ülker, 2014 yılında, kuruluşunun 80. yıldönümü olan 2024 yılını işaret eden 10 yıllık Sürdürülebilirlik Hedefleri’ni açıklamış ve bu konudaki çalışmaları da “Çevre”, “Değer Zinciri”, “İnovasyon”, “Çalışanlar”, “Toplumsal Sorumluluk” ve “Liderlik” başlıkları altında toplamıştı.
Raporda Ülker’in, 2016 yılındaki sürdürülebilirlik çalışmaları ile küresel sürdürülebilirlik endeksi olan FTSE4Good “Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi”ne girmesine de dikkat çekiliyor. Londra Borsası ve Financial Times’ın ortak sahipliğindeki bağımsız organizasyon FTSE’nin (Financial Times Sustainability Index) 2016 yılında ilk kez hayata geçirilen ”Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi”, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetim konusundaki performansını ölçüyor. FTSE4Good, sorumlu yatırım yapmaya önem veren kurumların kaynak olarak aldıkları dünya çapında önemli endekslerden biri olarak kabul görüyor. Ülker, endekse dâhil olan Türkiye’deki birkaç şirketten birisi oldu.
Kurucusu Sabri Ülker’in “israfsız şirket modeli” üzerine inşa edilen Ülker’in sürdürülebilirlik çalışmalarını, iş hayatının her alanını kapsayacak şekilde ele aldıklarına işaret eden Ülker CEO’su Mehmet Tütüncü; “Hedeflerimize doğru giden yolda bizi cesaretlendiren sonuçlar aldık. Paydaşlarımızla yaptığımız çalıştaylar sonunda ortaya çıkan öncelikli konular Ar-Ge ve inovasyon, gıda güvenliği ve kalitesi, su riskleri ve su yönetimi, risk yönetimi, iklim değişikliği ve enerji ile iş sağlığı ve güvenliği öncelikli konular olarak belirlendi” dedi.
Ülker’in sürdürülebilirlik çalışmalarında, dünya liderlerinin üzerinde anlaştığı “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”nin yol gösterici olduğuna dikkat çeken Tütüncü gelişmelerle ilgili şu bilgileri aktardı:
“İki yılda birim üretim başına su tüketimini yüzde 15 azalttık. 2024 yılı için belirlediğimiz yüzde 30 azaltım hedefinin yarısına ulaştık. Böylece, iki yılda 2,1 milyon kişinin günlük su tüketimine denk gelen bir tasarruf sağlamış olduk. Enerji verimliliğini yüzde 25 artırma hedefimiz kapsamında da 9.3 bin MWh enerji tasarrufu gerçekleştirdik. Bu da yaklaşık 1,1 milyon kişinin günlük elektrik tüketimini ifade ediyor. Lojistik alanında yaptığımız araç doluluk oranları, tır kullanımı ve palet verimliliği gibi çalışmalarla sefer sayılarını azalttık. 2014 yılından bu yana fabrikalardan distribütörlerimize yapılan sevkiyatlarda karbon salımını yaklaşık 430 ton azalttık. Böylece, 2015 yılına göre aynı miktarda ürünü 2 milyon km daha az yol yaparak tüketiciye ulaştırdık. Diğer yandan raporda paylaştığımız ve sürdürülebilirlik hedefleri açısından önemli bir yere sahip olan 6 fabrikamızın elektrik ve doğalgaz tüketim verilerine uluslararası bağımsız bir denetim şirketi tarafından güvence verildi.”
BİYOÇEŞİTLİLİK VE “SÜRDÜRÜLEBİLİR FINDIK TARIMI” PROJESİ
Tarım yapılan toprağın üretkenliğini etkileyen biyoçeşitliliğin korunmasını öncelikli konular arasında gördüklerini belirten Tütüncü, 2015 yılında Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ile başlattıkları “Giresun’da Sürdürülebilir Fındık Tarımı Projesi”nin ilk etabını tamamladıklarını kaydetti. Türkiye’nin en önemli tarım ihraç maddeleri arasında yer alan ve Ülker’in de ana hammaddelerinden olan fındık tarımını sosyo-ekonomik ve ekolojik açıdan ele aldıklarını ifade eden Tütüncü, “Hedefimiz, kalitesi ile dünyada eşsiz bir ürün olan Giresun fındığının üretiminin doğayla uyum içinde sürdürülmesi için gerekli çözüm önerilerini ortaya koymak. Giresun’da seçilen pilot bahçelerde iyi tarım uygulaması ve kapasite geliştirme çalışmalarına başladık” diye konuştu.
ANA HAMMADDEMİZİN YARISINI BUĞDAY OLUŞTURUYOR
Kakao, fındık ve buğdayın tarladan tüketiciye ürün olarak ulaşmasını sağlayan değer zincirinin sürdürülebilirlik konuları arasındaki en önemli maddelerden biri olduğuna dikkat çeken Tütüncü, şöyle devam etti:
“Sürdürülebilirlik ilkeleri bu yolculuğun her aşamasında çalışma şeklimize yön veriyor. Ürünlerin tüketicilere ulaşana kadar ambalajlanma, taşınma ve dağıtım safhalarında çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini gözetiyoruz. Tedarik Zinciri Politikası oluşturarak, tedarikçilerin de sürdürülebilir iş pratiklerini benimsemesi için ilk adımı attık. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalara dayanan politikamız, tedarikçilerin uluslararası sertifikasyon sistemlerine katılımlarını destekliyor ve teşvik ediyoruz. Özellikle gıda ve ambalaj satın alımı yaptığımız tedarikçilerin uluslararası standartlara uyumunu değerlendirerek denetimler düzenliyoruz. Denetimler sayesinde gelişime açık alanlarda iyileştirmeler talep edebiliyor, tedarikçilerin küresel üretim standartlarına uygun üretim yapmasını güvence altına alıyoruz.”
Ülker’in yıl boyunca kullandığı ana hammaddenin yarısını oluşturan “buğday”a yönelik özel bir çalışma yürütüldüğünü anlatan Tütüncü, “Mümkün olduğu kadar yerel ürünleri tedarik etme anlayışımızla buğday ihtiyacımızın yüzde 80’ini yurtiçinden alıyoruz. Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü ile 10 yıldır bisküvide kullanmak üzere ideal buğday üretmek için ıslah çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmalarımızın sonucunda Ali Ağa adını verdiğimiz yüksek verimli bir buğday türü geliştirdik. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü tarafından tescillendi. Bundan sonra Ali Ağa’nın yaygınlaşması için çalışacağız” diye konuştu.