Güncelleme Tarihi:
ürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), piyasaların beklemediği bir şekilde haftalık gösterge repo faizinde 500 baz puan artışa gitti.
TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi yüzde 45,00'ten yüzde 50,00'ye yükseltildi.
TCMB'nin bir sonraki toplantısı 25 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek.
Toplantıdan sonra yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 50 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.
Şubat ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Tüketim malı ve altın ithalatı yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir.
Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.
Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürmektedir. Bu çerçevede, ay içinde yapılan düzenlemelerle finansal koşullar sıkılaştırılmış, para politikası aktarımı desteklenmiştir. Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır."
"YÜZDE 53'E KADAR SIKILAŞTIRMA GÖRÜLEBİLİR"
Ata Yatırım Hazine Genel Müdür Yardımcısı Etem Öztekin’in faiz kararı için şu değerlendirmede bulundu:
TCMB’nin bugünkü faiz kararını, belki de uzun zaman sonra piyasanın önüne geçtiği ilk karar diye nitelemek sanırım yanlış olmaz.
Kararı 3 ana başlıkta okuyabiliriz. İlki politika faizinin 500 bps arttırılarak %50’ye çekilmesi. Zaten piyasadaki oluşan mevduat, repo, kredi vb faizlerinin %50’nin üzerinde oluştuğunu ve politika faizinin bu seviyelerin altında kaldığını gözlemliyorduk. Bu karar ile birlikte politika faizi, piyasa faizlerine yakınsamış oldu. İkinci önemli başlık, koridorun bandını politika faizinin 300 bps altında ve üstünde olacak şekilde daha açık bir aralıkta oluşturma kararı verdi. Bu da gerektiği takdirde politika faizinin %53’e kadar sıkılaştırılabileceğini gösteriyor ki ilave %3’lük bir marj küçümsenmeyecek etkiye sahip olabilir. Üçüncü nokta ise TCMB’nin gerekirse daha da sıkılaşabileceğini belirtmiş olması ki bence en önemli etkiye sahip olan kısım burası. Bir önceki toplantıda gerekli sıkılığa ulaşılmış olduğunu belirtmesinin önemli bir hata olduğunu hep birlikte görmüştük. Bu toplantıdaki şahin kararlar ve gücün merkez bankasının elinde olduğunu gösterir nitelikteki verdiği sinyallerin, uygulanan politikaların etkinliği açısından oldukça pozitif katkı sunacağını düşünüyorum.
" OLDUKÇA OLUMLU BULUYORUZ"
Ata Portföy Genel Müdür Yardımcısı Batuhan Özşahin’in değerlendirmesi şöyle:
Merkez bankası Para Piyasası Kurulu toplantısında politika faizinde piyasa beklentilerinin üzerinde 500 baz puan arttırarak %50 seviyesine çıkartırken faiz koridorunun genişliğini de 300 baz puandan 600 baz puana çıkardı. Bununla birlikte gecelik borç alma faizi %47, 1 haftalık repo faizi %50, gecelik borç verme faizi %53 oranında oluşabilir. PPK metni mesajları oldukça şahin ve enflasyonun düşürülmesi konusundaki TCMB’nin kararlılığını koyması açısından oldukça olumlu buluyoruz.
Yerel seçimler öncesinde özellikle Mart ayı içerisinde yükselen döviz talebi geçen Haziran ayından bu yana biriktirilen rezervlerin erimesine yol açtı. Bununla birlikte son iki haftaya kadar politika faizi seviyesinde her hangi bir değişiklik yapılması beklenmezken, biz dahil olmak üzere bazı kurumların para politikasında sıkılaşmanın gerekliliğini öngörmeye başladığını gördük. Swap hariç net rezervler 22 Aralık’tan bu yana 26.7 milyar dolar azalarak -62.8 milyar dolara gerileyerek 2 Haziran 2023’teki -61.2 milyar dolarlık tarihi negatif zirvesini de geride bıraktı. Yeni MB yönetiminin göreve geldiği ve ilk faiz artırımını yaptığı 23 Haziran haftasından 22 Aralık’a kadar 7 ayda topladığı 25.1 milyar geçtiğimiz 3 ayda kaybedilmiş oldu. Tüm bunların dış ticaret açığı ve cari açıktaki ciddi iyileşmeye rağmen olması yerli yatırımcıların geçtiğimiz genel seçimleri sonrası yaşanan TL’deki değer kaybının benzerinin olmasını beklemesinden kaynaklı olan döviz/altın talebinden kaynaklı.
Ancak geçen seçim döneminden farklı olarak
1) Mevduat faizlerinin çok daha rasyonel seviyelerde olması
2) Ekonominin gerçek döviz ihtiyacının yıllık bazda ciddi azalma göstermesi.