Güncelleme Tarihi:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, haftalık gösterge repo faizinde değişikliğe gitmedi. TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi yüzde 8,50 olarak kaldı. TCMB, önceki toplantısında faizi 50 baz puan indirmişti. TCMB'nin bir sonraki toplantısı 27 Nisan'da gerçekleştirilecek.
Toplantıdan sonra yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmekte, finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğu gözlenmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte, takas anlaşmaları ve yeni likidite imkânları ile finansal istikrarı öncelikleyen eşgüdümlü adımlar atılmaktadır. Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.
Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte, orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı yüksek seyrederken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.
Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte, depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması d"eprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.
TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır."
UZMANLARDAN SABİT FAİZİN DEEVAM EDECEĞİ SİNYALİ
Uzmanlar Merkez Bankası'nın faizi bir süre daha bu seviyelerde tutabileceğini ve bekle-gör politikasına geçeceğini söyledi.
Uzmanların yorumları şöyle:
"MERKEZ BANKASI BEKLE-GÖR DURUŞUNDA"
Enver Erkan - Dinamik Yatırım Baş Ekonomisti
Merkez Bankası beklentimize paralel bir şekilde yüzde 8,5 olan politika faizini değiştirmemiştir. Banka’nın içeride seçim safhasına giren bir ekonomi ve yurtdışında da finansal piyasa belirsizlikleri arasında bekle-gör şeklinde bir duruş benimsediğini ve mevcut seviyeyi koruduğunu gözlemliyoruz.
Deprem sonrası ekonomik durumun desteklenmesi açısından Şubat ayında yarım puanlık bir indirim yapan Merkez Bankası’nın öncelik olarak büyüme orjinli politikalar tarafında kalacağını değerlendiriyoruz. Dış ticaret açığı çok yüksek olmakla birlikte zayıf kompozisyonlu dış talep, turizmin olumlu katkısına rağmen cari işlemler açığının yüksek seyretmesine neden olabilecektir. Yurtiçinde devam eden iç talep ise, enflasyonun yüksek faizlerin ise enflasyonun altında kaldığı bir dönemde bu etkiyi olumlu bir noktaya doğru çekmeyecektir. Gevşek bir politika düzleminde bu durumun döviz tarafında bir talep etkisine yol açma ihtimali olduğu gibi, hiçbir şekilde değerlendirilmeyen faiz artırımı nedeniyle döviz kuru etkisi geçişkenliği alternatif lira araçlarına devirli bir şekilde devam ettirilecek görünüyor.
Yurtdışında son yaşanan finansal istikrar riskleri de politika açıklamasına dahil edildi. Fed, ECB ve SNB gibi Merkez bankaları bu ortamda önceden planlanmış faiz artırımlarına devam ettiler, buna karşılık gelecek patikası konusunda ise daha ucu açık bir mesaj vermeyi tercih ettiler. Yine de krizin değerlendirme aşamasında, bu alakalı üç büyük Merkez bankası enflasyonla mücadeleyi önceliklendirmeyi sürdürerek finansal istikrar risklerini sistemi tehdit eden bir kapsamda değerlendirmediler. Bankaların faiz artırımların yol açtığı varlık zararlarından değil, kötü risk yönetiminden dolayı battıkları tespiti şu aşamada ağır basmaktadır.
Mevcut faiz/para politikası, %55,2'lik enflasyona rağmen %8,5'lik politika faizi çerçevesinde faiz oranlarının düşürüldüğü bir konseptte enflasyonu düşürmek için alışılmadık bir temele sahip. Önümüzdeki dönemde, küresel enerji krizinin yüksek baz etkileri, emtia fiyatlarındaki gerileme, baz etkisi, kredi erişiminin kısıtlanması, yönetilen fiyatlar üzerindeki kamu kontrolü gibi unsurlar nedeniyle enflasyondaki artış hızının düşmesi söz konusu olabilecektir. Ancak enflasyon öngörülen patikaya düşse bile TCMB'nin orta vadeli hedefi %5'in 8 katı olacak. Öte yandan seçim ekonomisinden kaynaklanan bütçe açıkları, erken emeklilik, asgari ücret, KGF ve deprem sonrası konut fiyatları gibi faktörlerin enflasyon etkisi hesaplanmalıdır.
"FAİZ BİR SÜRE DAHA YÜZDE 8,5'TE TUTULUR"
Batuhan Özşahin - Ata Yatırım Stratejisti
"Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini, piyasa beklentilerine paralel olarak yüzde 8,5'te sabit tuttu. Açıklamalarda, gelişmiş ülke ekonomilerindeki resesyon endişelerinin sürmekte olduğunu, finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğunun gözlendiğini ifade etti. Özellikle temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıntılarının etkilerinin azalmış olmasına rağmen, uluslararası ölçekte, üretici ve tüketici enflasyonunun yüksek devam ettiğinin görüldüğünü söyledi. Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda, enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar ve orta vadede %5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kullanmaya devam edeceğini ve fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi'ni tüm unsurlarıyla uygulayacağını ifade etti. Merkez Bankası kararının piyasalarda önemli bir etkisinin olmasını beklemiyorduk açıkçası. Bu açıklama metninden de faizlerin bir süre daha, en azından seçim sonrasına kadar %8,5 seviyesinde tutulacağını tahmin ediyoruz."