Güncelleme Tarihi:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), haftalık gösterge repo faizinde piyasa beklentileri doğrultusunda değişikliğe gitmedi. TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi yüzde 19,00 olarak kaldı.
TCMB, Mart ayında 100 baz puanlık faiz artırımı beklentisine karşın 200 baz puanlık artırım kararı ile faiz bugünkü seviye olan yüzde 19,00'a yükseltilmiş, Nisan ayında ise beklentilere paralel olarak sabit bırakmıştı.
Merkez Bankası'nın faiz kararını değerlendiren Prof. Dr. Sefer Şener Merkez Bankası'nın Haziran ayına kadar faiz indirime gitmeyeceğini söyledi.
TCMB kararında şöyle denildi:
"Salgına bağlı olarak 2020 yılında sert daralan küresel ekonomi, destekleyici politikalar ve aşılama sürecindeki olumlu gelişmelerin etkisiyle toparlanmaya devam etmektedir. Bu iyileşme sürecinde, özellikle imalât sanayi faaliyeti ve küresel ticaretteki ivmelenme belirleyici olmaktadır. Son dönemde emtia fiyatlarında yeniden artış gözlenirken, yükselen küresel enflasyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri önemini korumaktadır.
Salgının sınırlayıcı etkilerine rağmen yurt içi iktisadi faaliyet güçlü seyretmektedir. Salgın kısıtlamalarına bağlı olarak iç talep bir miktar ivme kaybederken, dış talep gücünü korumaktadır. İmalât sanayi faaliyeti kuvvetli bir ivme sergilerken, salgın kısıtlamalarından olumsuz etkilenen hizmet sektörlerindeki zayıf seyir sürmektedir.
Bununla birlikte, salgının gidişatı ve aşılama sürecine bağlı olarak iktisadi faaliyet üzerinde her iki yönde riskler bulunmaktadır. Ticari kredilerin yanı sıra bireysel kredilerde de daha ılımlı bir seyir gözlenmekle birlikte, bu gelişmenin kalıcılığı makroekonomik istikrar açısından yakından takip edilmektedir. Emtia fiyatlarındaki yükselişe karşın, ihracattaki güçlü artış eğilimi, altın ithalatındaki belirgin gerileme ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle kredilerde gözlenen yavaşlama cari işlemler dengesinde öngörülen iyileşmeyi desteklemektedir.
Talep ve maliyet unsurları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir.
Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri gözlenmeye başlamıştır. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut duruş sürdürülecektir. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.
HAZİRAN'A KADAR FAİZ İNDİRİMİNE GİTMEYECEK
Prof. Dr. Sefer Şener, Merkez Bankası'nın faiz kararını CNN Türk ekranlarında değerlendirdi. Şener, "(Enflasyonda)Haziranda aşağı yönlü ivmelenme bekleniyor. Merkez Bankası hazirana kadar faiz indirimine gitmeyecek" dedi.
Şener'in açıklamaları şöyle:
(Faiz kararı hakkında) Açıkcası piyasanın beklentisi de yüzde 19'da faizi sabit tutması yönündeydi. Beklenti gerçekleşti. Merkez Bankası faiz kararı verirken çok önemli 2 göstergeye bakması gerekiyor. Biri enflasyon biri de küresel anlamda dünya ekonomisinin geldiği boyut. Tabii bunların dışında birçok done var, cari işlemler... Hareketliliği izliyor ama 2 temel unsur çok net belirliyor.
Enflasyonda hatırlarsanız 1 hafta önce Merkez Bankası enflasyon raporunu sundu. Merkez Bankası beklentisinin yüzde 12.20'ye yükseldiğini gördük. Merkez Bankası beklenti anketi geldi. Orada da yüzde 13.80 seviyesini gördük. Bir de gerçekleşen enflasyon var 17.14 seviyesi. Bunları göz önüne alınca Merkez Bankası Başkanı şunu söyledi: Ne olursa olsun biz politika faizini enflasyonun üzerinde tutacağız bu bir taahhüttür aslında piyasa açısından. Çok büyük taahhüttür.
Son haftalarda enflasyon beklentisi Merkez Bankası enflasyon beklentisi yükseldiği için biz bugün yüzde 19'da sabit bırakmasını bekliyorduk. 2. boyutu da var... Küresel piyasaların geldiği boyut... Covid-19 vakalarının yeniden tavan yapması, aşılamanın devam ediyor olması, küresel emtia fiyatlarının artışı... Tarımsal gıda fiyatları da buna dahil...
Gelişmiş ülkeler aşılamada belli seviyeye ulaştı. Türkiye'de de aşılama yüzde 20'yi aştı. Bundan sonra aşıyla gelişmiş ülke taleplerinde artış göstereceğiz. İhracatta bunu gördük. Hızlı artış küresel çapta fiyatları arttırıyor.
Küresel de bir enflasyon sorunu var. Hem enflasyon hem de faizler artıyor dünyada. ABD'de 10 yıllık tahvil faizleri 1,72-1,65 aralığına yükseldi.
İkisinde de artış görünüyor. Merkez Bankası'ndan en azından enflasyonu aşağı yönlü ivmelenen kadar faiz düşüşü bekleyememeliyiz.
Haziranda aşağı yönlü ivmelenme bekleniyor. Merkez Bankası hazirana kadar faiz indirimine gitmeyecek. Merkez Bankası karar metninde bir nokta daha dikkatimi çekti. Tüm politika araçları kullanacağından bahsediyor. Hem de kredilerdeki yavaşlamadan bahsediyor. Sıkı para politikası duruşu kredi oranlarındaki daralmayla enflasyon üzerinde aşağı yönlü getiri sağlayacak.
Aşağı yönlü getiri Merkez Bankası karar verirken enflasyona bakarak kararını gözden geçirecektir. Merkez Bankası'nın hazirandan önce faiz düşürmemesi yönünde.
(Döviz hakkında) Türkiye'deki enflasyonun belirleyicilerinden bir tanesi maalesef dolarizasyon. Enflasyon ortamlarında bu normaldir aslında. Kimseyi suçlamamak lazım. Enflasyon olduğu ortamda insanlar ya altın ya da döviz alacaktır. Bankalardaki şu an döviz mevduat hesapları 225 milyar dolar. Bu kadar yoğun döviz talebinin olduğu ortamda turizm gelirlerinin de artışını bekliyoruz ama düşük seviyelerde. Turizm gelirleri de ilk çeyrekte 2,5 milyar dolarlarda gerçekleşti. Bu kadar yoğun döviz baskısı olan yerlerde normal.
Hazirandan itibaren net olarak dövizdeki baskının da azalacağını düşünüyorum. Döviz talebinin düşeceğini düşünüyoruz. Turizm ve ihracat gelirlerinin artmasıyla haziran ayında daha da gevşeyeceğini göreceğiz. Özellikle döviz ve enflasyon açısından hem de aşılama bu hızla devam ederse etkilerini göreceğiz. Yazla birlikte gıda fiyatlarındaki düşüş de destekleyecek elimiz kuvvetlenecek.