Güncelleme Tarihi:
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bankacılık sektörünün üzerinde şu anda ABD'de görülen dava kaynaklı bir bulut olduğunu belirterek, "Ama dün Başbakanımız da net olarak ifade etti; biz bankacılık sektörümüzün arkasındayız. Ne gerekiyorsa her türlü desteği vereceğiz. Bu konu böyle biline..." dedi.
Şimşek, Uluslararası İş Birliği Platformu (UİP) tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen 8. Boğaziçi Zirvesi'nin ikinci gününde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin küresel ihracattan yaklaşık yüzde 1 pay aldığını söyledi.
Türkiye'nin ticari ortaklarının ağırlıklı olarak Avrupa ülkeleri olduğunu dile getiren Şimşek, ihracatın yüzde 50'sini AB ülkelerine yaptıklarını, ithalatta da AB ülkelerinin ön planda olduğunu anlattı.
Şimşek, Türkiye'nin ihracat ve ithalat yaptığı kalemlerden ve ürünlerden bahsederek, Türkiye'nin büyük bir pazar olduğnu ve iyi bir performansının bulunduğunu bildirdi. Şimşek, bu yıl en büyük ihracat kalemlerinin otomotiv sektörünün olacağını vurguladı.
Ülkenin zor bir coğrafyada bulunduğunu aktaran Şimşek, Türkiye'nin coğrafyasının kendisi için büyük bir değer olduğunu, genç nüfusunun ciddi bir potansiyel taşıdığını bildirdi.
Şimşek, verimliliği artırmak için ciddi çaba sarf ettiklerini belirterek, "Türkiye'nin petrol ve doğal gazı girişimci ruhudur." diye konuştu. Şimşek, Türkiye'nin son 15 yılda ortalama yüzde 5,6 büyüdüğünü anımsatarak, Türkiye'nin Endonezya ile birlikte, Çin ve Hindistan dışında son 15 yılda en hızlı büyüyen ülkelerin başında geldiğini bildirdi.
Şimşek, kişi başına düşen milli gelir, satın alma gücü paritesi gibi alanalrda yaşanan iyileşmelerden bahsederek, Türkiye'nin 2030'lu, 2050'li yıllarda ihmal edilemez bir büyüklüğe ulaşacağını, 2050'li yıllarda 5 trilyon doların üzerinde bir GSYİH'ye sahip olacağını söyledi.
Türkiye'nin şu anda da ihmal edilemeyeceğini dile getiren Şimşek, reform yaparlarsa gelecekte daha da başarılı olacaklarını aktardı.
"COĞRAFYAMIZ BÜYÜK BİR DEĞER"
Şimşek, Türkiye'nin hali hazırda 3,5 milyon sığınmacıyı ağırladığını, bu alanda dünyada başı çektiğini belirterek, ancak kendilerinin bu coğrafyayı bir yük olarak değil büyük bir değer olarak gördüklerini bildirdi.
Türkiye'den 3-4 saat uçuşla 1,6 milyar nüfusluk bir pazara ulaşıldığını dile getiren Şimşek, Çin'in Türkiye üzerinden Avrupa'ya demir yoluyla bağlanması konusunda çalıştıklarını söyledi.
Şimşek, Türkiye'nin önemli bir enerji koridoru olduğunu kaydederek, dünyanın çok sayıda önemli firmasının İstanbul'u birçok ülkenin bölgesel yönetim merkezi olarak gördüğünü anlattı. Altyapıya çok yatırım yaptıklarını, kara yollarının niteliğinin, havalimanlarının sayısının artırıldığını anlatan Şimşek, çok ivedi bir şekilde hızlı tren hatlarını döşediklerini bildirdi.
Şimşek, Türkiye'nin lojistikte şu anda dünyada ilk 30'un arasında olduğunu ifade ederek, Türkiye'de yıllık yüzde 2 civarında çalışan nüfusunda artış söz konusu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin sadece öğrenci nüfusunun Avrupa'daki 32 ülkeden daha yüksek olduğunu bildiren Şimşek, 2002-2016'da OECD ülkeleri arasında verimliliğin en hızlı arttığı ülkelerden olduklarını anlattı.
"KAOS İLANİHAYE SÜRMEZ"
Şimşek, Türkiye'nin iddia edildiği gibi küresel değerlerden çok uzaklaşmadığını belirterek, şeffaflık anlamında Türkiye'nin bazı Avrupa ülkeleri ile aynı kategoride olduğunu, ancak daha iyi olmaları gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin birçok konuda iddia edildiği gibi kötü olmadığını vurgulayan Şimşek, ancak bu seviyeleri daha da yukarılara çıkarmak için reform yaptıklarını, bu reformları yapmaya devam edeceklerini bildirdi.
Şimşek, Türkiye'de son dönemde yatırımcıları rahatsız eden konulardan birisinin TL'nin değer kaybetmesi olduğunu kaydederek, "Dönem dönem para birimleri realiteden kopabiliyor. Risk pirimi ciddi şekilde fiyatlanabiliyor. Ancak bu risk primi de hızlı bir şekilde düzelebilir. Orta Doğu'daki kaos Türkiye'yi aşağı çekti. Bu risk priminin bir bileşenidir ancak o kaos ilanihaye sürmez." ifadelerini kullandı.
Hain darbe girişimniin geride kaldığını dile gtiren Şimşek, "Ama risk primi devam ediyor. Sonuç itibarıyla reel efektif kur endeksine baktığınızda
sanki biraz realiteden kopukluk var ama 'o devam edebilir, etmez konusu' piyasaların konusu. Esas olan Türkiye'nin realitesi ne kadar iyi ne kadar kötü, buna biraz bakmak lazım." dedi.
Şimşek, son yıllarda Türkiye'nin başına gelmeyen felaketin kalmadığını kaydederek, tüm bunlara rağmen Türkiye'nin büyük bir dayanıklılık gösterdiğini hatırlattı.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bakın, Türkiye'nin bütçesi sağlam, bu sene biraz bütçe açığını artırdık, ekonomiyi desteklemek için ama gelişmekte olan ülkelerin bütçe açığının, bırakın yarısı kadar, 3'te biri kadar bile, açık vermiyoruz. bu sene bile yarısı kadar ancak... Türkiye'nin devlet borcunun milli gelire oranı brüt olarak bu sene yüzde 28,5 olacak. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 47. Bu gelişmekte olan ülkeler arasında petrol, doğalgaz zengini ülkeler var. Onların borcu çok az, onları çıkartırsanız rakam çok çok daha yüksek yani."
"BANKACILIK SEKTÖRÜ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ"
Şimşek, 2000'li yılların başına göre kamu borcunun değişik şoklara tabi tutulması halinde borcun milli gelire oranı nasıl etkilenir diye bakıldığında şokları karşılayabilme kapasitesinin 2000'lerin başına göre 2 kattan fazla yükseldiğini belirterek, “Dolayısıyla biz şoklarla daha iyi bir şekilde mücadele edebiliyoruz.” dedi.
Mehmet Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bankacılık sektörünün üzerinde şu anda ABD'deki dava kaynaklı bir bulut var ama dün Başbakanımız da net olarak ifade etti; Biz bankacılık sektörümüzün arkasındayız. Ne gerekiyorsa her türlü desteği vereceğiz. Bu konu böyle biline... En ufak bir tereddüt olmasın. Çünkü bu dava nedeniyle bankacılık sektörü etkilenirse gerekeni yapacağız. Bu davayı önemli ölçüde siyasi boyutları olan bir dava olarak görüyoruz. Yine de bankacılık sektörünün kendisi şoklara karşı büyük bir kapasiteye sahip."
"BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN AKTİF KALİTESİ YÜKSEK"
Şimşek, bankacılık sektöründe sermaye yeterlilik oranının küresel normların 2 katından fazla olduğunu kaydederek, şu anda yüzde 17'lik sermaye yeterlilik oranı bulunduğunu, bunun büyük şokları absorbe edebileceğini söyledi.
Bankacılık sektörünün aktif kalitesinin yüksek olduğunu dile getiren Şimşek, şu anda problemli kredilerin toplam kredilere oranının yüzde 3'ün de altına indiğini bildirdi.
Şimşek, "Dolayısıyla aktif kalitesi yüksek, bankacılık sektöründe kaldıraç oldukça düşük. Aktiflerin sermayeye oranı 2008-2009'da batıda 40-45 kata çıkan bankalar vardı. Bizde yaklaşık 9 kat. Bizim kaynak ihtiyacımız biraz yüksek. Kredi mevduat oranı yüksek. Sermaye piyasalarımız çok gelişmemiş, daha çok bankacılık sektörüne dayalı bir modelimiz var. Bu nedenle sermaye piyasalarını geliştireceğiz." dedi.
Bankacılık sektöründe bu sene hızlı bir kredi genişlemesi olduğunu dile getiren Şimşek, "Aşırı ısınma var" diyenlerin olduğunu, bu kimselerin yanıldığını, şu anda normalleşmenin başladığını bildirdi.
Şimşek, "2017'deki kredi büyüme oranı son yılların da ortalamasının da altına düştü. Dolayısıyla aşırı ısınma yok. Buna da izin vermeyiz. Türkiye'nin bankacılık sektörü karlı. Dolayısıyla sermaye birikimine elverişli. Sermaye artışı devam edecek." diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ BORCU YÜKSEK DEĞİL"
Şimşek, Türkiye'nin iddia edildiği gibi çok yüksek borçlu bir ülke olmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Hane halkının, devletin, bankaların ve reel sektörün borçlarına bakarsanız, bütün borçların milli gelire oranı yüzde 144. Gelişmekte olan ülkelerde bu ortalama yüzde 219. Dolayısıyla Türkiye'nin bilançosu iddia edildiği gibi kötü değil. Bankacılık sektörünün döviz açık pozisyonu yok. Nötr bir döviz pozisyonu var. Dolayısıyla kur şoklarının bankacılık sektörüne direkt etkisi yok. Hane halkına da etkisi yok. Vatandaşların dövizle borçlanmasını yasaklamıştık. Doğru yapmışız. Hane halkımızın, vatandaşlarımızın 100 milyar doların üzerinde dövizi var ama hiç döviz borcu yok. Dolayısıyla dövizin hane halkının satın alma gücüne, portföyüne etkisi olumlu.
Ülke olarak dünyaya net dış borcumuz yok. Bizim de bilançoya yansıması oldukça sınırlı. Bir tek reel sektör yani firmaların çok ciddi bir açık pozisyonu var 212 milyar dolarlık ama onların da varlıkları var. Fakat yine de 1 yıl vadeye kadar reel sektörün döviz açık pozisyonu yok. 8 milyar dolar civarında pozisyon fazlasına sahip olduğunu göreceksiniz. Dolayısıyla bundan sonra bilançoya etkisi yine sınırlı olur."