Güncelleme Tarihi:
LİBYA AÇIKLAMASI
Libya ile imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasına değinen Dönmez, “Doğu Akdeniz’de sismik araştırma gemilerimiz ve sondaj gemilerimizle oradaki hidrokarbon varlığının varsa aranması ve üretilmesi bulunmasına yönelik çalışmalarımızı yapıyoruz.
İki tane sismik iki tane sondaj gemimiz var. Bugüne kadar 4 sondaj yapıldı 5’inci sondaj devam ediyordu.
Şu andaki sondajımız Ada’nın biraz daha güneyinde. Libya ile yapılan anlaşma, bu anlaşmayla Doğu Akdeniz’de bizi denklemin ve oyunun dışında tutmaya dönük çalışmaları engellemiş olduk. Hem Libya’yı hem de Türkiye’yi bu oyunun dışında tutma niyetleri vardı. Uluslararası deniz hukukuna göre de bu anlaşma doğru bir anlaşmadır.
Bu anlaşma kapsamında bize tanınan yetik alanlarında diğer bölgelerde olduğu gibi ruhsat vereceğimiz kuruluşlarımız petrol ve doğalgaz araması ve üretimine ilişkin çalışmalarına başlayacaklar. Öncelikle her iki ülkenin parlamentolarında bu anlaşmanın onaylanması gerekiyor.
O süreç tamamlandıktan sonra da ruhsatlandırma çalışmaları yapılacak. Doğu Akdeniz’de dün ne dediysek hem kendi haklarımızı hem de KKTC’de yaşayan soydaşlarımızın haklarını sonuna kadar arayacağımızı koruyacağımızı söylemiştik. Bu kararlılığımız devam ediyor” şeklinde konuştu.
BAKAN DÖNMEZ: 'YIL BAŞI İTİBARİYLE İŞLETİLEMEZ HALE GELECEK'
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Bacası olmayan ve çalışamaz durumda olanlar yıl başı itibariyle işletilemez hale gelecek. Bazılarının ise bacaları var, onların rehabilitasyona ihtiyacı var.
Yeni standartlara göre, yeni emisyon değerlerine göre bir uyum sürecine ihtiyacı var. Yıl sonuna kadar hangi santraller hazır hangileri değil bunlar netleşmiş olacak” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü kapsamında 81 ilden gelen madencileri kabul etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda gerçekleşen kabulde konuşma yapan Bakan Dönmez, “İşçi ve emekçilerimizin daha iyi hayat standartlarına sahip olmaları ve emeklerinin karşılığını tam olarak almaları için çalışma hayatını adil ve hakkaniyetli paylaşım üzerine tesis etmeye çalışıyoruz.
Sizlerin emeklerinizi emanet bilip korumak için her türlü sorumluluğu üzerimize almaktan çekinmeyeceğiz. Sizlerin en yüksek güvenlik standartlarında çalışmanız için gerekli tüm ehemmiyeti gösteriyoruz.
Aldığımız güvenlik tedbirleriyle maden kazalarında son iki yılda yüzde 58’lik bir düşüş sağladık. 2019 yılı içerisinde toplam bugüne kadar 7 bin 960 denetim gerçekleştirdik. Yıl sonu itibariyle bu rakam daha da artacaktır.
Bu denetimler harici anlık ve habersiz denetim sayılarımızı artırdık. Denetimlerimizin amacı, çalışma ortamının daha da iyileştirilmesi ve daha güvenli bir ortamda madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi. Amacımız, maden sektörümüze rehberlik, danışmanlık yapmak, onlara doğruyu göstermek.
Güvenli madencilik bizim için olmazsa olmaz. Bizlerin üzerinde sadece sizlerin değil, ailelerinizin ve sevdiklerinizin de hakkı vardır.
Madende çalışırken iş kazası neticesinde şehit düşen işçilerimizin geride bıraktığı yakınlarına destek olmak acılarına bir nebze olsun dindirmek için gerekli yasal düzenlemeleri de hayata geçirdik.
Eş ve çocuklarının kamuda istihdamı için gereken yasal düzenlemeler gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
“Son yıllarda ne yazık ki madencilik ve çevre konuları çeşitli spekülasyonlar, olumsuz algı oluşturmaya yönelik kasıtlı içeriklerle birbirine zıtmış gibi gösterilmeye çalışılıyor” diyen Dönmez, “Madencilik faaliyetlerinin öncesinde, esnasında ve sonrasında gerekli tüm önlemleri alarak doğanın ve doğal yaşamın korunması için büyük bir titizlik gösteriyoruz. Doğada bizim madenlerde bizim. Bu konuyla ilgili yasada amir olan hükümler belli.
Nerede madencilik faaliyeti yapılacağı nerede yapılmayacağı belli.
Madencilik faaliyetleri esnasında uygulanacak usul ve esaslar da belli. İşletme ruhsatının bitmesinin ardından sahaların nasıl rehabilite edilerek eski haline getirileceği de mevzuatlarımızda düzenlenmiş.
Ancak biz de bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak yaygın. Bu tür içeriklerin amacı kamuoyu nezdinde özellikle madencilik faaliyetlerinin ve madenci kardeşlerimizin emeklerinin değersizleştirilmesi olarak görüyoruz. 140 bin civarında bu sektörde çalışan kardeşimiz var.
Hak, hukuk ve emekten bahseden bazı oluşumların kendi varlık sebeplerini istismar ederek böyle bir işe girişmelerini iyi niyetle bağdaşmadığını düşünüyoruz. Biz maden veya çevre demiyoruz ne madenlerimizden ne de çevreden vazgeçeriz diyoruz.
Çevreci bir madencilik bizim temel kıstaslarımızdan birisi.
Bugün maden ithalatına yaklaşık 25 milyar dolar para ödüyoruz. Madenler üretilmezse bu işten kimler kazançlı çıkacak. Refah düzeyi yüksek ülkelere baktığımızda madencilik ekonomilerinin yaklaşık yüzde 7’lik dilimine denk geliyor, biz de ise bu oran yüzde bir.
Madencilik konularını bilimselliği olmayan tartışmalara çekmek yanlış bilgi ve senaryolarla toplumsal algı oluşturmaya çalışmak ulusal madenciliğimize zarar verecek, madencilikte dışa bağımlılığımızı artıracak ve kendi kaynaklarımızı işletemeyecek duruma getirmek” açıklamasını yaptı.
Dönmez, sosyal medyada bir takım sitemlerin geldiğine dikkat çekerek, “Talepler ve beklentiler birbiriyle uyuşmadığı için bir taraftan iş arayanlar bir taraftan eleman arayanlar var.
Önümüzdeki dönemde madencilik sektörü hem yüksek teknik düzeyde, hem de işçi düzeyinde Türkiye’de yıldızı parlayacak iş kollarından biri olarak görüyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın termik santrallere filtre takılmasını erteleyen yasayı veto etmesi ve bununla birlikte toplam 13 termik santralden şartları sağlayamayan 10 santralin kapanmasının mümkün olup olmayacağı ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Dönmez, şunları dedi:
“Bu kapsamda 13 tane termik santral var. Bunlardan 3 tanesinde bir sorun gözükmüyor. Diğerlerinde de hepsi eşit seviyede değil. Bir kısmı yatırımlarına başladı ve dönüşümlerini yapıyorlar.
Bir kısmı henüz başlayamamıştı. Hepsini aynı şekilde değerlendirmek doğru değil. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve tesis sahipleriyle arkadaşlarımız görüşüyor. Süratle bu eksikliklerini çevre uyumu açısından tamamlanmasını arzu ediyoruz.
İşin bir başka boyutu da enerji arz güvenliği ile ilgili. Ülkemizde bir şekilde bu santrallerden çalışamayacak olanlar olursa onların yerine çalışabilecek kurulu güçlerimiz var. Özellikle doğalgaz santrallerimiz bu açıdan kapasitesi yüksek. Ülkemizde bu süreçte enerji arz güvenliği açısından bir sıkıntı yönetmeden de yürütmüş olacağız. Çevreyi koruma kollama dengesi içerisinde bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yıl sonuna kadar hangi santraller hazır hangileri değil bunlar netleşmiş olacak.”
Ek bir süre tanınıp tanınmayacağına yönelik ise Dönmez, “Çevre mevzuatında bu işe ilişkin standart düzenlemeler varsa süreler neyse bu kapsamda değerlendirilecek. Bacası olmayan ve çalışamaz durumda olanlar yılbaşı itibariyle işletilemez hale gelecek. Bazılarının ise bacaları var onların rehabilitasyona ihtiyacı var.
Yeni standartlara göre yeni emisyon değerlerine göre bir uyum sürecine ihtiyacı var. Bunların hepsi çevre bakanlığı ile birlikte değerlendirilecek. Bu kapsamda bizim için kritik konu bir arz güvenliği sorunu sıkıntısı ülkeye yaşatmamak.
Daha önceden aldığımız tedbirler doğrultusunda bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşatmadan bu süreci yönetmiş olacağız. 10 santralin durumu bugünlerde netleşecek. Sayı vermek doğru olmaz daha sonra kamuoyu ile paylaşacağız” açıklamasında bulundu.