Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
*Türkiye, bir dizi saldırı karşısında çok ciddi mücadele yürütmek zorunda kalmıştır. Türkiye 35 yıldır terör mücadelesiyle içerde daha sonra ilave dışarda yine Suriye’deki iç savaşın bize yansımasıyla ayrı bir terör mücadelesini vermektedir. Bu ekonomik boyutu da olan bir saldırıydı.
*Kimse bana örneğin, gezi olaylarının amacının Taksim’deki üç beş ağaç olduğunu söyleyemez. Kimse bana 17-25 Aralık operasyonunun adaleti sağlamak için yapıldığını söyleyemez. Kimse bana bölücü terör örgütünün ve onun güdümündeki partinin başlattığı çukur eylemlerinin masuma maçlar taşıdığını söyleyemez.
*Kimse bana 10 Ağustos ve 7 Haziran seçimlerinin ülkemizin tabii siyasetinin içinde gerçekleştirildiğini söyleyemez. Hele 15 Temmuz’un bu ülkeyi işgale ve bu milleti esir almaya yönelik olmadığını öne süren varsa kusura bakmasın onun aklından ve izanından şüphe ederim.
*Şundan emin olunuz en kötüsü geride kaldı. Bunca saldırıya rağmen ayakları üzerinde duran Türkiye’nin önünde inşallah aydınlık bir gelecek vardır. 16 Nisan bitti, biz hemen tekrar yurt dışında kendimize pazarlar aramaya başladık.
4.5 MİLYAR DOLARLIK PROJE
*İşte Limakk (Limak İnşaat) burada. Kuveyt’te 4,5 milyar dolarlık bir havalimanının temel atma törenini gittik beraber yaptık. Bu oluşturulan bir pazarın, oluşturulan bir piyasanın nasıl elde edildiğinin ve nasıl oralarda Türk iş gücünün kendine bir piyasa bulduğunun alametidir.
HER YIL 1 MİLYON YENİ İSTİHDAM
*Ülke ve millet olarak büyüklüğümüzün bir defa farkında olmalıyız. Biz büyük bir milletiz, biz büyük bir ülkeyiz. Bu büyüklük elbette yapmamız gereken işlerin, sorunların, sıkıntıların da büyük olduğu anlamına geliyor. Örneğin Türkiye olarak her yıl 1 milyon yeni istihdam oluşturmak mecburiyetindeyiz. Yıllık büyüme oranımızın yüzde 6’nın altına düşmemesi gerekiyor
SÖZLERİN TAKİBİ İÇİN VALİLERİ GÖREVLENDİRDİM
*Enflasyonla mücadele üzerinde hassasiyetle durduğumuz konudur. İstihdam seferberliği başlatmıştım. Pek çok kurum sözler verdiler. Bu sözlerin takibi için valilerimizi görevlendirdim. 81 ilimizin valisiyle yüz yüze veya telekonferansla görüşüp teker teker soracağım. İstihdamda da hedefimiz, üretim ve hizmetler sektörlerinde genişleme sağlamaktır.
*Özel sektörün finansmana bol ve kolay erişimini sağlamaya önem veriyorum. Maalesef bu konuda bankacılarımızla anlaşamıyoruz. Faizlerin bu kadar yüksek olduğu yerde, girişimcilerimiz yatırıma yönlendirmek kolay olmuyor. Bu konuda sizlerden destek bekliyoruz. Yatırımlarımız için ilave kaynak arayışımızı sürdürüyoruz.
BAZI GERÇEKLERİ BİZ YAŞIYORUZ
*Gümrük Birliğini güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Konsey başkanı ve TÜSİAD Başkanımızın AB’ye yönelik ortaya koyduğu ifadeleri benim de bir açmam lazım. Bazı gerçekleri sizler dışardan gözlemliyorsunuz. Ama biz yaşıyoruz. Bu gerçekleri yaşayalım, bilelim ona göre de değerlendirmesini yapalım.
*Avrupa Birliği dediğimiz zaman, gönlünü kapısını her şeyini açmış da Türkiye içeri mi girmemiş. Dikkat edelim, lütfen. Sene 1963, sene 2017. 54 yıldır bu ülkeyi affedersiniz kapısında sürüm sürüm süründüren bir AB Var. Bizden sonra kimler geldi, kimler geçti. Hepsini bunlar aldılar. Peki Türkiye’nin günahı ne de almıyorsunuz? Türkiye’den bunlar çok mu güçlü? Altyapıları mı iyi, üst yapıları mı iyi? Hiçbirisi bizden daha iyi değil. Ama hepsini aldılar. Hala da alıyorlar.
YUNANİSTAN'IN 400 MİLYAR EURO BORCU VAR
*Buyurun Bulgaristan, buyrun Yunanistan... Yunanistan’ın şu an 400 milyar Euro borcu var. Ama el bebek gül bebek her türlü desteği vermek suretiyle onu ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu gerçekleri lütfen görelim. Ve Türkiye’ye işte en son yaşadığımız şu referandum olayında yaptıklarını gördünüz. Türkiye sıradan bir ülke değil. Bir kapıkulu değiliz. Bizim bir onurumuz var, haysiyetimiz var. Bizim onurumuzla oynanmasına müsaade edemeyiz.
FASILLARI AÇ-KAPA YAPTILAR
Eğer bizi alacaklalarsa eyvallah girelim. İşte gerçekler ortada. Bakın ben Başbakan olduğum zaman Türkiye’nin görüşmekte olduğu toplam fasılların sayısı 15’ti. Ben o zaman başbakan olarak zirvelere katılabiliyordum. Daha sonra açık konuşcağım. Fransa’da Sarkozy, Almanya’da da Merkel geldi. Bunlar geldikleri zaman karar aldılar. Bir karar, artık liderler bu zirvelere katılmayacak. Halbuki biz katılımcı konumdaydık, almadılar. Çok daha çirkini 15 faslı 35 fasla çıkardılar. O zamanlar aç-kapa yapılıyordu. Birinci fasılda aç kapayı yaptılar, kapa’yı kaldırdılar.
“BOŞUNA ÇABALIYORSUNUZ, SİZİ ALMAYACAKLAR”
*Şimdi değerli dostlar, bu kadar haince Türkiye’ye karşı, Türkiye’ye özgü böyle bir kararın alınması karşısında biz ne yapacaktık? Hala bunlara yalvarıp yakarıp, “ne olur bizi içeri alın” bunu mu diyeceğiz? Geldiğimiz fasıl sayısı hala 14. Fransa’nın ismini vermeyeceğim bir dışişleri bakanı aynen şunu söyledi “Boşuna çabalıyorsunuz, sizi almayacaklar” dedi. Niye dedim? Ve gerekçelerini de açıkladı.
*Biz tabi bir gerçeği biliyoruz. Bazı şeyleri biliyoruz. Fakat buna rağmen biz AB Bakanlığı yokken bunu da kurduk. Fasıllarla ilgili elimizden gelen bütün gayretleri gösteriyoruz. İşte en son konseyin aldığı karar. Yani bu kararı alıyorsun da ne olacak? Bu kararı Rusya için de aldın. Şu anda Rusya konumunu da her şeyini de koruyor. Bu mantıkla bu yaklaşım tarzıyla bir yere varmak mümkün değil.
SİZİ KAPISINDA BEKLETEN MUHATABINIZLA...
*Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na her türlü saldırılar yapılacak, dışişleri bakanıma uçuş izni verilmeyecek, eee, biz hala “yapmayın etmeyin bizi alın…” Arkadaşlar kusura bakmayın. Sizler bakın ekonominin içinde bir güçsünüz. Herhalde sizi kapısında bekleten muhatabınızla bir yere kadar konuşursunuz. Ben bu milletin izzetini şerefini ayaklar altına aldırtmam. Biz her türlü görüşmelerimizi yapıyoruz. Bu görüşmeler karşısında AB yetkilileri bizlere hakikaten adil olumlu yaklaşımlarını sürdürürlerse devam ederiz, ama sürdürmedikleri takdirde biz tabi ki başımızın çaresine bakacağız.
BU SALONDA BİR BABAYİĞİT ÇIKARTAMIYORSAK...
*Yerli otomobil konusunda arzu ettiğimiz neticeye ulaşamamış olmaktan ben üzüntü duyuyorum. TÜSİAD üyelerinden bu konuda cesaretli bir atılım bekliyorum. Ve bunu TÜSİAD üyeleri yapar. Eğer şu salondan bir babayiğit çıkartamıyorsak dükkanı kapatıp gitmemiz lazım. Artık eğitim devlet tekelinde değil. Bu meseleyi istismar eden çetenin de kökünü kazıdık.
ASYA ÜLKELERİ SIRADAN ÜLKELER DEĞİL
Tabi eğitim bir gönül işidir. Bir adanma işidir. Sadece ekonomik bir faaliyet olarak eğitime yaklaşmak yanıltıcı olur. Eğitim konusunda mümkün olan en geniş faaliyetleri ortaya koyacağınıza inanıyorum.
Ardı ardına gerçekleştirdiğimiz seyahatlerin bize gösterdiği çok önemli bir gerçek var. Çin Halk Cumhuriyeti, yol ve kuşak forumunu boşuna başlatmıyorlar. Trilyonlarca dolar yatıyor burada. Dünyanın en doğusundan en batısına şu anda bir kuşak ve yol formu… Ve Türkiye en batısında çok önemli bir noktada. Orta koridor dediğimiz yerde yerini almış vaziyette. Yarınlarda çok daha farklı bir yerde olacak. Biz Avrupa Birliği, Avrupa diyeceğiz tabi. Ama unutmayın ki Asya ülkeleri sıradan ülkeler değil. Buralardaki nüfusu şöyle masaya yatırdığımız aman gelecek orada yatıyor, bunu da görelim. Yol ve kuşak forumunda trilyonlarca doları gördüğüm zaman, dedim ki bu iş kolay kolay olacak bir iş değil.
Amerika’yla görüşmelerimizi yaptık. Baktım ki Amerika, Rakka operasyonuyla ilgili çok hassas. Dedim ki biz terör örgütleriyle beraber olduğunuz böyle bir operasyonun içinde sizlerle beraber olmayız, hayırlı olsun dedik. YPG bir terör örgütü, PYD terör örgütü. Amerika böyle bir operasyona giriyor. Bize düşen hayırlı olsun demekti. Ama şunu da arkadan söyledik. Eğer bu terör örgütleri bizim ülkemize yönelik herhangi bir tehdit oluştururlarsa, biz haklarımızı kullanır gereğini yaparız dedik. Bunu da peşinen söylüyoruz dedik. Bunu da kimseyle konuşmayız, danışmayız dedik."
TÜSİAD BAŞKANI EROL BİLECİK: AB SÜRECİ DEVAM ETMELİ
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, konuşmasına 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayarak başladı. Dünya gündemiye ilgili değerlendirmelerini aktarak Bilecik, değişen dünya düzeninde Türkiye’nin güçlenmesi için üretine ve reformlara odaklanması gerektiğini söyledi.
OHAL UZATILMAMALI
Bilecik, öncelikli beklentilerinin yeni bir reform dalgası olduğunu vurguladı. OHAL'in bir daha uzatılmayacağını umduklarını belirten Bilecik konuşmasında AB'ye üyelik sürecinin önemine de dikkat çekti. Bilecik konu hakkında "AB'ye üyelik süreci refahımız için belirleyicidir. Üylelik sürecinin devamını önemli buluyoruz" değerlendirmesini yaptı.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, OHAL'in bir daha uzatılmayacağını umduklarını belirtti.
Erol Bilecik dünyadaki değişimi değerlendirdiği konuşmasında, gelişmiş ülkelerdeki toparlanmanın iyimserliğe neden olsa da bu toparlanmanın kırılgan olduğunu söyledi. Konuşmasında ayrıca "Dünya ekonomisinde toparlanma ihracat fırsatlarını artırıyor, kimler daha çok reform yaptıysa, rekabet gücünü artırdıysa dünya ekonomisinden payı onlar alacaklar" dedi.
YENİ BİR SEÇİM OLMAMALI
Erol Bilecik, Türkiye’nin normalleşme sürecine de girmesi gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye'nin coğrafi konumu kadar, iç düzeni de dünyada önemli. Sistem değişikliğine geçişin ülkemizi ayrıştıran değil, ortak zeminde buluşmamızı teşvik edecek tarzda geliştirilmesini bekliyoruz. Seçim ortamı geride bırakılmalı. Ekonomide güvenilir, takip edilebilir bir programla birlikte bu programın hayata geçirilmesini sağlayacak hukuksal düzenin tesisi beklentilerimiz içerisindedir. Ekonomi konusunda reformların başlamasını talep ediyoruz” dedi.
Türkiye’nin AB sürecinden asla kopmaması gerektiğini de söyleyen Bilecik, AB ilişkileriyle ilgili olarak da, “Gelişmiş ülkelerin toparlandığını görüyoruz. Bu toparlanmanın henüz kırılgan olduğunda hemfikiriz. AB'ye üyelik süreci, küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye için belirleyicidir. AB, hala bizim en büyük ihracat pazarımız olma özelliğini koruyor. AB ile tam üyelik sürecinin devamı, bu sayede ekonomi, bilim ve eğitim gibi konulardaki ilişkilerin geliştirilmesini diliyoruz. Her iki tarafın da bütün siyasi otoritelerine, ortak bir geleceği kurmak üzere büyük bir sorumluluk düştüğü inancındayız. AB'ye tam üyelik süreci, ekonomik ilişkilerin ötesinde, dünyanın gerisiyle olan ilişkilerde de belirleyicidir. AB'ye baktığımız zaman merkezinde federal bir seçenek, Euro bölgesinin yer aldığı çok çengelli bir görünüme doğru yönelimi söz konusudur” dedi.
TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan toplantının açılışında yaptığıkonuşmada, “OHAL’in kaldırılmasının önemine vurgu yapmakistiyorum. Çözüm sürecinin değerini şimdi daha iyi anlıyoruz. Yenibir milli birlik ve kardeşlik açılımı umut olabilir. Yeni milli birlik açılımı,umut veren bir atılım olabilir” dedi.
Türkiye ile AB arasında gerilimdeğil işbirliği olması gerektiğini aktaran Özilhan, “Avrupa KonseyiParlamenter Meclisinin Türkiye resmi makamlarıyla gerektiği gibigörüşmeden verdiği Türkiye’yi yeniden denetim sürecine alma kararı ilişkilerin iyicegerilmesine yol açtı. Ancak ticari ve jeopolitik ilişkilerin mantığı Türkiye AB arasındagerilim değil, işbirliği olmasını gerektiriyor. Bu mantık karşılıklı tesis edilirse öncekigibi, AB sürecinde ilerledikçe Türkiye dünyanın yükselmekte olan ülkeleri arasındaöne çıkar, ekonomik cazibe ve demokratik referans kaynağı olur” dedi.
ÇOK SAYIDA İŞ ADAMI KATILDI
TÜSİAD üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği toplantıya eski TÜSİAD Başkanları başta olmak üzere çok sayıda iş adamı ve iş kadını katılım gösterdi. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'nın ev sahipliğinde yapılan toplantıya, Nihat Özdemir, Nihat Gökyiğit, Güler Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Ali Koç, Haluk Dinçer, Faruk Eczacıbaşı, Mehmet Göçmen, Muharrem Yılmaz, Ümit Boyner, Cem Boyner, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Aclan Acar, Ömer Aras, Sanem Oktar, Mehmet Büyükekşi, Gülden Türktan, Murat Özyeğin gibi çok sayıda önemli isim katıldı.