Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin en önemli otoyol projelerinden birinde ve dev şehir hastanesinde sona gelindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul ile İzmir arasını 3,5 saate düşürecek, binlerce kişiye istihdam sağlayan Türkiye’nin en büyük projelerinden olan İstanbul- İzmir Otoyolu ve 745 bin 365 metrekare alan üzerine 488 milyon Euro'luk yatırımla tamamlanan, 1.355 yataklı Bursa Şehir Hastanesi’nin açılışlarını gerçekleştirdi.
İlk olarak İstanbul-İzmir Otoyolu projesinin açılışı gerçekleştirilirken, hemen ardından Bursa Şehir Hastanesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa-İzmir Otoyolu Badırga Mevkii'nde gerçekleştirilen, "Bursa Şehir Hastanesi ve İstanbul-İzmir Otoyolu Ortak Açılış Töreni'ne katılarak vatandaşlara hitap etti.
31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı adayı Alinur Aktaş'ı yüzde 49,6'lık oyla Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçtikleri için Bursa halkına teşekkür ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu oran 2014'ün üzerindedir ancak bizim gönlümüz Bursa'da çok daha yüksek oy oranlarıyla belediyeyi yönetmektir. İnşallah önümüzdeki seçimlerde hep birlikte bunu da başaracağımıza inanıyorum." dedi.
Bugün Bursa'ya hem vatandaşlarla hasret gidermek hem de iki önemli yatırımın açılış sevincini paylaşmak üzere geldiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün bir tarih yazıyoruz ve öyle bir tarih yazıyoruz ki İstanbul'u İzmir'e farklı bir şekilde bağlıyoruz. Bir diğer taraftan da Bursa'ya muhteşem bir şehir hastanesini kazandırıyoruz. İstanbul-Bursa-Balıkesir-Manisa-İzmir Otoyolu ülkemizin son dönemdeki en önemli yatırımlarından biri. Türkiye'nin ilk yap-işlet-devret otoyolu projesini başlattığımızda bu her konu gibi, bu işi de eleştirenler, olmayacağını söyleyenler, kendilerince dalgasını geçenler oldu. Bunların kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? Ama bunların her zaman işi bu, diyorlar ki 'Nasıl yapıyorlar bunu söylesinler...' Ya ben kasamdan para çıkmadan bunu yapıyorum işte.
Bunun adı da BOT, yap-işlet-devret, senin aklın buna ermez Bay Kemal, anlamazsın bu işlerden. Sana SGK'yı verdiler batırdın ve hastaneleri yönetemedin. O merhum Savaş Ay'ın programını hatırlıyorsunuz değil mi? Ah, ah, ölülerimizi rehin aldılar bunun genel müdür olduğu dönemde. Şimdi böyle bir şey var mı? Biz her işimizde olduğu gibi bu hususta da kimin ne dediğine değil, milletimizin neye ihtiyacı olduğuna bakarak bismillah deyip yola çıktık ve işte bugün son noktayı koyuyoruz."
"DÜNYADA SAYILI KÖPRÜLERDEN BİRİ..."
Proje içerisinde yer alan Osmangazi Köprüsü'nün dünyada sayılı köprülerden biri olduğunu hatırlatan Erdoğan, projenin pek çok etabını tamamlandıkça hizmete açtıklarını, bugün de kalan 192 kilometrelik bölümü açarak toplamda 426 kilometrelik İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolunun tamamını hizmete sunmuş olacaklarını ifade etti.
Ziya Paşa'nın "Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri" ifadelerini aktaran Erdoğan, "Biz eserlerimizle anılacağız." dedi.
Projenin Anadolu Otoyolunun Gebze ayrımından başlayıp, Dilovası-Hersek Burnu arasındaki Osmangazi Köprüsüyle Körfez'in diğer yakasına geçtiğini, Yalova'dan Bursa Çevre Yolu'na, oradan Balıkesir ve Manisa'ya bağlandığını ve son olarak İzmir Çevre Yolu'nda hedefine vardığını anlatan Erdoğan, otoyolun buradan da İzmir-Aydın ve İzmir-Çeşme otoyollarına ulaştığını bildirdi.
Erdoğan, "Bu viyadükler, bu tüneller öyle kolay yapılmadı, dağları kolay aşmadık, ama biz Ferhat olduk Ferhat. Dağları deldik Şirin'e ulaştık. Böylece İstanbul ile İzmir arasındaki seyahati hızlı, güvenli ve konforlu hale getirmenin yanında, yolu da 100 kilometre kısaltıyoruz. İleride inşallah 1915 Çanakkale Köprüsü'nün de içinde yer aldığı Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir otobanını da bu yolla birleştireceğiz." dedi.
Açılışını yaptıkları otobanın güzergahındaki İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Manisa ve İzmir'in aynı zamanda Türkiye'nin dünyaya açılan en önemli ihracat kapılarına da ev sahipliği yaptığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu bölgemiz, ülkemizin milli gelirinin yüzde 64'ünü üretiyor, dile kolay. Maliyeti 11 milyar dolar olan bu projenin ülkemiz ekonomisine sadece yakıt ve zaman katkısı yıllık 3,5 milyar liradır. İş bilenin kılıç kuşananın. Laf ola beri gele yok, iş üretiyoruz. Bu yol sayesinde turizm hızlanacak, sanayi hızlanacak, ticari faaliyetler de aynen hızlanacak, ülkemize çok daha fazla katkı sağlayacağı açıkça ortadadır. Ayrıca bu otoyolu inşa eden ve sözleşme tarihinden itibaren 22 yıl 4 ay süreyle işletecek olan ortak girişim grubunun devlete ödeyeceği tutar da ne biliyor musunuz? 6,3 milyar lira Bay Kemal, işte bu işin maliyeti bu öğren, öğren. Netice olarak bu otoyol Türkiye için her bakımdan kazançlı, karlı bir projedir. Peki devletin kasasından bir şeyi çıkıyor mu? Hayır, mesele bu, eğer bu çalışıyorsa işi bitiririz."
İstanbul ile İzmir arasındaki mesafeyi 3,5 saate düşüren projenin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, projenin hayata geçirilmesinde emeği olan herkesi tebrik etti.
"ULAŞIM MESELESİ"
Erdoğan, AK Parti'nin 17 yıllık iktidarının alametifarikalarından birinin de "ulaşım meselesi" olduğunu söyledi.
Yol ve suyun medeniyet olduğuna işaret eden Erdoğan, "Yolunuz yoksa, suyunuz yoksa siz gayri medenisiniz ama nerede CHP varsa orada susuzluk var, orada çöp var. İşte şu anda CHP'nin belediyelerinin olduğu yerlerde maalesef atık su, susuzluk almış başını gidiyor." ifadelerini kullandı.
Yaptıkları bölünmüş yollara ilişkin de bilgi veren Erdoğan, "6 bin 100 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğumuzu bugün 26 bin 764 kilometreye ulaştırdık. Farkımız bu." şeklinde konuştu.
Erdoğan, iktidara geldiklerinde bin 714 kilometre olan otoyol uzunluğunu, 2 bin 875 kilometreye çıkardıklarını dile getirerek, "Bölünmüş yol ile bağlı il sayısını 6'dan 77'ye, karayolu tünel sayısını 83'ten 367'ye, karayolu tünel uzunluğunu da 50 kilometreden 473 kilometreye yükselttik. Böylece vatandaşlarımızın hem mal hem can güvenliğinde çok önemli iyileştirmeler gerçekleştirdik. Bu vesileyle vatandaşlarımızın yol konforunu artırdık, kaza
riskini minimize ettik." değerlendirmesinde bulundu.
"YOLLARIN KURALLARI VARDIR, BU KURALLARA UYALIM"
Vatandaşlardan yaz tatilinde ve Kurban Bayramı'nda yapacakları seyahatlerde trafik kurallarına uymalarını özellikle rica eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Tüm Türkiye'ye sesleniyorum; ne olur, bu hafta Kurban Bayramı'na giriyoruz, Bakın, acele giden Allah göstermesin ecele gider. Yollarda aman ha bastırıp, hele hele gece yolculuğu... Bunlara çok dikkat edelim. Sizi bekleyen büyüklerinize, yavrularınıza kötü haber ulaştırmayın. Onun için de biliyorsunuz yolların kuralları vardır, bu kurallara uyalım. Bu kurallara uyarak seyahatimizi yapalım ki bayramlarımızı acıya döndürmeyelim, bunu özellikle sizlerden rica ediyorum."
"YOLCULUK KONFORU ARTTI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölünmüş yollar, otoyollar, ilk defa inşa ettikleri hızlı tren hatları, sayılarını ve seferlerini artırdıkları havalimanları, geliştirdikleri deniz yolu taşımacılığı ve diğer ulaşım alternatifleriyle seyahatleri "kolay ve güvenli" hale getirdiklerine dikkati çekerek, "Ülkemizdeki motorlu araç sayısı 2002 yılında 8 milyon 655 bin iken bugün bu sayı 23 milyonu geçti. Buna karşılık hem yolculuk süreleri kısaldı hem yolculuk konforu arttı hem de trafik kazalarıyla yaralanma ve ölüm oranları azaldı." dedi.
Alt yapıyı güçlendirmek ve güvenli trafik anlayışını yerleştirmek suretiyle Türkiye'deki trafik kazalarının azaltılması yolunda çok önemli mesafe kat ettiklerini anlatan Erdoğan, "Bu yılın ilk 7 ayında trafik kazalarında yüzde 12'lik, ölümlü kazalarda yüzde 30'luk, yaralanmalı kazalarda yüzde 12'lik azalma meydana geldi. Bu güzel gelişmeleri sürdürmenin yolu vatandaşlarımızın kurallara uymasından geçiyor. Emniyet kemeriniz ses getirsin ki huzur ve güvenle yolculuk yapabilesiniz. Yollarımız zaten gayet rahat, konforlu, bayram sıkışıklığı sebebiyle varsın seyahat süresi biraz uzasın ama geride gözü yaşlı, gönlü kırık kimseyi bırakmayalım." tavsiyesinde bulundu.
Erdoğan, Türkiye'nin her şehrinde olduğu gibi Bursa'da da ulaştırma yatırımlarını kesintisiz sürdürdüklerinin altını çizerek, kentte toplamda maliyeti 1,5 milyar lira olan 18 kara yolu projesinin yapımının devam ettiğini, tamamını 2 yıla kadar bitireceklerini" söyledi.
Bursa-Bilecik Hızlı Tren Projesi'nin tamamlanmasının çeşitli aksaklıklar sebebiyle biraz geciktiğini ifade eden Erdoğan, "Sıkıntıları çözüp, hem Ankara-Bursa hem de Bursa-İstanbul arasını 2 saat 15 dakikaya düşürecek bu hattı mutlaka sizlerin hizmetine sunacağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözünü anımsatarak, hükümetleri döneminde sağlığı önceliklerinin ilk sıralarına yerleştirdiklerinin altını çizdi.
Millete, Türkiye'yi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet üzerinde yükselteceklerinin sözünü verdiklerini anımsatan Erdoğan, bu sözlerini tuttuklarını belirtti. Bugün Bursa'da hizmete açacakları bin 355 yataklı şehir hastanesinin de bunun emarelerinden biri olduğunu aktardı.
Şehir hastanesinin Bursa'ya yakıştığını, kentin güzelliğine güzellik, zenginliğine zenginlik kattığını vurgulayan Erdoğan, "Bursa Şehir Hastanemizin bugün resmi açılışını yapıyoruz. Kendi içinde 6 ihtisas hastanesi ve diğer birimleriyle sağlık alanında yüksek standartlara sahip bir şaheser. Yaklaşık bir aydır hasta kabulü yapan şehir hastanemizin, bir veya iki kişilik odalarının her biri vatandaşlarımıza içindeki tuvaleti, banyosu, buzdolabı, refakatçi kanepesiyle adeta otel standartında hizmet veriyor." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, şehir içindeki raylı sistemi 5,5 kilometre uzatıp hastaneye kadar getireceklerini de belirterek, şunları kaydetti:
"Bursa ile birlikte ülkemizdeki şehir hastanesi sayısını 10'a ve toplamdaki yatak kapasitesini de 13 bin 417'ye çıkarmış olduk. Halen toplamda 17 bin 800 yatak kapasiteli 10 adet şehir hastanesinin inşaatı sürüyor. İhale ve planlama aşamasındakilerle birlikte 44 bin 846 yatak kapasiteli 31 adet sağlık tesisini milletimizin hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Son 17 yılda sadece Bursa'ya 27'si hastane olmak üzere toplam 68 adet sağlık tesisi kazandırdık. Ayrıca 750 yataklı Osmangazi Çekirge Devlet Hastanesi'yle birlikte 7 sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz."
50 KATRİLYONUN ÜZERİNDEDİR
Erdoğan, Bursa Şehir Hastanesi ve İstanbul-İzmir Otoyolu ortak açılış töreninde, AK Parti hükümetleri döneminde Bursa'ya yapılan yatırımları da anlatırken, "Diğer alanlardaki hizmetlerle birlikte bugüne kadar Bursa'ya yaptığımız yatırım tutarı 50 katrilyonun üzerindedir. Laf ola beri gele yok, icraat icraat. Öyle kalkıp kuru sıkı atmakla bu iş olmaz. Bak biz yaptıklarımızla konuşuyoruz." ifadelerini kullandı.
AK Parti'nin ülkeye ve şehirlere yaptığı yatırımlarla çağ atlatırken, birilerinin bu icraatlara çamur atarak siyasi menfaat devşirmenin peşinde koştuğunu söyleyen Erdoğan, hizmet yarışında esamesi okunmayanların çamur atma, karalama, yalanlama ve çarpıtma işine gelince en önde olmalarının takdirini millete bıraktığını kaydetti.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehir hastanelerine yönelik ifadelerini hatırlatarak, "Bu eleştiriyi başkaları yapsa belki hoş görür, cehaletine veririz ama bu işi ömrü hayatında bırakınız şehir hastaneleri gibi bir projeye imza atmayı, kendisine teslim edilen SSK hastanelerinde milleti rezil rüsva eden bir kişi yapınca ister istemez insanın canı sıkılıyor." diye konuştu.
Şehir hastanelerinin yap-işlet-devret modeliyle yapıldığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kardeşlerim neymiş, şehir hastanelerinin maliyetini kimse bilmiyormuş. Biz zaten kendi cebimizden para vererek bunu yaptırmıyoruz. Biz buraya yıl, ay, gün koyuyoruz. Bu kadar gün, ay, yıl çalıştırmak suretiyle bu hastaneyi şu, şu, şu evsafta yapacaksın diyoruz. Onlar bunu yapıyor. Buna 'yap-işlet-devret' denir Bay Kemal. Anlaşılan o ki bu zatın her şeyden önce şehir hastanelerinin nasıl bir modelle yapıldığından haberi yok. Bu hastaneler şayet devlet bütçesiyle yapılmış olsaydı elbette ihale rakamı inşaatın dışındaki tabelada yazıyor olacaktı ama bu hastaneleri devlet kendisi inşa etmiyor. Zaten bu işi devlet bütçesinden yapmaya kalksak şu ana kadar değil 10 tanesini bitirip, 10'unun da inşaatını veya hazırlığını bitirme aşamasına getirmeyi, belki 2-3'ünü bile tamamlayamazdık. Çünkü devletin sağlık yatırımlarına ayırabildiği rakam belli. Bu bütçeyle yılda ne kadarlık inşaat yapılabileceği de ortada. Bu kaynak da ancak klasik devlet hastaneleri ve diğer sağlık hastanelerinin yapımına yeter. Böylesine dev projeler için alternatif finansman modelleri geliştirmemiz gerekiyor, işte biz bunu yaptık."
"ŞEHİR HASTANELERİNİN YAPIMINA PARA ÖDEMEDİK"
Erdoğan, şehir hastaneleri, İstanbul-İzmir Otoyolu, İstanbul Havalimanı ve diğer devlet yatırımlarının da kamu-özel ortaklığıyla yapıldığına işaret ederek, İstanbul Havalimanı'nın büyüklüğü bakımından dünyanın sayılı havalimanları arasında yer aldığını vurguladı.
"Yap-işlet-devret" modelinde özel sektör tarafından yatırımın yapıldığını, kamunun da belirlenen sürede hem hizmet alıcı olarak projede yer aldığını hem de sürenin sonunda malın sahibi olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Katıldığımız pek çok uluslararası toplantıda ve yaptığımız dış ziyaretlerde ne diyorlar bize biliyor musunuz? 'Ya şunu bize bir anlatsanıza, siz bunu nasıl yaptınız? Bu yolları nasıl yaptırıyorsunuz? Bu hastaneleri nasıl yapıyorsunuz, yaptırıyorsunuz?' İşte bu G-20 toplantılarında ağırlıklı olarak Türkiye hep bunu anlattı, anlatıyor. Türkiye dünyada bu modeli en etkin ve başarılı şekilde uygulayan ülke durumundadır. Dolayısıyla burada önemli olan Bursa Şehir Hastanesi'ni veya diğer eserleri inşa eden diğer firmaların ne harcadığı değil, bizim buradan aldığımız hizmet için ne ödediğimizdir. Biz bir şey ödemedik."
Erdoğan, hastanenin kapalı alanın 475 bin metrekare, yatırım bedelinin 2 milyar 286 milyon lira ve işletme süresinin ise 25 yıl olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Yani 25 yıl burayı işletecekler ve biz de her yıl belli bir bedeli ödeyeceğiz. Hastanemizde 356 hekim, binin üzerinde yardımcı sağlık personeli, 1288 de destek personeli görev yapmaktadır. Burada önemli olan devletin kendi bütçesinden yapmasının çok uzun zaman alacağı işleri özel sektörün finans ve organizasyon kabiliyetiyle kısa sürede milletimizin hizmetine sunuyor olmasıdır. Üstelik burada sadece bir inşaat yapılmıyor aynı zamanda teknoloji transferinden bilgi birikimine, yeni finansman modellerinden ekonomimize can katacak açılımlara kadar pek çok kazanç elde ediliyor."
"BU YOLLA ÜLKEMİZİ PEK ÇOK ESERİN SAHİBİ YAPTIK"
Hastanede bulunan tıbbi cihazların hepsinin yeni model olduğunu ve Türk halkının bunlara layık olduğunu vurgulayan Erdoğan, eskiden röntgen çekimi için 7-8 ay sonrasına sıra verildiğini, şimdi ise bu işlerin daha hızlı bir şekilde yapıldığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Şu ana kadar hizmete giren projelerdeki gerçekleşmeler, bu eserlerin kullanım süreleri bitip kamuya devri yapıldığında herkes için memnuniyet verici bir tabloyla karşılacağımıza işaret ediyor. Biz düşündük araştırdık, denedik, başardık ve bu yolla ülkemizi pek çok eserin sahibi yaptık. Tabii önüne 3 koyun verseniz akşama 2'sini kaybedecek bir kişiye bu incelikleri anlatmak zor. Atalarımız ne güzel söylemiş; 'Görmeye göz gerek/Sezmeye öz gerek' diyor. Hazreti Mevlana da 'İki parmağınla iki gözünü kapat, şu dünyada hiçbir şey görmezsin/Sen göremiyorsun diye alem yok değil.' diyerek aynı mesajı veriyor.
CHP Genel Başkanı göremiyor diye bu modelin ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine katkılarını yok sayamayız. İnanıyoruz ki işte görenler burada. Biz, bu modeli tüm dünyada anlattık ve herkes tarafından beğenildiğini, uyarlandığını, uygulanmaya başlandığını gördük. CHP Genel Başkanı şayet bizden öğrendiklerinden memnun olmadıysa gidip dünyadaki diğer örneklerine de bakabilir veya Ankara Bilkent'teki şehir hastanesine de bir uğrayıverir yani. Oraya bir uğrarsa nelerin olduğunu görür."
Erdoğan, Bursa'nın medeniyetin gözbebeği, sadece Osmanlı hakanlarının değil aynı zamanda "Gönül Sultanları"nın da şehri olduğunu ifade etti. Eşrefoğlu Rumi'nin "Adı Aşk" şiirini okuyan Erdoğan, Türkiye'nin her alanda yepyeni bir yola girmeye hazırlandığı süreçte Bursa'nın, AK Parti'nin yanında olmasının güçlerine güç ve morallerine moral kattığını sözlerine ekledi.
"SALDIRIYA, TUZAĞA, TEHDİDE, ŞANTAJA RAĞMEN"
Geçen 17 yılda yaptıkları hizmetler, yatırımlar, gerçekleştirdikleri reformlarla Türkiye'yi egemenliğini gerçek anlamda kullanabilen bir ülke haline getirdiklerini belirten Erdoğan, bugün maruz kalınan onca saldırıya, tuzağa, tehdide, şantaja rağmen Türkiye'nin dimdik ayakta olmasını, geçen 17 yılda yapılanlara borçlu olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kalkınma planını eleştirmek adına "milli gelirin 10 yıldır artmadığını" iddia ettiğini aktaran Erdoğan, "Türkiye'nin milli geliri, biz iktidara geldiğimizde Bay Kemal 236 milyar dolardı. Biz, bu rakamı hamdolsun 2013 yılında 950 milyar dolara kadar çıkardık. Peki 2013 yılından sonra ne oldu da bu yükseliş süreci durdu, hatta kurdaki oynaklık sebebiyle kağıt üzerinde de olsa geriledi? Bu ülkede yaşayan herkes, Türkiye'nin 2013 yılından bugüne kadar hangi badirelerden geçerek geldiğini iyi bilir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anlaşılan o ki sadece CHP Genel Başkanı bunun farkında değil. Daha doğrusu, CHP Genel Başkanı tüm bu badirelerde ülkemizin ve milletimizin çıkarlarının değil, karşı tarafın safında yer aldığı için meseleyi kavrayamıyor." ifadelerini kullanarak, şöyle devam etti:
"Şöyle bir kısa hafıza tazelemesi yaparsak karşımıza çıkan manzara şudur; bu zat, Gezi olaylarında sokakları terörize edenlerin yanındaydı. Bu zat, PKK terör örgütünün siyasi temsilcileriyle beraber Ankara'dan İstanbul'a yol yürüyordu. Ve 15 Temmuz gecesi, ben daha henüz havalimanına inmemiştim saat 23.15, bu zat havalimanında tankların koruması altında Bakırköy Belediyesi'ne gidiyordu. Olay bu. Bölücü terör örgütü çukur eylemleriyle ülkemizin birliğine, milletimizin beraberliğine saldırdığında, bu teröristlere 'barikatları kuran arkadaşlar' diye sesleniyordu ve bunların hep yanında yer aldılar. Hiçbir zaman milletin yanında olmadılar. Türkiye DEAŞ'a ve onun üzerinden ülkemize karşı kurulan kumpasa direnirken, bizi ısrarla bu oyunun içinde göstermeye çalışıyordu. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini başlattığı saatlerde o tankların açtığı yoldan güvenli bir eve gitmekle kalmayıp bir de utanmadan, sıkılmadın 'oteller o akşam müşteri almıyor' diyordu. Böyle yalan olur mu? Hayatı yalan. Uzunca bir süre 'tiyatro, mizansen' diyerek darbecileri koruyordu. Suriye topraklarından ülkemize yönelik tehditleri kaynağında engellemek için harekete geçtiğimizde 'sakın ha Afrin şehir merkezine girmeyin' diye bize gözdağı vermenin peşindeydi. Biz dinlemedik, Afrin'e, Cerablus'a, El-Bab'a girdik. Şimdi de Fırat'ın doğusuna gireceğiz. Biz, bunu Rusya ile de Amerika ile de paylaştık. Çünkü oralardan bize bu taciz atışları devam ettikçe bizim sessiz kalmamız mümkün değildir."
"TERÖRE KARŞI BÜYÜK MÜCADELE VERİYORUZ"
"Biz, bir yere kadar sabrederiz. O sabrın bir sonu var." diyen Erdoğan, muhalefetin, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemini alma sürecinde maruz kaldığı onca tehdide karşı sessiz kalarak alenen karşı tarafın yanında yer aldığını söyledi.
Erdoğan, muhalefetin, ekonomiye yönelik tuzakları bozmak için yürüttükleri hiçbir mücadelede yanlarında yer almayıp, kur ve faiz oyunlarını bir silah olarak kullanmaya kalktığına dikkati çekerek, "Şimdi geçmişi böylesine utanç verici duruşlarla dolu böyle birisinin bugün sanki hiçbir şey olmamış gibi karşımıza geçip 'milli gelir 10 yıldır hep aynı yerde' demesi, arsızlıktan öte bir sinsiliktir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Köroğlu'nun "Mert dayanır, namert kaçar" sözünü anımsatarak, ülkenin ve milletin hakkının, hukukunun, geleceğinin söz konusu olduğu yerde aslanlar gibi mücadele ettiklerini ve mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti. Teröre karşı büyük bir mücadele verildiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Teröre karşı leblebi, çekirdek mi kullanıyoruz? Ne kullandığımızı anlıyorsunuz değil mi? Bunun bir maliyeti yok mu? Ama bunu yapmak zorundayız. Niye? Milletimizin huzuru için yapmak zorundayız. PKK karşı, PYD'ye karşı, YPG'ye karşı, DEAŞ'e karşı, FETÖ'ye karşı, bütün bunlara karşı bu mücadeleyi veriyoruz, vereceğiz. Ama bütün bunlara karşı CHP Genel Başkanı kimi zaman terör örgütlerinin, kimi zaman darbecilerin, kimi zaman şu veya bu dış gücün arkasına saklanarak bize zehirli oklar yağdırmaya devam edecek. Milletimiz her şeyi görüyor. Türkiye'nin 2013'ten bugüne kadar yaşadığı hadiselerin tek bir tanesi bile, bırakınız geri kalmış olanları, Batılı ülkelerden herhangi birinin başına gelseydi, düştüğü yerden kalkamazdı. Rabbimizin takdiri, her türlü tuzağın, her türlü oyunun üzerindedir."
"TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR DESTİNASYON OLDU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah'ın yardımı, milletin desteğiyle tüm badirelerin üstesinden birer birer geldiklerini, PKK, DEAŞ, FETÖ gibi Türkiye'yi kuşatmaya çalışan terör örgütlerini yerle yeksan ettiklerini anlattı.
Vatandaşlara Pençe-1 ve Pençe-2 harekatlarını takip edip etmediklerini soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasimizi hedef alan saldırıları birer birer etkisiz hale getiriyoruz. Ekonomimize kurulan tuzakları tek tek bozuyoruz. İşte en son Merkez Bankası faizleri indirdi, daha da inecek. Müjdeyi veriyorum, enflasyon da düşecek, bunu da göreceksiniz. Yatırımcı kardeşlerime buradan sesleniyorum. Yatırımcıların şehri Bursa, artık mevcut yatırımlarınızı geliştirin, genişletin. Yatırıma girecek olanlar aynı şekilde ama istihdamı da artırın ki bir an önce bizler üretimi artıralım, rekabeti artıralım. Bunun yanında da inşallah büyümeyi artıralım. Döviz kuru artık belirli bir seviyenin üzerine çıkamıyor. Bankalar ardı ardına faiz indirimi açıklıyor. Turizmde tüm dönemlerin en başarılı sezonunu yaşıyoruz. 50 milyonun üzerine çıktık turistte. Artık Türkiye öyle önemli bir destinasyon oldu ki buraya gelmeden kimse yapamıyor. İşte bunu Bursa'da zaten siz görüyorsunuz."
Sanayi üretiminden istihdama kadar tüm göstergelerde olumlu yönde bir yükseliş olduğunu kaydeden Erdoğan, ihracatın yıllık 170 milyar dolar sınırını geçtiğini, düzenli şekilde yükselmeyi sürdürdüğünü belirtti.
"TÜRKİYE ANCAK ÜRETMEKLE, İHRACATLA, İSTİHDAMLA BÜYÜR"
Recep Tayyip Erdoğan, cari açığın gerilediğini belirterek, Türkiye'nin üzerine atılmak istenen ekonomi bombasının, bu tuzakları kuranların elinde patladığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tüm vatandaşlarıma çağrıda bulunuyorum, sanayicisinden esnafına, ücretli çalışanından girişimcisine kadar herkes artık ekonomimizle ilgili spekülasyonlara kulaklarını tıkayıp, işine gücüne bakmalıdır. Yeni bir yatırım mı yapacaksınız, yapın. Hemen başlayın. İşinizi mi büyüteceksiniz, hemen kolları sıvayın. Tezgahlarınız boş mu duruyor? Kapasitenizi düşük mü kullanıyorsunuz? Hemen start düğmelerine basın. Projeniz, planınız, girişim niyetiniz mi var? Hiç durmayın. Hemen yarın sabah işe koyulun. Türkiye ancak üretmekle, ihracatla, istihdamla büyür, gelişir ve zenginleşir. Bekleme dönemi sona erdi. Artık çalışmak zamanı. Suriye'den Doğu Akdeniz'e kadar her yerde ülkemizin ve milletimizin hakkını, hukukunu korumak için gece, gündüz mücadeleye devam edeceğiz. Meclisimiz bir yandan, Cumhurbaşkanlığı olarak biz bakanlarımızla, kurumlarımız da diğer yandan Türkiye'yi hedeflerine ulaştırmak için gereken adımları kararlıklıkla atmayı sürdüreceğiz. Önümüzdeki bir yılı kazasız belasız geri de bıraktığımızda Rabbimin inayetiyle Türkiye'ye yeni ve çok daha büyük bir şahlanış dönemine inşallah hep birlikte gireceğiz."
Otoyolun ve Bursa Şehir Hastanesinin Türkiye'ye ve millete hayırlı olmasını Allah'tan temenni eden Erdoğan, yapımında ve ülkeye kazandırılmasında
emeği geçen bakanlara ve herkese millet adına şükranlarını sundu.
"İSTANBUL-İZMİR OTOYOLU AB'DE YAP-İŞLET-DEVRET KAPSAMINDAKİ EN BÜYÜK ÖLÇEKLİ PROJE"
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, İstanbul-İzmir Otoyolu'na ilişkin, "Bu proje, ülkemizde yap-işlet-devret modeliyle ihale edilen ilk otoyol projesidir. Avrupa Birliği'nde yap-işlet-devret kapsamında gerçekleştirilen en büyük ölçekli projedir aynı zamanda." dedi.
Turhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Bursa-İzmir Otoyolu Badırga mevkisinde gerçekleştirilen Bursa Şehir Hastanesi ve İstanbul-İzmir Otoyolu Ortak Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, tarihi bir güne daha tanıklık ettikleri için mutlu ve gururlu olduklarını söyledi.
Turhan, nüfusun önemli bölümünün yaşadığı İstanbul, Bursa, Kocaeli, Balıkesir, Manisa ve İzmir gibi şehirleri barındıran Marmara ve Ege bölgelerinin yeni can damarına kavuştuğunu kaydetti.
Projenin, dünyada büyüklük açısından parmakla gösterilen yapılardan biri olduğuna dikkati çeken Turhan, şöyle konuştu:
"Yollar, otoyolları, köprüler, tüneller, limanlar, havalimanları, demir yolları, metrolar, iletişim hatları, uydular, barajlar, sulama sistemleri, enerji santralleri, modern şehirler, hastaneler, okullar, her alanda saymakla bitmeyecek büyük hizmetler... İşte, bugün açılışını gerçekleştireceğimiz İstanbul-İzmir Otoyolu, bu hizmet kervanının son halkası. Cumhurbaşkanım, 2010 yılında bu otoyolunun temelini atarken 'Başlangıçlarla değil, sonuçlarla ilgileniyorum.' demiştiniz. Haklıydınız çünkü geçmişte temeller atılır ancak sonları bir türlü getirilemezdi.
Sizin liderliğinizde, hükümetlerimizin üstün çaba ve gayretleriyle bu göz boyamacı anlayış tarih oldu. Allah'a şükür, sonuca bağlamadığımız hiçbir projemiz bugüne kadar olmadı. Birtakım gecikmeler, aksamalar olsa da tüm projelerimizden yüzümüzün akıyla çıktık. Şahsen, bu projenin hazırlık aşamasından beri içinde oldum. O tarihlerde birileri, projenin İzmir'e kadar uzaması fikrinin ekonomik olmayacağını öne sürmüştü. O zamanki Bakanımız Binali Yıldırım ve siz Cumhurbaşkanım, projenin arkasında durdunuz ve ortaya bugünkü muhteşem eser çıktı."
"PROJE, YERLİ FİRMALARIMIZ TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR"
Osmangazi Köprüsü'nün, projenin omurgasını oluşturduğunu dile getiren Turhan, yol sayesinde İstanbul ile İzmir arasının 8-9 saatten 3,5 saate düştüğünü belirtti.
Bağlantı yollarıyla 426 kilometre uzunluğundaki projenin yatırım tutarının, finansman maliyeti dahil 11 milyar dolar olduğunu dile getiren Turhan, şöyle devam etti:
"Bu proje, ülkemizde yap-işlet-devret modeliyle ihale edilen ilk otoyol projesidir. Avrupa Birliği'nde yap-işlet-devret kapsamında gerçekleştirilen en büyük ölçekli projedir aynı zamanda. Projede dikkati çeken bir başka özellik de şu: Bu proje yüksek teknoloji, yenilikçi uygulamalar ve ileri yapım tekniği gerektiren çalışmalarla yerli firmalarımız tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu proje, milli bütçe kaynaklarıyla yapılsaydı birçok başka projemizi hayata geçirmememiz gecikecekti.
Oysa biz, bu projeyi devletin kasasına yük olmadan 6,5 yılda tamamladık. Peki, bu projeyi mevcut bütçe ödenekleriyle yapmaya kalksaydık hangi eserleri yapamaz olacaktık? Bölünmüş yol uzunluğumuz 2 bin 442 kilometre eksik kalacaktı.
130 kilometre köprü, 200 kilometre tünel gibi yatırımı hizmete almakta gecikecektik. Örneğin, Ovit Tüneli, Sabuncubeli Tüneli, Cankurtaran Tüneli, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Nissibi Köprüsü, Ağın Köprüsü, Şehzadeler Köprüsü ve çevre yolları gibi önemli projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmayacaktı."
"YILDA 3,43 MİLYAR LİRA ZAMAN VE AKARYAKIT TASARRUFU SAĞLAYACAĞIZ"
Otoyolun ekonomiye doğrudan ve dolaylı milyarlarca dolar katkı sağlayacağının altını çizen Turhan, elbette projede kamunun payına düşen garanti ödeme durumunun da olduğunu söyledi.
"Fakat bu miktar, proje maliyetinin yüzde 18'ini ancak oluşturmaktadır." diyen Turhan, şunları kaydetti:
"Bir başka deyişle, bu projeden doğacak hizmetlerden elde edilen gelirlerle proje maliyetinin yüzde 82'si karşılanacaktır. Projenin kamuya devrinden sonra bu otoyoldan sağlanacak gelirler ise yeni yolların yapımına kaynak oluşturacaktır. Yine otoyol sayesinde yılda 3,43 milyar lira, zaman ve akaryakıt tasarrufu sağlayacağız. Trafikte beklemelerin ortadan kalkmasıyla da emisyon salınımında yıllık yaklaşık 375 bin ton azalma olacaktır yani çevreye, doğaya büyük katkı sağlamış oluyoruz."
Turhan, projede emeği geçen çalışanlara ve yüklenici firmaya teşekkür etti.
Proje yüklenicisi Nurol Holding yöneticilerinden Oğuz Çarmıklı da projenin üretim ve istihdam açısından büyük katkılar sağlayacağını, yolun en kısa sürede ve en kaliteli şekilde bitmesi için her türlü fedakarlığı gösterdiklerini söyledi.
TÖRENDEN NOTLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın hazır bulunduğu İstanbul-İzmir Otoyolu'nun Balıkesir kuzey kavşağına telekonferans yoluyla canlı bağlantı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler daha sonra kurdela keserek toplu açılışı gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Vedat Demiröz, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Bursa Valisi Yakup Canbolat ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da törene katıldı.
Açılışı gerçekleştirilen projeler hakkında;
TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜĞÜ
Doğanköy mevkisinde 745 bin 365 metrekare alanda yapılan, bünyesindeki Genel, Kadın-Doğum Çocuk, Kalp Damar, Onkoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR), Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri (YGAP) olmak üzere 6 farklı hastanede toplam bin 355 yatak kapasitesi bulunan Bursa Şehir Hastanesi kapsamında 403 poliklinik, 49 ameliyathane, 217 yataklı çocuk ve yetişkin yoğun bakım ünitesi ile günlük 2 bin 110 acil hastaya müdahale edilebilecek. Toplamda 36 bin 200 hasta sirkülasyonu öngörülen kompleks bünyesinde yer alan FTR Hastanesi ise 200 yatak kapasitesi ile Türkiye'nin en büyüğü konumunda olacak.
Genel Hastanede 308, Kadın-Doğum Çocuk Hastanesinde 222, Kalp-Damar Hastanesinde 271, Onkoloji Hastanesinde 254, FTR Hastanesinde 200, YGAP Hastanesinde 100 yatak bulunuyor.
Bugüne kadar projede bazı kesimler trafiğe açılmıştı, geçtiğimiz yıllarda 201 kilometresi ana gövde, 33 kilometresi de bağlantı yolu olmak üzere hizmete açılmıştı. Önümüzdeki günlerde ise 183 kilometresi ana gövde, 9 kilometresi de bağlantı yolu olmak üzere toplam 192 kilometrelik kesimi hizmete açılıyor.
1 yıl erken tamamlanan İstanbul-İzmir arasındaki toplam uzunluk 404 kilometre. Bunun 20 kilometresi bu proje kapsamı dışında, Bursa çevre yolu kapsamında yapılmıştı. İstanbul-İzmir arasındaki yaklaşık 515 kilometrelik mevcut devlet yolunu 404 kilometreye düşürecek olan bir otoyol projesi. Mevcut yol, bölünmüş yol çalışması programının ilk yıllarında, 2000'li yılların başında tamamlanarak hizmete alınmış olan bir projeydi.
İstanbul-İzmir arasındaki yol 8,5 saatte katedilebiliyordu. Yani ortalama trafiğin hızı 40-45 kilometre arasında alınabiliyordu. Yeni yapılan bu yol, 404 kilometrelik İstanbul-İzmir Otoyolu ile normal şartlar altında, uygun işletim şartlarında 3,5 saatte İstanbul'dan İzmir'e ulaşma imkanı olacak. Bu da yol kullanıcılarına önemli bir ekonomik katkı sağlayacak, zaman ve akaryakıt tasarrufu sağlayacak ve bu güzergahta özellikle sanayi mamüllerinin, tarım ürünlerinin gerek yurt içi gerekse yurt dışına nakliyesinde de önemli imkan ve kolaylıklar sağlayacak.
Proje için bugüne kadar (projeyi yapıp işletecek görevli şirket tarafından) 7 milyar dolar harcama yapıldı. 2,5 milyar lira da idare tarafından kamulaştırma işlemleri için harcandı. Bugüne kadar burada çalışılan süre içinde şantiyede ortalama 5 bin kişi iş imkanı buldu. Proje tamamlandığında, yapım çalışmaları bittiğinde bu projenin bakım ve işletme hizmetlerinde bin kişiye yakın kişi istihdam edilecek.
2010 yılında başlanan projenin en büyük ayağını oluşturan Osmangazi Köprüsü, 2016'da hizmete alındı. Köprüyle İstanbul-İzmir arasındaki mesafe 78 kilometre yani 1,5 saat kısaldı.