Güncelleme Tarihi:
İngiltere, bu hafta içerisinde Ocak'ta AB ile imzaladığı çıkış anlaşmasının bazı bölümlerini değiştiren yeni bir yasa tasarısı açıkladı.
AB, bunun "güven ilişkisine ciddi şekilde zarar verdiğini" ve İngiltere'ye karşı hukuki adım atmaya "çekinmeyeceğini" söyledi.
İngiltere'de kabine faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu bakan Michael Gove, yasa tasarısını geri çekmeyeceklerini "çok net bir şekilde ifade ettiklerini" aktardı.
Hükümet, Parlamento'nun egemenliğinin olduğunu ve İngiltere'nin uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini ihlal eden yasal düzenlemeler yapabileceğini savunuyor.
AB'nin Başmüzakereci Michel Barnier, İngiltere ile AB arasında yeni bir ticaret anlaşması yapılmasıyla ilgili yürütülen müzakerelerin Londra'daki en son turunun tamamlanmasının ardından yaptığı açıklamada, "güven ve itimadın en kritik konular olduğunu ve bundan sonra da olacağını" ifade etti.
İngiltere'nin Başmüzakerecisi David Frost da serbest ticaret anlaşması konusunda "önemli" görüş ayrılıklarının sürdüğünü ancak görüşmelere önümüzdeki hafta Brüksel'de devam edileceğini belirtti.
İngiltere, 2016'da yapılan referandumun ardından 31 Ocak'ta AB üyeliğinden resmen ayrıldı. Bu tarihte yılsonuna kadar sürecek olan 11 aylık bir geçiş dönemi başladı. Bu geçiş döneminde, birçok düzenleme aynı şekilde devam ederken, iki tarafından da başta ticaret olmak üzere Brexit sonrası ilişkilerin niteliğini belirleyecek bir anlaşma yapması öngörülüyor.
Ancak, AB tarafında esas kaygı yaratan konu ise Boris Johnson başbakanlığındaki hükümetin İç Piyasa Kanunu'na ilişkin verdiği değişiklik tasarısı.
Tasarı, çıkış anlaşmasının en kritik unsurlarından biri olan Kuzey İrlanda Protokolü'ne ilişkin değişiklik yapılmasını da öngörüyor.
Bu protokol, İngiltere'nin AB üyeliğinden ayrılmasının (Brexit) ardından İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasında fiziki sınırların kurulmamasını engelleyecek hukuki garantiler içeriyor.
Sunulan değişiklik tasarısı, Kuzey İrlanda'dan Britanya adasına gelecek olan mallar üzerinde ayrı ek kontrol yapılmamasını öngörüyor. Tasarı, İngiliz bakanlara, İngiltere ile AB'nin ticaret anlaşması üzerinde mutabakat sağlayamaması halinde, 1 Ocak itibarıyla malların serbest dolaşımıyla ilgili yürürlüğe girecek kuralları değiştirme ya da "uygulamama" yetkisi tanıyor.
İngiliz hükümetinin tasarının detaylarını açıklamasının ardından Grove ile Avrupa Komisyonu'nun Başkan Yardımcısı Maros Şefçoviç arasında olağanüstü bir toplantı yapıldı.
Görüşmelerin ardından, AB, çok sert bir açıklama yaparak, çıkış anlaşmasının hukuki müeyyidelerinin bulunduğunu söyledi. AB, "Bu anlaşmayı ne AB ne de İngiltere tek taraflı olarak değiştirebilir, netleştirebilir, revize edebilir, yorumlayabilir, geçersiz kılabilir ya da uygulamasını durdurabilir" dedi.
AB, İngiltere'nin değişiklik tasarısının Kuzey İrlanda'daki barışı korumayı amaçladığı yönündeki tezini de reddederek, yapılması istenen değişikliklerin sonucunun bunun tam aksi olacağını belirtti.
Şefçoviç, tasarının geçmesinin çıkış anlaşmasının ve uluslararası hukukun "aşırı ciddi şekilde ihlali" anlamına geleceğini ifade etti.
Şefçoviç, Johnson hükümetine tasarıyı geri çekmesi için "ay sonuna kadar" süre verdi ve çıkış anlaşmasının "metinde yer alan yasal yükümlülüklerinin ihlal edilmesi halinde bir dizi mekanizma ve hukuki müeyyide içerdiğini ve AB'nin de bunları kullanmaya çekinmeyeceğini" söyledi.
Almanya'nın İngiltere Büyükelçisi Andreas Michaelis, 30 yıllık diplomatlık kariyerinde "bir müzakere sürecinin böylesine hızlı, kasti ve etkili bir şekilde bozulduğuna" daha önce hiç tanık olmadığını belirtti.
Michaelis, "İngiltere ile AB arasındaki bir ortaklığın olduğuna aynı benim gibi inanıyorsanız, bu olanları kabul etmeyin" dedi.
İngiliz hükümeti de verdiği yanıt da "anlaşma yükümlülüklerinden iyi niyetle ayrılacağını" ancak "kendimizi içinde bulduğumuz bu zor ve olağanüstü koşullar altında, temel ilkenin parlamenter egemenlik olduğunu hatırlamanın önemli" olduğunu söyledi.
Hükümetten yapılan açıklamada ayrıca şu ifadeler yer aldı:
"Parlamento, iç hukuk konularında egemendir ve İngiltere'nin anlaşmalardan kaynaklı yükümlülüklerini ihlal eden yasal düzenlemeler yapma hakkı vardır. Parlamento, böyle bir yasa tasarısı geçirerek, anayasayı ihlal etmiş olmaz.
"Anlaşma yükümlülükleri, ancak iç hukuka geçirilmesi halinde bağlayıcı nitelik taşır. Bir yasal düzenleme yapma ya da geri çekme kararı ile yasal düzenlemelerin içeriğini belirleme yetkisi yalnızca ve yalnızca Parlamento'ya aittir."
'SERBEST ERİŞİM'
İngiliz Bakan Gove, AB yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, hükümetin yasa tasarısını geri çekmeyeceğini "çok net bir şekilde ifade ettiklerini" ve hükümetin bu tasarı konusunda "çok ciddi olduğunu" söyledi.
Söz konusu tasarı üzerinde Parlamento'daki görüşmeler Pazartesi günü başlayacak.
Tasarıya iktidardaki Muhafazakar Parti içerisinden de muhalif sesler yükseliyor.
Partinin eski lideri Lord Howard, bu tasarının İngiltere'nin "dürüst ve uluslararası hukuka saygı duyma itibarına" zarar vereceğini belirtirken, eski Maliye Bakanı Lord Lamont da kabine üyelerine konuyu "bir kez daha düşünme" çağrısı yaptı.
Ancak Gove, "Tasarının Parlamento'daki ikinci tur görüşmelerini dört gözle bekliyorum. Bu, neden bu düzenlemeye ihtiyaç duyduğumuzu detaylarla anlatmak için hükümet adına bir fırsat olacak" dedi.
Gove, "Kuzey İrlanda'dan Birleşik Krallık'ın diğer bölgelerine malların serbest erişime sahip olması" için mücadele etmeyi sürdüreceğini de sözlerine ekledi.
'İNGİLTERE'NİN İTİBARINI RİSKE ATIYOR'
Başbakan Johnson, bu tasarının "İngiltere iç pazarının bütünlüğünü sağlayacağını" ve İskoçya ile Galler'in elini güçlendirirken, Kuzey İrlanda barış sürecini de koruyacağını belirterek, tasarıyı savundu.
Ancak muhalefet, hükümetin bu adımının İngiltere'nin uluslararası alandaki itibarına zarar vereceğini söylüyor.
İşçi Partisi lideri Sir Keir Starmer, hükümete "önerilen bu yolda devam edilmesinin İngiltere'nin itibarını yönelttiği riskleri" düşünme çağrısı yaptı.