Güncelleme Tarihi:
OSMANLI döneminde dünyanın en gözde mücevherlerini tasarlayan Kapalıçarşı’nın ‘usta çırak’ ilişkisinden yetişen son isimlerinden Karun Kıraç’ın tasarımları dünya çapında ses getiriyor. Mücevherin yanısıra ‘obje’ tasarımı da yapan Karun Kıraç, henüz 40 yaşında olmasına rağmen çok sayıda devlet başkanı için ‘resmi ama anlamlı’ hediye üretti. Ayrıca New York ve Londra’da da tasarımlarıyla büyük ilgi görüyor. Bu yıl yarısı yurt dışından olmak üzere 25 milyon TL ciro hedeflediğini söyleyen Karun Kıraç şöyle anlatıyor sanat ve girişimcilik öyküsünü:
400 YILLIK AİLE GELENEĞİ
“40 yaşındayım, Ermeni’yim. Anne tarafım Diyarbakır, baba tarafım Van kökenli. Baba tarafım 400 yıllık sarraf kuyumcu geleneğine sahip. İstanbul’a 1920’lerde gelmişler. Ben de mesleğe Kapalıçarşı’da amcam Agop Kıraç’ın yanında 7 yaşında çıraklıktan başladım. Kendileri de halen Kapalıçarşı’da mesleği sürdürüyor. Çıraklıktan itibaren mesleğin her yönünde ustalaşmak için özel olarak her alanda ayrı ayrı çalıştım. Kapalıçarşı çok zorlu ve pek de temiz olmayan bir üretime sahipti. O yüzden ustalaştıktan sonra 2000’den beri ben imalat ve mağaza olarak Nişantaşı’ndayım. Kapalıçarşı dünyanın en eski AVM’sidir ama ne yazık ki hak ettiği yerde değil. Bunu bir özeleştiri olarak söylemek zorundayım.
İSTANBULLU İMZASI
Kapalıçarşı’yı karış karış bilirim. Hayatım orada geçti. Osmanlı zamanında mücevherde dünya birincisi olan İstanbul ve Kapalıçarşı ne yazık ki 1920’lerden sonra çökmüş. 1950’lerden sonra sanat açısından neredeyse bitmiş. Çünkü mesleğin icracısı aileler ülkeden ayrılmış, geri kalanlar da kopyalamaya yönelmiş. Bunu nerden anlıyoruz? Bakın yurt dışına gidip o ünlü mücevher markalarını biraz detaylı inceleyince çoğunun başarısının altında İstanbul’dan giden bir aile var. Oradaki markaları marka yapanlar İstanbullu ailelerdir. Bu aslında ülkemiz için büyük bir kayıptır. Bu konuda insan kaynağımızı büyük ölçüde kaybetmişiz. Şimdiye ne yapabiliriz? Önce doğruları konuşmak lazım. İstanbul gibi bir bölgede fasoncu gibi çalışılmaz. Artık, orjinali üretmemiz lazım.
SADECE MÜCEVHER DEĞİL
Ben meslegimde kendimi geliştirmek için yurt dışında eğitimler aldım. Jemolog da oldum. Nişantaşı’na geldikten sonra 15-20 kişilik çok iyi bir kadro kurdum. Her şeyimizi A’dan Z’ye kendimiz yaparız. Erkek koleksiyonu ve objelerde de çok iddialıyım. Çok önemli insanlar için özel objeler ürettik. Cumhurbaşkanları dahil, sembolik, anlamlı hediyeler v.s. Şu anda New York’ta iki korner’da ürünlerimiz satılıyor. Orada pazarı yokluyorum. İyi gidersek mağaza açacağız. Harrods ile erkek koleksiyonumuz için şu anda görüşüyoruz, gayet iyi gidiyor. Londra’da bir mağaza açmak hedefim var ki onu da çok yakında hayata geçireceğim.
Ülkemiz iyiyse işlerimiz de iyi
KARUN Kıraç, 2016’da 25 milyon lira ciro hedeflediğini belirtiyor ve bunun yarısını da yurt dışına satışlardan sağlayacaklarını söylüyor. Kıraç, “Umuyoruz ki ülkemiz iyi olsun. Bu en büyük dileğimiz. Ülkemiz iyi olursa bizim işlerimiz de çok iyi olacak. Bu sene çok özel koleksiyonlar çıkaracağız. Müşterinin parası ne kadarsa o kadarlık bir ürün hemen tasarlayıp üretebiliyoruz. Özetle 2 milyon dolarlık ürünümüz de var 1000 liralık da olabilir” diyor. Kıraç son yıllarda sosyal medya sayesinde kendini tasarımcı diye satanları da eleştiriyor. Kıraç onlarla ilgili şu yorumu yapıyor: “Türkiye’de zengin sevgili ya da koca bulan bazı hatunlar, tasarımcı olup çıkıyor. Bir süre sonra hevesleri geçiyor yok oluyorlar. Bu çok yanlış bir ticaret. Hangi taşa nasıl bir tasarım yapılır onu bile bilmiyorlar.”
Sir Elton John’a piyano yüzük
ELTON John Vakfı’nın daveti üzerine gittiği Londra’da, tasarladığı bir ürünün Tamara Ecclestone tarafından açık artırmada 125 bin paund’a satın alındığını anlatan Karun Kıraç, bu etkinliğe giderken Sir ünvanlı Elton John için tasarladığı ‘piyano’ yüzüğün de büyük ilgi gördüğünü söyledi. Kıraç, “Kendisi acilen George Michael’e destek için Avustralya’ya gitmişti ve davete katılamadı ama yüzüğü eşi David Furnish’e teslim ettim. Çok beğendiler ve mutlu oldular. Orada mesleğimizden çok önemli insanlar vardı ve ülkem adına gördüğüm ilgiden dolayı çok mutlu oldum” dedi.
sozdemir@hurriyet.com.tr