Güncelleme Tarihi:
ÜÇ tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmamıza rağmen henüz yeterince balık tüketmiyoruz ama son yıllarda bu konuda da büyük atak yaşanıyor. Bir taraftan su ürünleri ihracatı hızla yükselirken (2011 yılı 447.8 milyon dolar) bir taraftan da balık restoranların sayısı artıyor. İstinyepark’taki Balıkev, 54 kişilik ekibiyle ayda 22 bin kişiyi ağırlarken restoranın sahibi Turkbalık Su Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Kırışgil, yeni ‘balık yemekleri’ deneyerek ünleniyor. Yakında İstiklal Caddesi’ndeki Demirören AVM ile Florya’daki Akvaryum’da yeni restoranlar açacacağını belirten Kırışgil, “Önce somon döner yaptık; çok tuttu. Ardından fishkender yaptık o da çok sevildi. Şimdi somonton konserveye giriyoruz. Gelibolu’da somonton ve ‘hazır somon döner’ üretimi için tesis yatırımı yapıyoruz” diyor. Kırışgil, şöyle başlıyor öyküsünü anlatmaya:
Sinoplu ama Ortaköylü
Sinopluyum ama aynı zamanda da Ortaköylüyüm. Çünkü babam gelmiş ve Ortaköy’de muhallebici açmış. 1986’da rahmetli oldu. Ben Kabataş Erkek Lisesi 3. sınıftaydım. Okulu bırakıp çalışmaya başladım. PVC pencere işleri yapıyordum. 1993’te Şişli’de bir evin pencerelerini yaparken Mustafa Sarıgül ile karşılaştık. Kendisi hal hatır sordu. ‘Nasıl gidiyor, hayatından memnun musun’ dedi. Bende ‘sıkıldım’ dedim. ‘Neden sıkıldın’ dedi. ‘Kadınlardan sıkıldım’ dedim. Çünkü yaptığım işte kadınları memnun etmek mümkün değildi. ‘Bırakıp başka iş yapacağım, kadınları memnun edemiyoruz’ dedim. ‘Ne yapacaksın’ diye sordu. ‘Köfteci açsam daha iyi’ dedim. Ben öyle deyince Sarıgül de bana ‘Bir yerimiz var; git bak, açalım beraber’ dedi. Gittim baktım Kent Sineması’nın karşısında bir yer ama 1000 metrekare.
Sarıgül’le ortak köfteci
1000 metrekarelik dükkanı görünce korktum. ‘Burayı tek başıma yapamam’ dedim. Mustafa Bey’in bir akrabası varmış ‘Onu da al beraber yapalım’ dedi. Yaptık, adını ‘Köftepiyaz’ koyduk. Sultanahmet Köftecisi’nden 18 yıllık aşçıyı transfer ettik. Günde ortalama 1500 kişi köfte yemeye başladı. Kuyruk oluyordu. 1999’da Mustafa Sarıgül, Şişli Belediye Başkanı oldu, ben de özel kalem müdürü. Çok yüksek tempolu çalıştık. Sonra ben evlenince ‘aile hayatım olmalı’ diye ayrılmak istedim. Müsade etti, ayrıldım ve 2 yıl kadar hiç bir iş yapmadım. Arada iki ortakla Fishmekan’ı kurduk, işlettik, sonra devrettim. 2007’de İstinyepark açılırken Balıkevi’ni kurdum.
212 metrekareye ayda 22 bin kişi
Şu anda buraya ayda ortalama 22 bin kişi girip çıkıyor. 54 kişilik ekibimle burada çok başarılı olduk. Ciromuz 5 milyon liraya ulaşmış durumda. İstanbul Balık Hali’nde de yer kiraladım. Somon konusunda ayrıca uzmanlaştım. Türk insanı ne yazık ki halen az balık yiyor ama somon tüketimi hızla artıyor. Norveç’ten taze somon geliyor ve satıyoruz. 2008’de ilk kez somon döneri yaptık ve çok tuttu. İshak Alaton bir gün telefon açtı, ‘Norveçli misafirlerim geldi, somon döner yemek istiyorlar’ dedi. Geldiler, yediler çok beğendiler. Kırmızı etle yapılan iskenderi somon dönerle denedik ve fishkender çıktı ortaya. O da çok tuttu.
Rakı, balık neymiş biz içki vermeyiz
ÇETİN Çetin Kırışgil, balık yeme alışkanlıkları üzerine de radikal sözler söylüyor: “Bizim restoranımızda içki yok. Yanlış bir kanaat var; ‘balıkla rakı içilir’ diye. Mezeler, ara sıcaklar, alkol tüketimi... Balığa yer kalmıyor. Balığın büyük bölümü de çöpe gidiyor. Fransızlar da yemekle şarap içer ama alkol oranı yüzde 8-18 arası. Rakıda yüzde 40-50 arası. Biz diyoruz ki; balık yemek için sadece balık yiyin.”
Ton balığının konservesi oluyorsa somonun da olur
TURKBALIK Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Kırışgil, somon döneri ve fishkender tutunca başka ürünler planladığını anlatıyor ve şöyle konuşuyor: “Ton balığının konservesi oluyor da somon balığının neden olmuyor’ dedim. Çok iyi satmaya başladı, marka yaptık. Migros sipariş verdi. Gelibolu’da 1500 metrekare yer kiraladım ve günlük 25 bin adetlik üretim için 1 milyon liralık yatırım yaptık. Restoranlar ve perakendeciler için somon döner üretimi de yapacağız.”