Güncelleme Tarihi:
DÜNYA ve Türkiye için ‘‘felaketler yılı’’ olarak tarihe geçen 1999'da, toplumun her kesimi büyük bedeller ödedi. 1998'in sonlarında Asya'da başlayan ve Rusya ile batıya sıçrayan krizin en çetin günleri 1999'da yaşandı. Türk ekonomisi, global ekonomik krizde başta tekstil ve konfeksiyon olmak üzere pek çok sektörde yara aldı.
Krizin tansiyonu, Abdullah Öcalan'ın yakalanması ile yükseldi. Türkiye, Öcalan'a kucak açan İtalya'ya yönelik resmi olmayan bir boykot başlatırken, sadece adı İtalyan olan pek çok markanın üreticisi zor günler yaşadı. PKK taraftarlarının olumsuz propagandası Türk turizmine zor günler yaşattı. Pek çok turistik tesis kapanırken, bir kısmı da el değiştirdi.
17 Ağustos depreminde sanayi üretiminin neredeyse yarısının bulunduğu Marmara Bölgesi'nde ocaklarla birlikte fabrika bacaları da söndü. 2000'li yıllara, IMF ile imzalanan stand-by anlaşması çerçevesinde iddialı ekonomik hedeflerle giren Türk ekonomisi, AB adaylığının verdiği itici gücü de kullanarak toparlanmaya çalışacak.
Sözleşme masasında enflasyon kavgası
1999 yılında yaşanan krizlerin faturası yine çalışanlara çıktı. Özellikle otomotiv, tekstil ve turizm sektöründe çok sayıda çalışan işini kaybetti. 1999'un çalışanlar açısından en önemli gelişmesi ise, Sosyal Güvenlik Yasası ile yükseltilen emeklilik yaşı oldu. Emeklilik yaşınının kadınlarda 58, erkeklerde 60'a yükseltilmesi 1999 yılında çalışanları yine sokağa döktü. İşveren kesiminden de destek gören bu tepki, hükümetin kararını değiştirmeye yetmedi.
2000 yılında işçi ve memur cephesinde ana gündem maddesini ücret artışları oluşturacak. Hükümetin enflasyonla mücadele programı, yine en fazla çalışanların canını yakacak. Toplu sözleşme için masaya oturan işçiler, geçmiş yılların kayıplarını telafi etmek üzere yüzde 25'in üzerinde artış isterken, hükümetin programına destek için, ‘‘ücretler ve kárlar dondurulsun’’ diyen işverenle uzlamak pek de kolay olmayacak. Kısaca, 2000'de toplu sözleşme masalarında çok kavga çıkacak.
2000 yılının ilk yarısı için yüzde 15'lik maaş artışı alan memurun da gündeminde eylemler var.
Deprem sanayinin kalbini de vurdu
1999 yılında deprem darbesini yiyen sanayi sektörü için 2000 yılı da zorlu geçecek. 1998 yılında yüzde 0.9 oranında artan sanayi üretimi, 1999 yılının 10 aylık döneminde yüzde 6.3 oranında geriledi.
Söz konusu dönemde, üretim, madencilik sanayinde yüzde 9.2, imalat sanayinde yüzde 7.1 oranında gerilerken, enerji sektöründe yüzde 4.5 düzeyinde artış gösterdi. 1998 yılı aralık ayında yüzde 74.4 olan imalat sanayinde kapasite kullanım oranı, bu yıl kasım ayında yüzde 71 düzeyinde gerçekleşti. Firmaların tam kapasiteyle çalışamama nedenleri arasında iç ve dış pazarlardaki talep yetersizliği ilk sırada yer aldı. 1999'da sanayi sektörü açısından yaşanan belki de tek olumlu gelişme, faiz oranlarında görülen düşüş oldu.
2000 yılı, sanayi sektörü açısından toparlanmakla geçecek. Sektörün temsilcileri, 2000 yılında önemli bir büyüme beklemiyor.
Sanayicinin 2000 yılındaki en önemli gündem maddesi, ücret pazarlığı olacak.
İşverenler, hükümetin uygulayacağı antienflasyonist politikalara destek verebilmek için, ücret artışlarının da sınırlandırılmasını istiyor. Sanayici için, 2000'de ücret görüşmeleri oldukça zorlu geçecek.
Tekstil, kriz yarasını ihracatla saracak
KRİZLERLE geçen 1999 yılında en büyük yarayı alan sektörlerin başında tekstil ve konfeksiyon geliyor. Uzakdoğu kaynaklı ucuz ithalatla yaşanan rekabet baskısı, finansman sorunu ile birleşince, 1999 yılı tekstil için tam bir kabus oldu. Bu sorunlara 1995 yılından itibaren hızlanan yatırımlar sonucu oluşan fazla kapasite de eklenince, Türkiye'nin lokomotifi tekledi. 1999 yılında ihracatı yüzde 7 oranında azalarak 2.2 milyar dolara gerileyen sektör, 2000'de yaralarını dış pazarlarda sarmaya çalışacak. Tekstil sektörü ihracatı içinde yüzde 48 ile en büyük payı alan ABD pazarı, 2000'de bu sektörün en büyük umudu. Eylül ayında kotalarda sağlanan artış, Türk tekstilcisine bu pazarda nefes aldıracak.
Türkiye ekonomisi 2000'e nasıl girdi?
1998 1999
Büyüme Hızı (yüzde) 3.9 -6.1 (Eylül)
GSMH (Trilyon TL) 53.518.3 55.080.2 (Eylül)
Enflasyon (Toptan) 56.3 56.3 (Kasım)
Enflasyon (Tüketici) 72.8 64.6 (Kasım)
Dolar kuru 315.852 543.517
İthalat (Milyar $) 45.9 28.5 (Eylül)
İhracat (Milyar $ 26.9 18.6 (Eylül)
Dış Ticaret Dengesi -19.0 - 9.9 (Eylül)
İhracat/İthalat 58.5 65.2 (Eylül)
Cari İşlemler Dengesi 2.7 - 0.6 (Eylül)
Kon.Bütçe Gel.(Trilyon TL) 11.811.1 16.845.2 (Kasım)
Kon.Bütçe Gider. 15.614.4 25.517.9 (Kasım)
Konsolide Bütçe Dengesi -3.803.4 -8.672.7 (Kasım)
İç Borçlar (trilyon lira) 11.612.9 22.672.9 (Kasım)
Dış Borç Servisi(Milyar $) 12.5 11.9 (Kasım)
Dış Borç (Milyar $) 103.9 100.1 (Haziran)
Uluslararası rezervler 29.5 36.0 (Kasım)
Merkez Bankası rezervi 19.7 23.1 (Kasım)
Tarımda, devletin ‘babalığı’ bitti
ULUSLARARASI Para Fonu (IMF) ile imzalanan stand-by anlaşmasının en önemli kalemlerinden biri tarım sektörün everilen sübvansiyonların kısılmasıydı. Gayri Safi Yurtiçi Hasılı içindeki payı yüzde 17.3'e kadar gerileyen tarım sektörü, artık devletten daha az destek görecek. Bu destek de doğrudan olmayacak. Tarım sektöründe 2000 yılının en belirgin değişimi, büyük sanayi gruplarının da bu sektöre girişi olacak. Bir süre önce Koç ve Ata ortaklığı ile temeli atılan Türkiye'nin en büyük üretim çiftliği bunun ilk işareti oldu. Önümüzdeki yıllarda da, özellikle dondurulmuş gıdaya yönelik tarımsal yatırımların artması bekleniyor.
Turizmde umut AB adaylığında
1999 yılında krizden en büyük yarayı turizm sektörü aldı. Sektör en büyük darbeyi, PKK lideri Apdullah Öcalan'ın yakalanışı sonrasında, Avrupa'da başlayan alehte propogandalardan yedi. Yılın 11 ayında Türkiye'ye gelen turist sayısı 7 milyon 163 bin 510 kişide kaldı. Geçen yılın aynı döneminde Türkiye'ye gelenlerin sayısı 9 milyon 59 bin 644 kişi idi. Sektörün gelirleri de 4.5 milyar dolara indi. Helsinki Zirvesi, turizm sektörü için beklenen umut ışığının yandığı yer oldu. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik kapsamına alınmasının 2000'de AB kaynaklı turizm hareketlerinin artması beklentisini doğurdu. Sektör, AB rüzgarı ile 2000 yılında gelirlerini 7 milyar doların üzerine yükseltmeyi hedefliyor.
Merkez Bankası 8 bankanın patronu
1999 yılında Türk bankacılık sistemi için en öneml igelişme, 7 bankanın Merkez Bankası Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesiydi. Daha önce, işadamı Korkmaz Yiğit'in sahibi olduğu Bankekspres'i bünyesine alan fon, 1999 yılında ilk olarak Cavit Çağlar'ın İnterbank'ına el koydu. Merkez Bankası, en büyük operasyonu ise yılın son ayında gerçekleştirdi. Bakanlar Kurulu'nda imzalanan ‘‘Turgut Özal’’ usulü boş bir kararname ile, Egebank, Sümerbank, Yurtbank, Esbank ve Yaşarbank'a el kondu. Böylece, Merkez Bankası, 8 bankanın patronu durumuna geldi.
1999 yılında bankacılık sisteminin yasal boşluğu da giderildi. Bankalar Yasası'nın iptal edilen maddeleri nedeniyle uzun süre yasasız çalışan bankalar, yeni yasalarına kavuştu. Yeni yasa ile kurulması öngörülen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu'nun oluşturulması konusunda yaşanan sıkıntılar, yeni bir düzenleme ile aşıldı. Kurul, 2000 yılının eylül ayı başında faaliyete geçecek.
En son 3 Aralık tarihli verilere göre, 1998 sonunda 20 katrilyon 773.4 trilyon lira olan bankalardaki toplam mevduat, yüzde 91.5 artışla, 39 katrilyon 786.2 trilyon liraya ulaştı.
3 Aralık itibariyle, toplam mevduatın 19 katrilyon 193.3 trilyon liralık bölümü döviz tevdiat hesaplarından, 20 katrilyon 592.9 trilyonliralık bölümü de TL mevduatından oluşuyor.
1999 otomobil sektörü için çok parlak bir yıl olmadı. Sektör, ekonomik kriz, deprem ve ek vergilerle sarsıldı. Toplam otomobil satışları geçen yıla göre yüzde 13 azalarak 241 bin 993'e geriledi. Geçen yıl 11 ayda 279 bin 411 adet otomobil satılmıştı. Sektördeki durgunluktan en fazla yerli otomobil üreticileri etkilendi. Yerli otomobilcilerin satışları bu dönemde yüzde 26 oranında azaldı. 11 ayda toplam 132 bin 658 adet yerli otomobil satıldı. Otomobil sektöründe yaşanan durgunluğa rağmen, ithalatçıların keyfi yerinde. İthal otomobillerin satışları 1998 yılına göre 10 yükseldi. Sektörde yılın 11 ayında toplam 109 bin 275 adet ithal otomobil satıldı. Yeni yılda Taşıt Alım Vergisi ve Ek Taşıt Alım Vergisi'nin artacak olması nedeniyle, yılın son ayında otomobil satışlarında bir patlama yaşanıyor. Aralık ayındaki talep nedeniyle, yıl sonunda toplam otomobil satışlarının 280 binin üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Otomobil sektörünün 2000 yılı tahminleri ise olumlu. 1999'da kötü bir yıl geçiren otomobilciler, 2000 yılında satışların 300 binin üzerine çıkacağı tahminini yapıyorlar.