Güncelleme Tarihi:
ÅžimÅŸek, CNN Türk yayınında gündeme iliÅŸkin soruları yanıtladı.Döviz kurundaki yükseliÅŸi deÄŸerlendiren ÅžimÅŸek, Merkez Bankasının para politikasındaki sadeleÅŸtirme ve faiz artırımından önce piyasalarda bir endiÅŸenin bulunduÄŸunu söyledi.Â
Bu endişenin çok hızlı bir şekilde fiyatlandığını belirten Şimşek, "O kısmen Türkiye kaynaklıydı ama biz onu çözdük. Bu son dalga, küresel. Türk lirasının başka para birimlerine oranla nispeten dirençli kaldığı bir süreç." diye konuştu.
Şimşek, ABD'deki faiz artışının, ülkenin bilanço küçültmesinin, borçlanma ve dolar talebinin artmasının bütün gelişmekte olan ülkeler için olumsuz bir durum olduğuna dikkati çekerek, "Yıl başından bu yana bütün gelişmekte olan para birimleri ortalama yüzde 10'un üzerinde dolara karşı değer kaybetti. Bu bir realite. Bu husus herkesi etkiledi, başlangıçta Türkiye'yi daha fazla etkiledi." ifadesini kullandı.
 Söz konusu küresel dalgayla geliÅŸmekte olan ülkelere yönelik beklentilerin bozulduÄŸunu, endiÅŸelerin arttığını ve risk iÅŸtahının azaldığını dile getiren ÅžimÅŸek, "Türkiye, eskiden bu tür bir dalgaya karşı az korunaklıydı. Liranın desteÄŸi azdı fakat son dönemde parasal sıkılaÅŸtırma, faizlerdeki yükseliÅŸle birlikte liraya destek var. Dolayısıyla lira eski kırılganlıkta deÄŸil." deÄŸerlendirmesinde bulundu.Â
"YARI DOLU YARI BOÅž BARDAK HÄ°KAYESÄ°NÄ°N ÖTESÄ°NE GEÇTÄ°K"Â
Seçime yönelik vaatlere deÄŸinen ÅžimÅŸek, "Bizim vaatlerimiz mütevazi olsa da ÅŸu ortamda hataya, gevÅŸemeye piyasaların toleransı yok. Maksimum 30 milyar lira civarında bir vaadimiz var." dedi. ŞimÅŸek, para politikasında çok güçlü bir tepki verdiklerini ve bu tepkinin etkili olduÄŸunu ifade ederek, atılan adımların olumlu karşılandığını, para politikasındaki duruÅŸun bir temel endiÅŸe kaynağı olmaktan çıktığını vurguladı.Â
Seçim öncesinde vaatlerde bulunulsa bile sonrasında mali disiplini hep sürdürdüklerini ve borcun milli gelire oranını aÅŸağı doÄŸru bir trendde tuttuklarını anlatan ÅžimÅŸek, "Ä°ktidar olan parti bir vaatte bulunursa genelde onu yapar. Mesele konjonktür meselesi. Bardak yarı dolu görünüyordu. Bu son küresel geliÅŸmelerle birlikte acaba geliÅŸmekte olan ülkelerin bardağı kırılır mı diye bakılıyor. Yarı dolu yarı boÅŸ bardak hikayesinin ötesine geçtik." diye konuÅŸtu.Â
YENÄ°DEN DENGELENME SÃœRECÄ°Â
Yol haritalarının seçimden hemen sonra bütün hedeflerle güncelleneceÄŸini bildiren ÅžimÅŸek, şöyle devam etti: "Gerek para politikasındaki sıkılaÅŸma gerek geleneksel maliye politikasındaki duruÅŸumuz gerekse makro ihtiyati yaklaşımımız ki kısmen mayısta devreye girdi haziranda geriye kalanı girecek, bu çerçevede bakarsanız iç talebin yavaÅŸladığı, dolayısıyla enflasyonist baskının azalacağı, cari açıktaki geniÅŸlemenin durup daralmaya dönüşeceÄŸi nettir. Buna biz yeniden dengelenme diyoruz."Â
Dengelenme boyutunun dış talepten geldiÄŸini belirten ÅžimÅŸek, Avrupa BirliÄŸi'nde yakalanan ekonomideki ivmenin Türkiye ekonomisini destekleyeceÄŸini, ülkenin çevresindeki petrole dayalı ekonomilerin de artan petrol fiyatlarından olumlu etkileneceÄŸini, bundan Türk firmaları ve turizminin nemalanacağını, turizmde bu sene sayı anlamında bütün dönemlerin rekorunun kırılacağını kaydetti.Â
"ENFLASYON Ä°KÄ°NCÄ° YARIDAN SONRA DÜŞÜŞ TRENDÄ°NE GÄ°RECEK"Â
ÅžimÅŸek, dış talebin de destekleyici olacağının altını çizerek, "Kur rekabetçi, iç talep yavaÅŸlayacak. Cari açık, altın hariç muhtemelen yüzde 3'e doÄŸru inecek, ÅŸu anda altın hariç yüzde 4,5. Enflasyonda kısa vadede, yakın dönemde yaÅŸadığımız liranın deÄŸer kaybı nedeniyle 3-4 aylık etki var. Enflasyon yılın ikinci yarısından sonra düşüş trendine girecek." ifadesini kullandı.Â
Türkiye'nin ÅŸu an kısmen dış kaynaklı genel bir ÅŸokla karşı karşıya olduÄŸuna dikkati çeken ÅžimÅŸek, mayıs ayı itibarıyla yaklaşık yüzde 12'lik enflasyonun minimum 4 puanının liranın deÄŸer kaybı ve petrol fiyatlarından kaynaklandığını, petrol fiyatları sabit kalsa bile kurun istikrara kavuÅŸmasının 4 puanı çıkaracağını söyledi.Â
 "Ä°ÅžSÄ°ZLÄ°KTE BÄ°Z HİÇBÄ°R ZAMAN MANÅžETE BAKMAYIZ"Â
ÅžimÅŸek, iÅŸsizlikte de mevsimsel etkilerden arındırılmış oranın yüzde 9,9, manÅŸet iÅŸsizlik oranının ise yüzde 10,1 olduÄŸunu hatırlatarak, "Biz eski geleneklerden dolayı hiçbir zaman manÅŸete bakmayız. Mesela ben enflasyonda manÅŸete hiç bakmam, çekirdeÄŸe bakarım yani esas trende." deÄŸerlendirmesinde bulundu.Â
Son 10 yılda Türkiye istihdamda çok büyük baÅŸarı saÄŸladığını anlatan ÅžimÅŸek, bu dönemde net 8,8 milyon vatandaÅŸa iÅŸ bulunduÄŸunu bildirdi.Â
Türkiye'nin istihdam artışında dünyada ilk 5'te olduÄŸuna dikkati çeken ÅžimÅŸek, son 1 yılda 1 milyon 22 bin kiÅŸiye iÅŸ bulduklarını dile getirdi.Â
ÅžimÅŸek, "Gelecek açısından baktığımızda, bizim genç nüfusumuz var, çalışma çağındaki nüfus ve iÅŸ gücüne katılım hızla artıyor. Bu istihdam artışıyla Türkiye hızla geliÅŸiyor ve eninde sonunda bu bir platoya oturunca iÅŸsizlik oranı daha hızlı bir ÅŸekilde iner ama kısa vadede deÄŸil." dedi.Â
 HEDEF, ENFLASYONDA TEK HANEÂ
Muhalefetin vaatlerini de deÄŸerlendiren ÅžimÅŸek, kendisinin seçimlerin vizyon, program, Türkiye'nin dönüşümü üzerinden bir yarışa dönüşmesini arzuladığını vurguladı. ÅžimÅŸek, "Ben olsam yarışı Türkiye'de sanayide dönüşüm, 4. Sanayi Devrimi'ne hazırlık, eÄŸitimde kalite, Ar-Ge, inovasyon, katma deÄŸer zincirinde yükselme vesaire üzerine kurgularım. Yoksa imkanları zorlayarak veya muhalefette olduÄŸu gibi gerçekleÅŸmesi mümkün olmayan vaatlerle ortaya çıkmak sadece geleceÄŸe iliÅŸkin endiÅŸeleri, belirsizlikleri, yükleri artırır." diye konuÅŸtu.Â
Orta Vadeli Program'da (OVP) bu yıla iliÅŸkin büyüme hedefinin yüzde 5,5 olduÄŸunu hatırlatan ÅžimÅŸek, bu rakamın bugünkü ÅŸartlarda hala makul olduÄŸunu söyledi. ŞimÅŸek, "Yılın ilk yarısında ciddi bir momentum var, ikinci yarısında bir miktar momentum kaybolsa da bu anlamda makul olacak ama önemli olan orta uzun vadeli bir perspektifle sürdürülebilir yüksek büyüme." deÄŸerlendirmesinde bulundu.Â
Yapısal reformlarla dönüşümü saÄŸladıkları ölçüde, yan etkileri sınırlı yüksek sürdürülebilir büyümenin mümkün olduÄŸunu dile getiren ÅžimÅŸek, ÅŸunları kaydetti:Â
"Bunun ön koÅŸulu, kararlı bir ÅŸekilde enflasyonun belini kırıp, düşük tek haneye inmesini saÄŸlamaktır. Çünkü düşük tek haneye indirirsek firmalarımız tahvil çıkartarak bütün yatırımlarını Türkiye'de ve dünyada finanse ederler. Ä°kinci olarak da öngörülebilirlik artar. O nedenle Merkez Bankasının kredibilitesini, buradaki duruÅŸunu çok önemsedik. OlaÄŸanüstü hal kalktığında, ülke normalleÅŸtiÄŸinde, bu büyüme potansiyeliyle Türkiye çok rahat bir ÅŸekilde uzun vadede milli gelirin yüzde 2'si kadar doÄŸrudan yatırım çeker. Yani bugünkü rakamlarla yaklaşık 16-17 milyar dolar."Â