Şimşek: "Depremin Türkiye'ye etkisi sınırlı olur"

Güncelleme Tarihi:

Şimşek: Depremin Türkiyeye etkisi sınırlı olur
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2011 13:13

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, son günlerin önemli konusu Japonya'daki deprem ve nükleer santral kazasının Türkiye'ye etkileriyle ilgili olarak, “Japonya büyük bir trajediyle karşı karşıya. Bizim ihracat ve ithalatımızda, turizm gelirlerimizde payı düşük. Depreminin Türkiye'ye etkisi, dış ticaret ve turizm kanallarında son derece sınırlı olur. Esas etki dolaylı” dedi.

Haberin Devamı

Şimşek, Show TV'de Ali Kırca'nın moderatörlüğünde yapılan Siyaset Meydanı programına konuk oldu. Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen programa, Marmara, Haliç, Yıldız Teknik, Isparta Süleyman Demirel, Karadeniz Teknik üniversitelerinden öğrenciler de katıldı.

Japonya'nın 5 trilyon doların üzerinde bir gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyüklüğüyle ABD ve Çin'den sonra dünyanın 3'üncü büyük ekonomisi olduğunu, Türkiye'nin Japonya'ya ihracatın 260 milyon dolar gibi çok düşük düzeyde kaldığını, bu ülkeden ithalatının ise 3,3 milyar dolara ulaştığını, bunun da 200 milyar dolarlık ithalat içindeki payının düşük olduğunu belirten Şimşek, “Geçen yıl bu ülkeden gelen turist 200 bin. Turizmimizdeki payı da çok küçük” dedi. Dış ticaret ve turizm kanalıyla Japonya depreminin Türkiye'ye etkisi son derece sınırlı olacağını, bu ülkenin Türkiye'ye sermaye akışı anlamında da büyük payının olmadığını söyleyen Bakan Şimşek, esas etkinin dolaylı olabileceğini kaydetti.

2008, 2009 döneminde son 60 yılın en büyük krizinin yaşandığına dikkat çeken Şimşek, şunları söyledi:
“2010'da dünyada ekonomik büyüme yüzde 4,8 oldu. Tam bu krizden çıkmıştık ki, dünya ekonomisi 3 etkiyle karşı karşıya kaldı. Birincisi petrol fiyatları. Petrol fiyatlarının zirveyi bulduğu noktadan itibaren dünya ekonomisi yavaşlamaya giriyor. Çünkü petrol üreten ülkelere bir kaynak aktarımı oluyor. Ekonomide kullanılabilecek bir kaynak bu yolla petrol üreten ülkelere transfer ediliyor.

İkincisi dünyada uzun süredir siyasi risk çok ön planda değildi. Ben Londra'da çalıştım. Orada Mısır'ı güvenilir, istikrarlı bulurlardı. Demokrasi değildir ama istikrarlıdır. Yatırımlar yapılmıştır. Son dönemde bir siyasi risk artışı görülüyor.

Zaten batılı zengin ülkeleri ciddi borç batağından, banka sistem sıkıntıları devam ediyor. 2010 yılında bile ABD'de batan banka sayısı 140'ın üzerindedir. Sıkıntılar tam aşılmamışken bir şimdi petrol şokuyla karşı karşıya. Tam bunlar olurken, bir de nükleer şokla karşı karşıya kalırsak endişeleri var. Bu bir miktar beklentileri olumsuz etkiler.”

“NÜKLEER SANTRALDAKİ PATLAMAYLA DOĞALGAZ FİYATLARI YÜZDE 20 ARTTI”

Doğalgaz fiyatının Japonya'daki nükleer santraldaki patlamayla birlikte yüzde 20 arttığını bildiren Şimşek, “Son 10 yıldır nükleer santrallar moda haline gelmişti. Nükleer enerji şirketleri önünde kuyruk vardı. Talep vardı. Bu gelişmelerle 'tekrar fosil yakıtlara talep olur mu?' beklentisi var” dedi.
Japonya'nın önemli bir ülke olduğunu, nükleer patlama olursa bir tahribat yaşanacağını belirten Şimşek, “Japonya büyük bir trajediyle karşı karşıya” diye konuştu.

“BİR JAPON AİLEYİ MİSAFİR ETMEK İSTERİM”

Olayları izlerken kendisinin 'bir Japon aileyi misafir etmek isterim' diye düşündüğünü vurgulayan Şimşek, onların Türkiye sevgisinin, Marmara depreminde yaptıklarının, oraya gittiklerinde sıcak karşılamalarının çok farklı olduğunu kaydetti.

Nükleer enerjinin bazı ülkeler için önemli bir alternatif olduğunu, bugün Fransa'nın elektriğinin yüzde 80'inine yakınını nükleerden karşıladığını bildiren Şimşek, şöyle dedi:
“Bu sektöre yönelik şüpheler artmıştır. Japonya'da olan bir facia. Onlardan ders almamız lazım. Projemizde 9 şiddetinde depremi dikkate almadıysak almamız lazım. Nükleere, bütün hidrolik, rüzgar potansiyelimizi kullansak bile kaçınılmaz bir seçenek olarak bakmamız, bütün bu olup bitenlerden ders alıp, tasarımı ona göre yapmamız lazım. Türkiye enerjide dışa bağımlı. Cari açıktan enerjiyi çıkarın son 9 yılda açık 2 yılı geçmez. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını değiştirmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Nükleerde Başbakanımızın yaklaşımı bundan kaynaklanıyor. Rasyonel bir yaklaşım.”

Türkiye'nin Japonya ile ilişkilerinin sınırlı olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin bir ada olmadığını, dünyaya entegre olmuş bir ülke olduğunu, dünyada olanların Türkiye'yi etkileyeceğini anlattı. Etkilenme olsa da ekonominin temelleri sağlamsa sıkıntının atlatılacağını bildiren Şimşek, dünyadaki son krizin de ekonomiye etkileri olduğunu ama temeller sağlam olduğu için kalıcı bir tahribat yaşanmadığını ifade etti.

Türkiye'ye 2010 yılı kasım ayı ortasından 2011 yılı mart ayı başına kadar gerçek anlamda 11 milyar dolar sıcak para çıkışı olduğunu belirten Şimşek, Merkez Bankası'nın faizleri yüzde 1,5 kadar indirerek sıcak para istemediğini gösterdiğini bildirdi. Ama buna karşın 51 milyar dolarlık cari açığını bir yılda bir şekilde finanse ettiğini anlatan Şimşek, kalıcı, uzun vadeli olarak da bu yılın ilk 2 ayında 6,5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım geldiğini ifade etti.

“BİZ VATANDAŞTAN YANAYIZ”

Bir katılımcının “Siz kimden yanasınız?” demesi üzerine Şimşek, “Tabii ki biz vatandaştan yanayız. Türkiye son yıllarda ekonomik ve siyasi olarak belli bir noktaya geldi ama biz her şey güllük gülistanlık demiyoruz. Hala çözülmesi gereken sorunlar var. Bunların çözümü için de çalışıyoruz” dedi.

Şimşek, esnafı değişim, dönüşüm ve destek programı çerçevesinde desteklediklerini, 2002 yılında esnafın aylık yüzde 5 faizle kredi bulabilirken, bugün Halkbank'ın yıllık yüzde 5 faizle kredi verdiğini kaydetti. Torba yasanın çok önemli kısmının kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olduğunu bildiren Şimşek, yasadaki düzenlemelerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın esnaf temsilcileriyle bir araya gelmesiyle belirlendiğini söyledi. Şimşek, torba yasadaki düzenleme sonrası ilk 3 haftada 500 bin mükellefin yararlanmak için başvurduğunu anlattı.

Bakan Şimşek, bir soru üzerine, teminat olmadan bankaların kredi veremeyeceğini bildirerek, “İşini iyi yapan esnaf ayakta. Bankalara emanetçi diye bakmamız lazım. Vatandaştan mevduat toplar kredi verirler. Kredilerin geri ödenmesi lazım. Tabii ki teminat ister” dedi.

Toplamı 312 milyar lira olan bütçeden eğitime 49 milyar lira ayırdıklarını, bu rakamın 2002 yılında 10 milyar lira düzeyinde kaldığını bildiren Bakan Şimşek, “Bu rakam enflasyon kadar artsa bile 20-22 milyar lira olurdu” dedi.

Şimşek, memuru, işçiyi enflasyona ezdirmediklerini, 2011 yılında en düşük emekli maaşına yüzde 21,7, en yüksek emekli maaşına yüzde 8 zam yaptıklarını belirtti. İşçi emeklililerine intibakı kendilerinin 1500 liranın altında aylığı olanlara seyyanen zam vererek halen yaptıklarını, aradaki farkın zamanla kapacağını bildiren Şimşek, şöyle devam etti:
“Hemen kapatalım dersek devlet borçlanmak zorunda kalır. Yine Türkiye'nin geleceği ipotek altına alınır. 2001 öncesinde herkese banka lisansı verdiler. Sonra 22 banka battı. O günün parasıyla 46 milyar dolar. Tabii biz bunu ödemek için borçlanmışız. 2001 krizinin maliyeti bir hesaplamaya göre 250 milyar doların üzerine çıkabiliyor. Biz işimizi yaptık. O adamları sonuna kadar takip ettik. Kimisi hapiste, kimisi yurtdışında kaçak, kimisinin mallarına, mülklerine el konuldu. Bu ülke büyük vurgun yemiş. Bilgiye ulaşmak için, İsviçre, Lüksemburg, Juernsey adalarıyla vergi anlaşmaları yapmışız. Tam bilgi değişimini içeren.
Biz kamu harcamalarını vergi gelirleriyle karşılıyoruz. Vergide 74 milyonun hakkı var. Ben bundan vazgeçemem. Kamu alacakları 74 milyonun hakkıdır.
Anayasa değişikliğiyle ilk defa milli irade kurumların iradesine karşı güçlendirildi. Son 40 yılın en önemli anayasa değişikliğidir. Yeni dönemde de vatandaş kendi anayasasını yapacak.

Bugün sağlıkta kim ne derse desin bu ülke 10 yıl öncesine göre bir devrim yaşamıştır. Batman'daki, Kilis'teki hastaneler İngiltere'dekilerden çok daha iyi. Sağlığa erişimde Türkiye, Norveç, İsveç, Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkeleriyle eşit hale gelmiştir.”

“1991'DAN BU YANA SOSYAL GÜVENLİK MUAZZAM AÇIK VERİYOR”

Ekonomide siyasi istikrarın çok önemli olduğunu, 1923-2002 dönemindeki 79 yılda 57 hükümetin göreve geldiğini, ortalama ömrü 1,5 yıl olan hükümetlerde vizyon üzerine yarış olamayacağını bildiren Mehmet Şimşek, şunları söyledi:
“Vizyon olmuyor. Tamamen popülizm üzerine yarış olur. Bunu 1970'li, 1990'lı yıllarda çok yaşandık. 2 anahtarla yola çıkanlar vardı vatandaşta anahtar kalmadı. Kim ne verirse ben 5 lira daha fazla veririm diyenler vardı. Sosyal güvenlik ne hale geldi. 1991 yılına kadar Türkiye'de sosyal güvenlik fazla veriyordu. Süleyman Demirel, işsizliği azaltmak için erken emeklilik yapacağım, emekli olanların yerine gençleri işe alacağım dedi. O gün bugün sosyal güvenlik muazzam açık veriyor. O zamanlar SSK'nın genel müdürü de Kemal Kılıçdaroğlu idi. Bu sene 30 milyar lira para aktaracağım. Primlerle 60 milyar liraya çıkıyor.

Enflasyonda tek hane için uğraştılar. Ama tek hane şimdi var. Ocak ayında 1968 yılından bu yana en düşük enflasyon yaşandı.

Kazakistan'dan Rusya'ya, İngiltere'ye, Dubai'den ABD'ye bir çok ülkede bankalar battı. Fatura halka çıktı. Maaşlarda kesintiye gidildi. Türkiye'de böyle birşey yok.

2023 VİZYONU

Bizim 2023 gibi bir vizyonumuz hazır. 2010'da milli gelir 10 bin doları muhtemelen geçer. 2023'de 20 bin dolar olacak. 2002'de 4 doların altında günlük gelirle geçinenlerin nüfusa oranı yüzde 30'u, 2010'da yüzde 6'ya indi. İşsizlik oranını yüzde 10,2'den aldık. Geçen seneyi krize rağmen yüzde 11,4 ile kapattık. Birçok ülke oranı ikiye katladı. 2023'de yüzde 5'e indirmeyi planlıyoruz. Türkiye'yi lojistik merkez yapacağız. 15 bin kilometre daha duble yol yapacağız. Hızlı tren çalıştıran 8 ülkeden biriyiz. Ülkeyi hızlı trenlerle donatacağız. İhracatı 500 milyar dolara çıkaracağız. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını 2 kat artırdık. 2023'de yüzde 3'e çıkaracağız.”

Kendisinin 4 abisi, 4 ablası olduğunu, ağabeylerinden 3'ünün öğretmen, birinin ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığından tekniker emeklisi olduğunu bildiren Şimşek, ablalarının okuyamadığını, anne ve babasının okuma yazma bilmediğini, ağabeylerinin 7-8 çocukları olduğunu, her gittiği yerde 3-4 fakir aileyi ziyaret ettiğini, sorunlarını dinlediğini kaydetti. 2002 yılında 509 lira olan 8. derecenin 1. kademesindeki öğretmen aylığının 509 lira iken, 2010 aralık ayında 1.409 liraya, ocak ayında ise 1547 liraya yükseldiğini, dönemlerinde 300 bin öğretmen ataması yapıldığını, bütçeden eğitime ayrılan kaynağın 5 kat artırıldığını ifade eden Şimşek, “160 bin derslik yapmış bir hükümetiz. Benim babam, annem okuyamamıştı. Şimdi bizim köyde teknoloji sınıfı var” dedi.

“ALTYAPIYI YENİLEDİK, EĞİTİME VE SAĞLIĞA KAYNAK AYIRDIK”

2007 yılında, 30 yıldır süren GAP, DAP, KOP gibi bölgesel projeleri bitirme kararı aldıklarını, 1 milyar lira kaynak ayrılmışken, bunu 6 milyar liraya çıkardıklarını belirten Şimşek, şöyle dedi:
“Bu ülkenin altyapısını yeniledik. Eğitimine, sağlığına kaynak ayırdık. Üniversite öğrencilerinden harç parasını ders başına alma kararı aldık. Kazalarda sağlık harcamasının tamamını devletin karşılaması uygulamasını başlattık.

Yoksulluk yok demiyoruz. Yoksulluk azaldı diyoruz. Geçen yıl 1,2 milyon vatandaşımıza iş bulduk. Yıllardır bitmeyen birçok projeyi bitirdik. Tarıma yüzde sıfır ile yüzde 5 arasında, esnafa yüzde 5 ile kredi veriyoruz. Esnafın işveren payını indirdik. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, eğitim, turizmde ve bazı başka alanlarda KDV oranlarını indirdik. Biz esnaftan aylık ortalama 27 lira vergi almışız. 2002 yılında 63 bin esnafa kredi verilirken, şu anda bu rakam 1,2 milyona çıkmış.”
Dönemlerinde hiçbir dönemde olmayacak kadar tarım ve hayvancılığa destek verdiklerini anlatan Şimşek, hayvancılığa 7 yıl sıfır faizli, 2 yıl ödemesiz destek sağladıklarını, dönemlerinde tarım ihracatının 4 milyar dolardan 12 milyar dolara, dolar cinsinden üretimin ise 2,5 kat arttığını kaydetti.
Bakan Şimşek, gelir vergisi çalışmalarında son aşamaya geldiklerini, yeni dönemde mutlaka bir gelir vergisi reformu yapılacağını söyledi.

AKARYAKITTA VERGİ

Şimşek, akaryakıtta bir vergi indirimine gidilip gidilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine de 2002 yılında hükümeti devraldıklarında ham petrol fiyatının 27 dolar olduğunu, bu rakamın günümüzde 4 katına çıktığını kaydetti. Bakan Şimşek, “AK Parti döneminde akaryakıtta vergi artmamış, azalmıştır. Vergilerin enflasyon karşısında erimesine izin verilmiştir” dedi. İmkanlar oldukça vergi indirimine gittiklerini bildiren Şimşek, “yatırım yapın 7 yıl sosyal güvenlik primini ödemeyin, yer mi istiyorsunuz alın yer, kredi mi çekeceksin faizine destek sağlayalım diyoruz. Bunun sonucu geçen yıl 60 milyar liraya yakın yatırım oldu” diye konuştu.

BEDELLİ ASKERLİK

Mehmet Şimşek, CHP'nin bedelli askerlikle ilgili kanun teklifinin sorulması üzerine, askerliğin anayasal bir yükümlülük olduğunu, kendisinin şahsen profesyonel, daha etkin, daha verimli, vurucu gücü yüksek bir ordu olmasını istediğini anlatarak, şunları söyledi:
“Doğrusu anamuhalefet 9 yıldır mecliste. Seçime 3 ay kalmış bir teklifle geliyorlar. Alelacele seçime yönelik, popülist bir yaklaşım. Tamamen seçime yönelik. Ciddi konular böyle ele alınmaz. Sayın Başbakanın dediği gibi ne kandıran oluruz, ne de kandırılan. Popülist politikalardan bu ülke çok çekti. 2001 yılında Türkiye, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) o parayı alamasaydı ya maaş ödeyemeyecekti ya da Merkez Bankası'na para bastıracaktı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun verdiği vaatleri alt alta topladık, 180 milyar lira kaynak gerektiren vaatlerde bulundu. Hiç kimse bedava para vermiyor. CHP Milletvekili Esfender Korkmaz bile nakdi yardım yanlıştır, ayni yardım daha doğrudur diyor. Kişilere para verirsen kimse çalışmaz diyor. Yoksulluğu köklü azaltmanın tek yolu istihdamı artırmaktır. CHP'nin önerileri enflasyonu tekrar 2, hatta 3 haneli rakamlara getirir.”

Bakan Şimşek, iktidara geldiklerinde bütçede birinci sırayı savunmanın aldığını, şimdi ise savunmanın eğitim, sağlık, altyapı harcamalarının gerisinde kaldığını söyledi.

Şimşek, soru üzerine, kendi gençliğinde, lise yıllarında arabesk olduğunu, İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ile coştuklarını bildirerek, “İbrahim Tatlıses, Türkiye'nin son yarım yüzyılına sanat anlamında damgasını vurmuş bir şahsiyettir. Rahatsız etmeden ziyaretine gitmek isterim. Allah'tan acil şifalar diliyorum” dedi. Bakan Şimşek, Galatasaray, Fenerbahçe derbisiyle ilgili olarak da, maça gitmek istediğini, Ankara'ya erken dönerse maçı mutlaka televizyondan izleyeceğini anlattı. “İyi oynayan kazansın” diyen Şimşek, gönlünün Fenerbahçe'den yana olduğunu vurgulamayı da unutmadı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!