Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD'ın işbirliği, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı'nın desteğiyle geliştirilen "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili İşyeri Politikaları Geliştirme ve Uygulama Rehberi", İstanbul Sanayi Odası Odakule Meclis Salonunda düzenlenen toplantıyla tanıtıldı.
Symes, burada yaptığı konuşmada, küresel bir araştırmaya göre, dünya kadınlarının yüzde 30'unun, yani 723 milyon kadının şiddet mağduru olduğunu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesinin araştırmasına göre ise Türkiye'de her 10 kadından 4'ünün yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya yakın ilişkide bulunduğu kişi tarafından fiziksel veya cinsel şiddete uğradığını, 4 kadından birinin ekonomik şiddete maruz kaldığını aktardı.
HER 4 EVLİLİKTEN BİRİ ÇOCUK YAŞTA YAPILIYOR
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu İnceleme Raporu'na göre, ülkedeki her 4 evlilikten birinin çocuk yaşta yapıldığını dile getiren Symes, "Kendilerini koruyamayacak kadar erken yaşta evlendirilen kadınların şiddet görmesi, hayat tercihlerinin kısıtlanması, eğitimsizlik, yoksulluk ve bağımlılık kısır döngüsünde hapsolması kaçınılmaz" ifadesini kullandı.
Symes, kadına yönelik her türlü şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını ve bu eşitsizliği beslediğini, aile içinde veya yakın ilişkide engellenemeyen kadına yönelik şiddetin, toplum geneline yayılması ve tüm toplumsal dokuyu zehirlemesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Kadının toplumda güvensiz ve şiddet tehdidine açık konuma iten kısır döngünün her çarkının kırılması gerektiğinin altını çizen Symes, "Kadına karşı şiddete yönelik yasal koruma sağlanması ve yasaların etkin şekilde uygulanması, hükümet programlarında yer alan bir husustur ve son yıllarda da son derece önemli adımlar atılmıştır. Gerek uluslararası gerekse ulusal düzeyde kampanyalar ve projeler ile bilinirlik giderek artmaktadır ancak ne yazık ki kadınlarımızın yaşamlarına hala etkili ve güçlü bir şekilde yansımamıştır. Bütün aksiyonların alındığını da tam olarak söyleyemeyiz. Şunu da biliyoruz mevzuatta yazılan her şey içselleştirilmemişse, aksiyona geçmesi de çok zor" diye konuştu.
Symes, Türkiye'nin kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ve onaylayan ülke olduğunu ve bunun Türkiye'ye önemli bir sorumluluk yüklediğini belirtti.
"ÖZGECAN ASLAN, TOPLUMU BİR ARAYA GETİREN ÖNEMLİ BİR SİMGE"
Symes, "Kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans" anlayışının yerleşmesi için devletin tüm mekanizmalarının en etkili şekilde harekete geçmesini beklediklerini belirterek, seferberlik anlayışıyla da ülkenin her köşesine bu anlayışın ulaştırılması ve içselleştirilmesi için yapılacak çalışmalara TÜSİAD olarak katkı vereceklerini bildirdi.
Eğitimin, değişimi sağlamak için tek başına yeterli olmadığını dile getiren Symes, "Mevzuatımızın kadına yönelik şiddetle mücadelede caydırıcı hükümler içermesi, 'Şiddete sıfır tolerans'ın hem mevzuata hem de mevzuatın uygulanmasına yansıması son derece önemli. Hukuksal alanda atılacak adımlar şiddet uygulayanın hiçbir şekilde mazur görmeyen bir anlayışın toplumsal kabulü için de önemli bir etki yaratacaktır. Burada da kültürel bir değişime ihtiyaç var. Zaman zaman alınan kararlar, hafifletici unsurlar, bizde büyük bir acı ve ümitsizlik doğuruyor" ifadelerini kullandı.
Cansen Başaran-Symes, eğitim müfredatına toplumsal cinsiyet eşitliğinin yerleştirilmesi, erken evliliklerle mücadele, şiddetten koruyucu önlemler, danışmanlık hizmetleri, kadın dostu şehirler, kadınların eğitim, çalışma yaşamı ve toplumsal yaşamda güçlendirilmesine yönelik adımların çözümün parçası olduğunu anlattı.
KADINA ŞİDDETE ORTAK DURUŞ
Kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütleri olarak kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddete maruz kalan kadının haklarının korunmasında ortak bir duruş sergilenmesi gerektiğine inandıklarını ifade eden Symes, herkesin kendi alanında çalışarak, kalıcı ve sürdürülebilir projelere destek vermesi gerektiğini söyledi.
Özgecan Aslan cinayetine de değinen Symes, şöyle devam etti:
"Bu yıl bizleri derinden sarsan, acı bir şekilde aramızdan ayrılan Özgecan Aslan, kadına şiddete karşı tüm toplumu bir araya getiren önemli bir simge oldu. TÜSİAD olarak biz de üzerimize düşen sorumluluğu Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu'nun daha önce başlattığı 'İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi'ne destek vererek üstlenmeye karar verdik. Aslında bizim için proje arayışındaki tetikleyici unsur, maalesef acı ve tatsız bir olay oldu. Kapsayıcı büyüme anlayışıyla iş dünyasına yüklenen farkındalık ile artık daha fazla şirketin kurumsal politikalarına toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışını mutlaka ve mutlaka dahil etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Daha fazla kadının çalışma yaşamına katılması sadece katılmakla kalmayıp kalıcı olması için kurumsal politika ve mekanizmaların önemi son derece açık. Dolayısıyla burada devlete değil iş dünyasına ciddi bir görev düşüyor. TÜSİAD olarak 'Kadına Yönelik Şiddet' başlığının da şirketlerin kurumsal politikalarında mutlaka ve mutlaka yer alması gerektiğine inanıyoruz. Kadın çalışanlar kurumlarımız birer değeridir."
"REHBER, KURUMSAL POLİTİKA OLUŞTURMAK İÇİN KAYNAK"
Symes, giderek iş hayatını olumsuz etkileyen şiddete karşı mutlaka kurumsal yeteneklerle harekete geçmek gerektiğine işaret ederek, Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle İlgili İşyeri Politikaları Geliştirme ve Uygulama Rehberi'nin kurumsal politika oluşturmak için şirketlerin başvurabileceği bir kaynak olduğunun altını çizdi.
TÜSİAD'ın rehberin tanıtılması ve uygulanmasına güçlü bir şekilde destek vereceğini, rehberin tüm üyeler tarafından benimsenmesi için çalışmalar yapacaklarını, Anadolu'daki şirketlere rehberin yayılması ve benimsenmesi için TÜRKONFED'in desteğini aldıklarını belirten Symes, 2016 içinde de şirketlere rehberle ilgili bilgilendirme toplantıları yapacaklarını ve gelecek yılın aralık ayında gelinen noktayı ve rehberi benimseyen kurumların deneyimlerini paylaşacaklarını kaydetti.
"KADINLAR , KIDEMDEN VE EĞİTİMDEN BAĞIMSIZ OLARAK ŞİDDETE MARUZ KALMAYA DEVAM EDİYOR"
UNFPA Türkiye Temsilcisi Karl Kulessa da kadına yönelik şiddetin iş ortamında da son derece yaygın olduğuna işaret ederek, kadınların kıdemden ve eğitimden bağımsız olarak şiddete maruz kalmaya devam ettiğini söyledi.
Ev içindeki şiddeti, "Kadının iş hayatına katılmasının önündeki en önemli engellerden biri" şeklinde değerlendiren Kulessa, çalışan kadınlara karşı ön yargının, kadınların iş dünyasına girmesini, terfi etmesini ve daha yüksek ücretlere hak kazanmalarını engellediğini anlattı.
Kulessa, son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda Türkiye'de ilerleme kaydedildiğini belirterek, "Maalesef Türkiye, yapılan araştırmalarda ve endekslerimizde halen çok alt sıralarda yer alıyor. Dünyada yürütülen Global Cinsiyet Eşitsizliği Endeski'nde Türkiye, 145 ülke arasında 131. sırada yer alıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında, iş gücünde maalesef olumsuz bir takım gerçekler hala var. Kadınların iş gücüne erişimi yüzde 30 düzeyinde. Geçtiğimiz 10 yıl içinde eğitim ve bilinç artırıldı. Özel sektörün bu konuya önem atfetmesinden memnunuz" diye konuştu.