Güncelleme Tarihi:
Otay, “Türkiye'nin şu an Ortadoğu, Türk Cumhuriyetleri ve Afrika ülkelerindeki gelişen nüfuz alanının yabancı yatırımcıları çekme açısından önemli avantaj sağladığını” kaydetti.
Türkiye'deki en eski Amerikan kuruluşlarından Ford Otosan Genel Müdürü Otay, Türkiye'deki ABD ve diğer yabancı yatırımları değerlendirdi.
Üyesi oldukları Amerika Şirketler Derneği'nde Türkiye'de iş yapan 75 civarında Amerikan kuruluşu bulunduğunu, ancak Türkiye'deki ABD firması sayısının bundan fazla olduğunu belirten Otay, Türkiye'deki ABD yatırımlarının genel anlamda arttığını, ancak daha da geliştirilebileceğini söyledi.
Otay, daha çok sayıdaki büyük cirolu şirketlerin Türkiye'ye yatırım yapmasını sağlamak gerektiğini belirterek, bunun için daha çok bilgisayar, ilaç ve savunma sanayisi alanında olan ticari ilişkilerin başka alanlara da yayılabileceğini kaydetti.
Nuri Otay, “(Türkiye'ye yatırım yapan) Normal sanayi şirketi sayısı çok fazla değil, bu artırılmalı. Türkiye'de sanayi giderek daha çok büyüyor. Bugün sanayi ürünlerini geliştiren Asya'da Çin, Avrupa'da Almanya. Yeni gelişmekte olanlar arasında da Türkiye bu konuda iddialı. Özellikle elektrik, elektronik, gıda, müteahhitlik alanlarında ABD ile ticari ilişkiler ve yatırımlar artırılabilir” dedi.
Türkiye'ye yatırım yapan ABD firmalarının memnun kaldığını ifade eden Otay, ancak bilişim ve ilaç sektöründeki bazı Amerikan firmalarının sorunlarının devam ettiğini de dile getirdi.
“SERMAYEYİ DAVET EDEN BÜROKRASİ LAZIM”
Türkiye'nin yabancı yatırımlar için konumunu değerlendiren Otay, özellikle ABD firmaları açısından mesafeden dolayı lojistik ve finansman gibi konuların dezavantaj yarattığını söyledi.
ABD firmasının, ürününü Türkiye'de üretip ihraç ettiğinde, ABD'deki son tüketiciye gidene kadar belli sermayeyi stoğa bağladığına dikkati çeken Otay, “Ama ABD ile ihracatı büyüteceğim diyen ülkeler, bu stoğu Eximbank modeliyle çözebiliyorlar. Şimdi Türkiye'nin sadece iyi niyetle hükümetler arasında bunu artırma çabasının yanı sıra muhakkak Eximbank kredisi gibi lojistik dezavantajın farkını bir destekle karşılamak gibi projeler üretmesi lazım” diye konuştu.
Otay, bürokrasinin de yatırımları çekmede bazı sıkıntılar doğurduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Şu anda rekabet etmeye çalıştığımız diğer ülkelere göre Türkiye'de bürokratik karmaşıklık çok fazla. Yabancı şirketin, sermayedarın karşısına hakikaten karmaşık bir yapı çıkıyor. Örneğin, ABD'deki şirket kurmanın basitliği burada yok, çok fazla merciden onay alınması gerekiyor. Bunun yanında, gümrük komisyon sistemi veya gümrükle ilgili belgeler de çok karışık. Diğer ülkelerde basitleştirilmiş olan konular biraz da geleneklerinden dolayı Türkiye'ye hemen giremiyor ama bu da bazen yeni yatırımcı açısından pek çekici olamıyor.”
Bu durumun bazı yatırımların kaçırılmasına neden olabileceğini dile getiren Otay, “Bu durum geçmiştekine göre daha iyiye gidiyor ama düzelme hızı yeterli değil. Basitleştirilmiş, sermayeyi davet eden bir bürokrasi modeli lazım. Hükümetlerin programları, planları bunu taşıyor ancak bürokrasi bu hıza daha ayak uyduramıyor. Rekabetçi olmak için ileri gitmek gerekli” diye konuştu.
“TEŞVİKTE, GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE BAKMAK LAZIM”
Otay, Türkiye'nin gümrük birliği, yetişmiş insan gücü ve nüfusunun ise avantajı olduğunu hatırlatarak, “Bunun yanında Türkiye'nin şu an Ortadoğu, Türk Cumhuriyetleri ve Afrika ülkelerine yönelik gelişmekte olan nüfuz alanı da önemli avantaj. Bu ülkelere, Türkiye üzerinden ihracat ve ithalat geliştirme olanağı var. Dolayısıyla, Türkiye'nin güçlü yönlerine de yatırımlar için dikkat çekilebilir” dedi.
Teşvikler konusunda da Türkiye'nin kendisini gelişmiş ülkelerle karşılaştırmasının yeterli olmadığını belirten Otay, “Türkiye'den çok daha fazla teşviki, gelişmekte olan ülkeler sunuyor. Örneğin, Romanya, Bulgaristan, Polonya gibi bizden küçük Doğu Avrupa ülkelerinin ne tür teşvikler verdiği araştırılmalı. Mesela, Eximbank örneğini gelişmekte olan ülkeler yapıyor. Türkiye'nin potansiyel yatırımları bürokratik engeller ve başka ülkelerin sunacağı daha iyi teşvikleriyle kaybetmemesi lazım” yorumunda bulundu.
Otay, teşvik kanunun bazı geçici maddelerinin bu yıl sonunda geçerliliğini yitirmesinin yatırımlara ne tür etki yaratacağının da sorgulanması ve buna göre önlem alınması gerektiğini dile getirerek, Türkiye'nin agresif büyüme hızını da devam ettirmesinin uygun olacağını vurguladı.
Türkiye'deki yabancı yatırımların geleceğine yönelik öngörüde bulunan Otay, “Bazı sorunların aşılması ve sunulacak cazibelerle gelecek yıllardaki yatırımların artabileceğini” söyledi. Otay, “Türkiye, kendi başına büyüme hızı, iş yapış tarzı ve ileriye dönük verdiği güvenle zaten belli bir dikkati üzerine çekmeye başladı. Ama şu anda Türkiye'ye gelen para akışı sıcak para akışı. Bunların kalıcı yatırımlara dönüşmesi hepimizin ortak amacı. Tüm global yatırımcılar açısından Türkiye cazibe merkezi olmaya devam edecektir ama aradaki pürüzleri halletmesi gerekiyor” dedi.
“FORD OTOSAN CESARET ARTIRAN BİR MODEL”
Amerikan-Türk eşit ortaklığına sahip Ford Otosan olarak da dış ticarette artı veren bir firma olduklarını belirten Otay, şunları kaydetti:
“Otomotiv sektörünün en önemli özelliği, daha çok ihraç eden konuma gelmiş olması. Ford Otosan bu konudaki tecrübesiyle, 8 yıldır Türkiye'nin lider markası olması açısından iyi bir örnek. Yani, hem ithalatta hem ihracatta, ABD'ye kadar proje yapabilen bir kurum olmasıyla, Türkiye'deki yabancı yatırımlarda başarılı olunabilineceğine dair iyi bir örnek. Belki aynı örnek ABD ile otomotiv sektöründe tekrar edilemeyebilir ama farklı sektörlerde benzer örnekler çıkabilir. Ford Otosan Türk-Amerikan ilişkileri açısından bence cesaret artıran bir model.”
Otay, firma olarak bir sonraki nesil transit üretimiyle ilgili Kocaeli fabrikasına 630 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını hatırlatarak, bunun Ford Motor Company ve Koç Holding'in Türkiye'ye verdiği önem ve güveni gösterdiğini, ekonomik krizden sonra gelen böyle bir kararın Türkiye'ye de heyecan verdiğini söyledi.
“FORD'DA EN FAZLA ÇALIŞILMAK İSTENEN YERLERDEN BİRİ İSTANBUL”
AR-GE yatırımlarının önemine dikkati çeken Otay, firma olarak 2 yıldır bu konuya ciddi öncelik verdiklerini, Türkiye'de sadece bu alanda 800'ü aşkın mühendis çalıştırdıklarını anlattı. Otay, “Bununla, biz sadece Türk mühendislerinin önünü açmış olmuyoruz, ayrıca Gebze'deki AR-GE'miz Ford'un dünyadaki üçüncü geliştirme merkezi oluyor. Bu da Türkiye'nin sadece sanayi değil fikir geliştirmeye de önem verdiğinin göstergesi. Çünkü, AR-GE'nin Türkiye'ye gelmesi, Türkiye'nin bu konuda cazibe merkezi olması önemli gelişme. Bunu da bir açılım planında, sadece Ford değil küresel şirketler açısından Türkiye'nin bunu daha iyi anlatması lazım” dedi.
Otay, ayrıca, firma olarak birçok ülkedeki şirketlerinde bir proje için ekip kurmanın bazen zor olduğunu ama “Türkiye, özellikle de İstanbul ve çevresinin cazibe merkezi olması, insanların gelip yaşamak için can atması nedeniyle”, ekipleri İstanbul'da kurmanın daha kolay olabildiğini söyledi.
Ford Otosan Genel Müdürü Nuri Otay, “Bu son 5 yılda gelişti. Ford'da en fazla çalışılmak istenen yerlerden biri İstanbul'dur. Ford dünyasında genç mühendis olsun, genç yönetici adayı olsun, birçok kişinin kariyerinde gelip çalışmak istediği yerlerden biri İstanbul olmaya başladı, çalışmak için en fazla tercih edilen yerlerden biri oldu” diye konuştu.