Sermaye çıkışı uyarısı yaptık bankalar emniyetli gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Sermaye çıkışı uyarısı yaptık bankalar emniyetli gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2006 00:00

Bir yıldır Merkez Bankası ve BDDK kanalı ile olası riskler konusunda bankaları uyardıklarını söyleyen Devlet Bakanı Ali Babacan, "Gerekli bankalara sermaye artışı uyarısı yapılırken, tüketici kredilerinde açılanlara frene basmaları tavsiye edildi. Bankaların kur riski ise zaten yoktu. Çok şükür bankacılık emniyetle ve güçlü bir şekilde gidiyor" dedi.

EKONOMİDEN Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Merkez Bankası başkanlığına atama sürecinin uzamasında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in de rolü bulunduğunu belirterek, "Biliyor musunuz kaç aday götürdük? İkiden fazla; ama sizinle sayı tahminine girmem. O süreçte attığımız her adımın arkasındayız" dedi. Babacan, dün gazetelerin Ankara’daki yöneticileri ile ekonomi ve AB konularındaki gelişmeleri içeren bir kahvaltılı toplantı yaptı. Toplantıda ekonomi ile ilgili sunuşları Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, AB sunuşunu ise Avrupa Birliği Genel Sekreteri (ABGS) Büyükelçi Oğuz Demiralp yaptı. Toplantıya Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Acet ile Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Emin Zararsız da katıldı. Çanakçı’nın yaptığı sunum sırasında zaman zaman saptamalar yapan ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, şunları söyledi:

CARİ AÇIK ÖZELDEN: Artık cari açık özel sektörün hareketleri ile oluyor ve yine özel sektör tarafından finanse ediliyor. Son üç yılda cari açığın ortaya çıkmasında kamunun hiç payı olmadı. Kamu borç azaltıyor.

BANKALARI UYARDIK: Bir yıldır Merkez Bankası ve BDDK bankaları, olası riskleri konusunda, senaryo analizleri yaparak uyardı. Gerekli bankalara sermaye artışı uyarısı yapılırken, tüketici kredilerinde açılanlara frene basmaları tavsiye edildi. Bankaların kur riski ise zaten yoktu. Çok şükür bankacılık emniyetle ve güçlü bir şekilde gidiyor.

EKONOMİ DIŞI ETKENLER: Son dalgalanmadaki ekonomi dışı etkenleri iç siyasetle ilgili bazı konular; Danıştay saldırısı, seçim tartışması, Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bunların uluslararası dalgalanma ile eş zamanlı gerçekleşmesi dalgalanmanın bizdeki etkisini artırdı. Şimdi durum farklı; tabi coğrafyamız çok sıkıntılı, işte Orta Doğu. Biz her duruma hazır politika üretmek durumundayız. Bu nedenle yapısal reformlar sürmeli, zemin daha sağlamlaşmalı.

ENFLASYON TEMEL ÖNCELİK: Enflasyon temel önceliğimiz olmaya devam ediyor. Hedef değişikliği yok. Kararlılığımızın ilanı ve uygulamaya geçirmemiz ekonomik istikrarı getirir. Bizim en önemli siyasal başarımız enflasyonu düşürmek oldu. Halkın böylesine taktir ettiği bir gelişmeden vazgeçmemiz sözkonusu değildir. Bu fırsatı yakaladık, gevşetmeyiz. Yoksa gelecek nesiller bizden hesap sorar.

ABD değiliz önceden isim açıklanmazdı

DALGALANMADA Merkez Bankası Başkanlığı atamasının etkili olduğunu düşünmediğini belirten Ali Babacan, şöyle konuştu: "Biz oradaki ekibin arkasındayız. Süreci neden önceden başlatmadığımızı biliyorsunuz. Burası ABD gibi değil. (ABD Merkez Bankası Başkanı’nın 6 ay önceden belirlenmesine atıfla) Burada önceden isim açıklarsan, adamı sıfırlarlar, yıpratırlar. Bu atama sürecinde Cumhurbaşkanı’nın da rolü vardır. Cumhurbaşkanı’na kaç aday götürdüğümüzü biliyor musunuz? Çok götürdük. İkiden fazla; öyle sizin tahminlerinize girmem. Biz her noktada aldığımız kararların ve attığımız adımların arkasındayız. Tabii sonuçta bu süreç bizi de rahatsız etti; ama yapılması gerekenler yapıldı. Risklerden biri oldu; ama çok az. Biz, atamalarda ’Bizden olanlar’ ve ’Ötekiler’ tartışmasının dışındayız, böyle bir şeyimiz yok. Stopaj kararında yatırımcılar beyannamenin b’sini bile duymak istemediklerini söylediler. Biz yarın stopajlarda istediğimiz kararı alırız, buna U dönüşü de denemez."

Ekonominin dalgalanmaya dayanıklı olduğunu gördük

TOPLANTIDA Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı da bir sunum yaptı. Son yaşanan dalgalanmanın sadece Türkiye’ye özgü olmadığını belirten Çanakçı, "Ama iç ve dış gelişmeler nedeniyle biz daha çok etkilendik. Ancak, ekonominin dalgalanmalara daha dayanıklı olduğu da görüldü. Dalgalanma gelişmiş ülkelerdeki parasal sıkıştırmadan kaynaklandı. Bunun ardında enflasyon korkusu yatıyor. Bu gelişmeler üzerine yatırımcı parayı nereye aktaracağı konusunu yeniden değerlendirince yükselen ekonomilerdeki risk de artmaya başladı. Yatırımcı daha kısa pozisyonda ve likit kalmak istedi. Bu da varlık fiyatlarında keskin düşüşe neden oldu. FED’in 10 Mayıs kararı ardından borsalar düştü. Türkiye para değeri ve borsası en çok düşen ülkeler arasında yer aldı. Türkiye’nin risk pirimi 100 puan arttı, tahvilleri en fazla etkilendi" dedi. Çanakçı şu değerlendirmelerde bulundu:

HÁLÁ DİKKATLİ GİTMELİ: Biz de mali disiplini sıkıştırma, para sıkıştırması, borç yönetiminde esneklik, yapısal reformlara hız vererek bunları karşılamaya çalıştık. Borç yaratmayan kaynakların güçlendirilmesi öncelik verdik. TMSF ve özelleştirmeden gelen gelirlerin Hazine’ye bir an önce aktarılmasını sağladık. Merkez Bankası da gerekli kararları aldı. Sosyal güvenlik ve bütçe gelirlerindeki beklenin üzerinde artış yaşandı. Tedbirler mali piyasalarda olumlu sonuçlar verdi. Ancak kısa dönemden hareketlerle sonuç çıkarmak zor. Hala dikkatli gitmek gerekiyor.

BÜYÜME SEVİNCİ: Ancak orta ve uzun vadede mali piyasaların normalleşeceğini düşünüyoruz. Güçlü ekonomik temeller de var. Özellikle büyümenin güç kazanması. Burada da önemli olan büyümenin özel sektör yatırımlarına dayanmasıdır. Özel sektörün katkısı toplam büyümeden daha yüksek oldu. Gerçekleşen üretimin değil potansiyel üretimin de artma eğiliminde olması çok önemli.

YÜKSEK DÖVİZ GİRİŞİ: İstihdamdaki olumlu gelişmeler, ihracat ve turizm gelirlerindeki gelişmeler cari açık üzerindeki endişeleri azaltıyor. Yabancı sermaye girişi de artıyor. Ocak-Mayı’ta 8.1 milyar dolarlık giriş oldu; bunun hedefleri aşması bekleniyor.

BANKALAR GÜÇLÜ: Bankacılığın geçirdiği değişim Türkiye’nin en güçlü yanını oluşturuyor. Bankaların açık pozisyonu sıfır noktasında. OECD içinde en yüksek orandayız. Kamu Borçlanma Gereği son dört yılda düşürüldü. Bu yıl ilk defa binde 7 oranında fazla bekliyoruz. Borç stokunun GSMH’ye oranını yüzde 55’e inmesi de dikkate değer bir gelişme. Ekonominin şoklara karşı dayanıklılığının arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!