Güncelleme Tarihi:
Boyner “Senet sepet dönemine geri dönmek mi istiyoruz” dedi.
HEM kredi kartlarıyla ilgili düzenleme hem de uzun yıllardır konuşulan perakende yasasıyla ilgili ortaya çıkan son taslak perakende sektöründe yakından takip ediliyor. Son gelişmeleri değerlendirmesi için, gıda dışı perakendede 3 milyar lirayı aşkın ciroya sahip Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner ile konuştuk.
Yeni perakende yasası ve kredi kartlarıyla ilgili düzenlemeler perakende sektörünü nasıl etkiliyor?
- Her ikisi de 2023 vizyonundaki gelişmenin önündeki engel. Perakende yasası, organize dışı perakendenin teşviki ile çıkarılmak istendiği anlaşılan bir kanun. 70 milyon müşteriye ve onların çıkarlarına karşı. Milyonlarca insan hafta içi burnundan soluyarak çalışıp, evinin ihtiyaçlarını pazar günü alırken, büyük süper marketlerin, AVM’lerin pazar günü kapatılmasını düşünmek doğru mu?
Milyonlarca kişi taksitli ödeme sayesinde ailece tatillerini planlayabiliyorlar. Bütün yıl alın teri döküp, emek harcayarak çalışan insanların yıllık izinlerinde bir hafta aileleriyle deniz kenarına gidebilmeleri lüks bir tüketim midir? Yoksa insani bir ihtiyaç mıdır? Eğer bu bir ihtiyaçsa herkes senet imzalayıp seyahate çıkacak, bunu mu istiyoruz? Vatandaşın yaşamını iyileştirmek amaç olmalı. Ona ihtiyacı olan malı en ucuz, en yakın yerde, istediği gün ve saatte ve kolayına gelen ödeme sistemi ile satın alabilme imkanını yaratmak önemli.
KARTLAR EKONOMİNİN DİNAMOSU
Kredi kartalarının sunduğu taksitlere yönelik kısıtlamaya ne diyorsunuz?
- Taksitli kredi kartları Türkiye’de tamamen Türk halkının ihtiyaçlarından doğmuş bir üründür, başka ülkelerde icat edilip herhangi bir bankacılık ürünü gibi gelmedi. Taksit Türk ticaret kültürünün doğasında var, gelişen büyüyen genç ekonominin ihtiyaçlarını karşılamak için senelerdir her türlü perakende mağazasında uygulanır. Veresiye defteri, senet vardı eskiden... Önce rahmetli Nuri Güven icat etmişti YKM’de senetle vadeli satış yapardı. 1972 yılında Beymen uygulamaya başladı. O zamanların memur şehri Ankara’da çok işe yaradı. Bunu da senet alarak, kefil alarak yapabiliyorduk. Sonra Çarşı mağazalarında başladı senetli satışlar.
Bununla ilgili ilk kart uygulamalarından birini de siz yaptınız.
- 1982’de Beymen ilk vadeli ama faizli ödeme kartını çıkarttı. Böylece senet sepet dönemi kapandı. Arkasından Çarşı Mağazaları vadeli ve faizsiz kartı hayata geçirdi. Sonra Advantage Kart adı altında bütün grupta kullanmaya başladık bunu. Vadeli faizsiz ödeme kartı Türkiye’nin kredi kartı konsepti haline geldi. Bugün de ekonominin ve büyümenin dinamosu. Türkiye’nin ekonomik, ticari ve demografik yapısının bir ihtiyacı olarak doğan senet sisteminin daha kontrollü bir sisteme alınmasıdır. Nüfusumuz çok genç, dogal olarak da ihtiyaçları bugün ellerindekinden daha fazla, bu dengeyi sağlayabilmek icin en önemli araçlardan biri kredi kartı. Bizim gibi gelişmekte olan ve genç nüfuslu ülkelerde ihtiyaçlar doygunluğa ulaşana kadar sektörler bu destekleri yapmak durumunda, aksi halde gelişme olmaz. Türkiye çok geriden geldi. Bir hayata üç hayat sığıdırıyoruz. Herkesin acelesi var. Hızlı koşuyoruz. 2023 hedeflerimiz de ne kadar acelemiz olduğunu gösteriyor.
Farkı kapatmaya çalışıyoruz
Neden acelemiz var?
- Batının 100 yılda geldiği yere biz 10 yılda geliyoruz. Bakın bize Osmanlı’dan ne endüstri kalda ne ticaret. Batı ile aramızdaki açığı böyle kapatabiliyoruz. Batıda 5-6 jenerasyondur ev telefonu kullanılıyor. Biz de ev telefonu olmadan cep telefonu sahibi olanlar var. Şu anda konut sektöründe yaşanan hızın nedeni nedir? Bu kadar çok konuta ihtiyaç var çünkü bu geçmişten birikip gelen bir talep. Gelecek 10 yılda bu kadar hızlı büyümeyecek.
Bankacılık dışı ödeme yöntemi endişelendirir
Çok sert bir düzenlemenin etkileri nasıl olur sizce?
- İhracata dönük endüstriler de iç tüketime dayanmadan gelişemez. İç pazarımızda güç kesersek ekonomik büyümemiz de bundan etkilenecektir. Öte yandan hem bir tüketici olarak hem de bir perakendeci olarak bankacılık denetiminin dışına çıkabilecek ödeme yöntemleri beni endişelendirir. Kredi kartları üzerindeki bu yeni kısıtlayıcı düzenlemeler toplumumuzdaki bankalaşma oranını olumsuz etkileyecektir. Biz perakende sektörü olarak bütün ödemelerin kayıt altına girmesinden çok faydalandık. Ödemelerle birlikte bütün sektör bankacılık disiplininin etkisi altına girmiş oldu ve bu ciddiyete yakışan ‘kalitelilik’ anlayışına kısa sürede ulaştı. Bu disiplinden ve kaliteden geriye doğru adım atmak istemeyiz.
Kayıt dışı ile mücadele yolu
Toplumun ihtiyaçlarından doğan bir konseptin yasayla değiştirilmesinin sonuçları ne olacaktır?
- Ekonomimizin geçmişini ve şimdiki demografisini, büyüme iştahını da göz önünde bulundurursanız kredi kartları bu ödemeleri bankacılık sisteminde tutmanın en kontrollu, en güvenli yolu. Hem vadeli ödeme yapmayı seçen vatandaşlarımızın bankacılık sisteminin güvencesi ile işlemlerini yapabilmeleri için, hem de kayıt dışı ekonomi ile savaşabilmemiz için çok önemli.
Bu düzenleme vadeli satın alma alışkanlıklarını azalmayacak mı yani?
- Yarını bugunünden daha büyük olan bir ülkenin başka çaresi yok ki. Demografik dinamizm ve devinimi çok yüksek bir ülkeyiz. Herkes daha iyi bir yaşam kalitesi için koşturuyor, çabalıyor, hakediyor ve harcıyor. Müşteriler için yani halkımız için kredi kartları hayat damarıdır. Bu kartlarla satın aldıkları koltuklarda oturuyorlar, buzdolaplarını kullanıyorlar, ayakkabıları giyiyorlar, TV’leri izliyorlar. Bu sayede bu sektörlerdeki üreticiler yurtiçi satışları ile edindikleri ölçeklerle yurtdışı oyuncularla rekabet gücüne erişebiliyorlar.
Kredi kartlarında gelire göre limit sınırlaması yerinde bir düzenlmeme değil mi?
- Kesinlikle yetinde. Bu tür önlemler koruyucu ama taksite sınırlama tüketim geleneğimizle ters.
Olumlu beklenti harcatır
Son dönemlerde vadeli kredi kartı harcamalarındaki artışın sebepleri ne?
- Hem kredi kartı harcamalarını hem de taksitli harcamaları tetikleyen bir sebep aslında tüketicinin geleceğe yönelik olumlu beklentilerinin geçmişe göre yükselmiş olması. Önümüzdeki 3 aylık, 6 aylık dönemde işsiz kalmayacağına, ekonomik koşullarının kötüye gitmeyeceğine inanan kişiler vadeli alımlar yapmayı tercih ederler. Buna ek olarak, vadelerin uzaması faizlerdeki düşüşün de bir sonucu. Maliyet düştükçe, ürün tedarikçileri ve bankalar daha uzun vadeli taksitler yapabiliyorlar. Tabii maalesef kendi kişisel limitlerinin üzerinde harcama yapan ve kendisini sürekli farklı kartlarla finanse etmek durumunda kalan tüketiciler de bulunuyor. Ancak makro dengeleri tehdit edecek boyuta varmadığı sürece buna toplum genelinde müdahale etmek doğru olmaz. Sadece kendi limitinin üzerinde harcama yapan kişilere yönelik alınan tedbirler güvenle alışveriş yapan bütün tüketicilerin de üzerinde olumsuz etki yapar. Bunun da ekonomik büyümeye yansıması negatif olur.
Borcun büyük kısmı konut ve tüketici
Kredi kartı harcamalarına hane halkı borçlanması açısından bakınca... Önlem alınmazsa, risk var mı?
- Hükümetin bu konuyu masaya yatırmasının altında, tüketicinin toplam borçluluk oranı ile ilgili endişeler bulunuyor. Tüketicilerin gereğinden fazla borçlanmasını engelleyici bir sınır koyulması, tabii ki BDDK’nin alması gereken tedbirlerdendir. Ancak, var mı gerçekten gereğinden fazla borçlanma? Mevcut durumda Türkiye hane halkı borçluluk oranının GSMH’ye oranı yüzde 20’si civarında. Bu oran Euro bölgesi ülkelerinde bizim üç katımızdan fazla. Türkiye’de borçluluk oranında son yıllarda artışın hızı yüksek olsa bile mevcut oranlarla hanehalkı borçluluğumuzun bir sorun haline dönüşmesi ancak çok uzak bir vadede belki gerçekleşebilir gibi görünüyor.