Güncelleme Tarihi:
PAZAR günkü yerel seçim sonuçları, siyasetçilerden çok ekonomik birimleri çok yakından ilgilendiriyor. İki kesim var; biri finansal piyasalar, diğeri ve en önemlisi reel kesim şirketleri. Soru şu; pazar günü yapılacak seçimler sonrasında politik belirsizlikler azalacak mı? Mevcut siyasal kriz sona erecek mi? İktidarın koltukta oturmasında daha fazlasına yani anayasal kurumların işlerliğine dayalı siyasal istikrar ne olacak? Küresel konjonktürdeki son 10 yılın değişen koşullarına karşı henüz ne yapacaklarına hazırlanamamış şirketlerimiz, 17 Aralık sonrasında ortaya çıkan siyasal krizin yerel seçim sonrasında nereye yol alacağını görmek istiyorlardı. Askıda bekleyen çok önemli bazı kararlar deyim yerinde ise ‘düğmeye basılmayı’ bekliyor halde. Gelecek hafta sadece pazar günü seçim değil, şirketler için de ertesinde bir ekonomik seçimler olacak.
KRİZ AŞILABİLECEK Mİ
Finansal piyasalarda tahvil ve hisse senedi gibi mali varlık yatırımları olanlar nasıl bir seçim sonucu gelirse ellerinde bulunan varlıkların nasıl etkileneceği ile ilgili. Reel kesim şirketleri ise yeni yatırım, kapasite büyütme, istihdam kararları ile ilgili. Reel kesim şirketlerinin ne yapacakları, sokaktaki yurttaşları daha yakından ilgilendiriyor. Çünkü hanede yaşayanların gelirleri ve işleri buna bağlı. Yerel seçim sonucu bir biçimde Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi için ön eğilimi göstereceğinden, iktidar partisi Ak Parti’nin oylarının hangi oranda olacağı önemli hale geldi. Başbakan Erdoğan’ın da partisinin alacağı oylara göre Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı, üçüncü dönem kuralını kaldırıp Başbakan olarak kalıp kalmayacağı da. Ama en önemlisi şu; siyasal kriz aşılabilecek mi?
MERRILL LYNCH BAKIŞI
Geçen gün ABD bankası JP Morgan’ın senaryo değerlendirmeleri oldu; Pazar günü Ak Parti’nin yüzde 40-45’lik oy alması hali yüzde 55 olasılıkta görülüyor, bunun da ‘piyasa dostu’ bir sonuç olacağı biçiminde yorumlanıyordu. Hatta bu yorumlardan sonra, borsadaki yüzde 4.5’luk artışın olması benzer biçimde yorumlandı. İyi de, ‘piyasa dostu’ bir sonuç, uzun vadeli ve kalıcı olmayacak. Bu yüzden, farklı açılardan bakılması gerekiyor. Reel kesim ne yapacak? Onlardan biri de Merrill Lynch’in bakışı; dün yayınladıkları raporda, Ak Parti için yüzde 40-45 aralığında rapor edilen kamuoyu yoklamalarına işaret ederek, bu senaryoda Erdoğan’ın Çankaya için aday olmayabileceği ve Gül’ü destekleyebileceği belirtiliyor.
Gül’ün yeniden seçilmesi halinde, politik risklerin 2015 seçimlerine kadar rafa kalkacağı vurgulanıyor. Rapor, Ak Parti’nin güçlü bir seçim sonucu alması halinde Erdoğan’ın politik risk primini daha da artıracak tartışmalı kararlara imza atabileceği kaygısını da dile getiriyor. JP Morgan bunu ‘piyasa dostu’ bir sonuç olarak görürken, sadece ‘fren denge’ açısından kaygıları artıracağını not düşmüştü. Merrill Lynch’in raporunda; politik krizin ilk çeyrekte ekonomiyi olumsuz etkilediğinin izlerinin ortaya çıktığı, ekonomik faaliyetlerin Şubat ve martta yavaşladığı ve kredi genişlemesinde hızlı yavaşlama olduğu not düşülüyor. Türkiye’de üretim planlarının 3-4 aylık ufukta yapıldığı ve karar vericilerin seçim sonucunu bekledikleri vurgulanıyor.
Pazar günü seçim sonrasında toz duman dağılmazsa muhtemelen zor kararların alınacağı anlatılıyor. Bunun da sert bir ekonomik yavaşlama ve işsizlikte hızlı artış getireceği vurgulanıyor. Politik belirsizlikler seçim sonrası durulmazsa ya da artarsa şirketlerin istihdam ettikleri işgücünü azaltacakları, stok eritecekleri ve sermaye ihtiyacını da azaltacakları belirtiliyor. Sonuçlar ne olursa olsun, hükümet ve de Başbakan Erdoğan bir şeye karar verecek; seçim öncesindeki gibi yönetmeye devam edecek mi, etmeyecek mi? Anayasa ve hukuk tanımazlık devam edecek mi? Politik çalkantı devam edecek mi? Böyle gidecekse hangi oranda oy aldığınızın hiç de önemi yok; Türkiye ekonomisi resesyona doğru hızla yol alacak.