Güncelleme Tarihi:
Tüketicinin en fazla şikâyet ettiği konulardan biri semt pazarları ve marketlerde sebze fiyatlarının bir türlü düşmemesi. Tarım ürünlerinde uzun yıllardır merak edilen bir soru var: Nasıl oluyor da Antalya’da 8 TL’ye hale giren salatalık 22 TL’ye, 13 TL’ye hale giren domates 28 TL’ye, 15 TL’ye hale giren patlıcan 31 TL’ye, 30 TL’ye hale giren çarliston biberin kilosu 46 TL’ye çıkıyor? Hürriyet, Antalya’dan İstanbul’a sebzenin yolculuğunu adım adım izledi, tezgâhtaki fiyatların nasıl düşeceğini ise uzmanlar açıkladı. İşte detaylar…
8 TL’YE ANTALYA HALİNDE
Türkiye’de neredeyse üç öğün tüketilen salatalıkla başlayalım. Salatalık Antalya haline 8 TL’ye giriş yapıyor. Kasalarla hale inen salatalığın fiyatına daha yolun başında 0.08 TL rüsum, 0.75 TL işçilik, 1.80 TL karton kutu, 0.40 TL ambalaj, 0.50 TL genel giderler (kira, elektrik) ekleniyor. Bu eklemelerle salatalığın Antalya halinden çıkış fiyatı 11.53 TL’ye yükseliyor.
22 TL’YE TEZGÂHTA
Bu bedele nakliye aracının tekerlekleri dönmeye başladığı an 1.65 TL daha ekleniyor. İstanbul hal girişine gelindiğinde fiyat 13.18 TL oluyor. Hamaliye (0.20) ve kâr (1,00) oranı da fiyata eklenince İstanbul hal çıkışında salatalığın fiyatı 14.38 TL’ye kadar ulaşıyor. Halden tezgâha olan yolculuğun bu bölümünde pazarcı masrafı kalemi altında yol, tezgâh kirası, personel girdisi de eklendiğinde Antalya’da 8 TL’ye hale giren salatalığın fiyatı 22.38 TL’ye kadar ulaşıyor.
ETİKETE 15-16 TL EK
Diğer ürünler de Antalya-İstanbul yolculuğu esnasında benzer aşamalardan geçiyor ve hale giriş, halden çıkış ve ürünün tezgâha ulaşma sürecinde domates, biber, patlıcan ve salatalık gibi temel ürünlerin fiyat etiketlerine ortalama 15-16 TL ekleniyor. Ürünlerin ateşini yükselten en önemli faktör ise pazarcı masrafı ve pazarcı kârı olarak kayıtlara geçiyor.
HAL YASASI ŞART
Hürriyet’e konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ise pazarda ve market tezgâhındaki ateşin düşürülmesi için 8 öneri sunuyor:
1- Sektörün girdi maliyetleri düşürülmeli.
2- Tarımsal tedarik sistemi devletin düzenleyeceği bir platform üzerinden ortaklaşa karşılayacak hale dönüştürülmeli.
3- Sektördeki kayıpları ve verimsizlik kaynaklarını minimize edecek bir değer zinciri kurgulanmalı, uygulanmalı. Bunun için devlet, belirli üretim merkezlerinde üretici örgütler vasıtasıyla hasat, işleme ve depolama birimleri oluşturmalı. Soğuk zincir lojistiği bu değer zinciriyle bütünleşik çalışmalı.
4- Tarımsal destekler; en az bir sezon, ortalama üç sezonluk planlamayla önceden açıklanmalı ve her sezon başında işin yapılma oranına göre ödenmeye başlanmalı.
5- Örtüaltı ve meyve üretimi gibi özellikli üretim faaliyetlerinin yapısına uygun destekleme politikaları uygulanmalı. Tarım arazileri tavizsiz ve tam koruma altına alınmalı, mevcut hazine arazileri sektörde en az beş yıllık tecrübeye sahip üreticilere uygun koşullarla kullandırılmalı.
6- Yaş meyve sebze sektörü başta olmak üzere tarımsal ürün ticaretinde kayıtlı olmaya, şeffaflığa ve izlenebilirliğe özel önem verilmeli. Böylece spekülatif ve manüpilatif faaliyetlerin önüne geçmek mümkün olur.
7- Hal Kayıt Sistemi, sektörün ticaretinde ağırlıklı öneme sahip olmalı.
8- Sektörün ticaretindeki kayıtlılık ve şeffaflık; kapsayıcı ve ağırlıklı yeni bir hal yasasıyla sağlanmalı. Buna göre haller değer zinciri ve tedarik zinciriyle bütünleşmiş şekilde çalışmalı. Yani bu anlayışla hal sayısı üretim ve tüketim bölgeleri ağırlıklı olarak mevcut duruma göre artırılmalı. Diğer taraftan kayıtlılığı ve şeffaflığı artırabilmek için e-fatura uygulaması ile hal bildirimleri uyumlu hale getirilmeli.