Güncelleme Tarihi:
Yönetimi altında 310 milyar dolar bulunan küresel varlık yönetim şirketi Schroder'den yapılan açıklamada, “Bölge; resesyon riski, birbirinden farklı ve yavaş ekonomik canlanma yolları ve Yunanistan'ın Avro Bölgesi'nden ayrılma olasılığının getirebileceği etki ile yüz yüzeyken Avro Bölgesi'ndeki kötüye gidiş, endişe uyandırmaya devam ediyor” değerlendirmesinde bulunarak, bu sebepten dolayı Avrupa'ya olan yakınlığı nedeniyle Türkiye'nin uzun vadeli
görünümü hakkında temkinli olmayı sürdürdüğünü ifade etti.
Açıklamada, 'Döngüsel ekonomisi' göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'de GSMH artışındaki büyümenin hafifleyeceği, ancak sıfır büyüme riskinin, Avrupa genelindeki diğer ülkelere göre daha düşük olduğu kaydedildi.
Türkiye'de büyümenin yavaşlamasının kredilerin sürekliliğini her ne kadar etkileyebilecek olsa da, yaratılan birikmiş servet, varlıkların ülkeye geri dönmesi ve cari hesap açığına yönelik olarak hükümet tarafından yakın zamanda bulunulan girişimlerin, yerel varlık yönetimi sektörü için önümüzdeki on sene boyunca elverişli bir ortam yaratacağının kaydedildiği bültende, “Sermaye piyasası, emeklilik ve yatırım fonlarının büyüklüğü ve derinliği bakımından Türkiye, OECD'deki emsallerinin gerisinde. Ortadoğu'daki sınır ötesi fırsatlar ve Asya'nın, küresel yatırım varlıklarının büyük bir alıcısı olarak öne çıkmasının da desteğiyle bu boşluğun kapanmasını bekliyoruz” denildi.
Bültende aynı zamanda, uygun demografik koşullara bağlı olarak Türkiye'de özel emeklilik planları ile ilgili yükselen bir trend göründüğü, ancak zorunlu bir tasarruf planının yokluğunda, bu fırsatın devam ettirilebilmesi için mevcut tasarruf oranının çok daha yüksek olması gerektiği vurgulandı.
Ayrıca bültende Türkiye'deki yönetilen varlıkların yüzde 90'ından fazlasının bankaların hakimiyet ve kontrolü altında bulunduğunun altı çizilerek, “Şirketlere kredi vermekten daha ziyade mevduatları fon satışlarına çevirmeye odaklanmaları muhtemel. Türkiye'de yatırım aktivitelerin artırılması için bu bir katalizör olabilir”denildi.
TÜRKİYE RİSKTEN MUAF DEĞİL
Schroders Avrupa Ekonomisti Azad Zangana ise, “Avrupa için belirsiz ekonomik görünüm riskinin, Yunanistan'daki olayların ardından, bulaşmanın diğer ülkeler açısından daha büyük bir sorun haline gelip gelmemesine bağlı olduğuna inanıyoruz. Banka mevduatları bir süredir Yunan bankalarını terk ediyordu ancak aynı şey şimdi İspanya bankalarında da yaşanıyor. Avrupa Merkez Bankası'nın daha fazla likidite ile müdahale etmesi gerekecek. Ancak o zaman bile bunun bulaşmayı kontrol edeceğini garanti edemeyiz ve Türkiye bu riskten muaf değil” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de yatırım fonu sektöründe potansiyel büyüme fırsatları olduğuna inandığını söyleyen Schroders Orta ve Doğu Avrupa Direktörü Lydia Malakis ise “Ancak bu, büyük oranda, mevduat oranlarının düşmesine ve bankaların, dağıtım ve ürün geliştirme modellerini değiştirmesine bağlı olacaktır. Yerel bankalar, daha fazla servet yönetim hizmetleri sunmak ve emeklilik fonları ile ilişkilerini derinleştirmek amacıyla yatırım kapasitelerini geliştirme ve müşteri tabanlarını bölümlere ayırma konusunda daha fazla proaktif davranmaktadır. Hâlihazırda, yüksek net değerli bireysel ve kurumsal hesaplarda müşterileri bölümlere ayırma ve isteğe bağlı portföy yönetimi konusunda cesaret verici adımlar görüyoruz” diye konuştu.