Güncelleme Tarihi:
Saygılıoğlu, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) Türkiye'de Yolsuzluk Hane Halkı Araştırma Sonuçlarını değerlendirdi. Gümrükçülerin rüşvette trafik polislerini izlediği araştırmada sıralamanın çok önemli olmadığını kaydeden Gümrük Müsteşarı, "Burada trafik polisi, gümrük, maliye, tapu, eğitim ve sağlığın kaçıncı sırada olduğundan daha ziyade kamudaki rüşvet yelpazesinin bu kadar geniş olması düşündürücüdür" dedi.
Rüşvet olayının alan ve veren yönleri bulunduğuna dikkat çeken Saygılıoğlu, vatandaşın rüşveti ya tıkanan bürokrasiyi aşmak ve hakkını almak için ya da haksız, kanunsuz bir işlem yaptırmak için verdiğini ifade etti.
Aç insan bataklığa çabuk düşer
Müsteşar Saygılıoğlu, rüşvetin alanlar yönünden de şu değerlendirmede bulundu: "Bu konuda kamu açısından 3 gerçekle karşı karşıyayız. Bunların ilki ücretlerin düşüklüğü. Bu düşük ücretlerle, rüşvetle mücadele zor. Bugün 200 milyon lira maaş alanların elinden 200 milyar liralık, trilyonluk işlem dosyaları geçiyor. Aç insan, bataklığa daha çabuk düşer.
Bürokrasideki dağınıklık, bu çarkın bana göre bir başka nedeni. Aynı işi yapan birden fazla idarenin yanısıra, aynı birimde bile bir konuda birden fazla mekanızma bulunuyor. İşini yaparken birini aşsan, diğerine takılıyorsun.
Aynı şekilde aidiyetin, kurumsal etiğin olmaması da rüşvet ve yolsuzluğu alanlar yönünden etkileyen bir diğer unsur."
Saygılıoğlu, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadelede öncelikle buna neden olan etmenlerin ortadan kaldırılması gerektiğini de vurgulaı ve "Rüşvet alanın arsız, ahlaksız olduğu yerde, rüşvet veren de ahlaksızdır" diye konuştu.
Devlet küçülmeli
Saygılıoğlu, kamuda rüşvet hastalığının önüne geçmek için tek tek sinek avlamak yerine, buna neden olan bataklıkları kurutmanın gerektiğini de ifade etti.
Türkiye'de devletin biran önce küçültülmesi gereğine işaret eden Saygılığlu, şöyle devam etti: "Bu mücadelenin yolu kamudaki kurum sayısını azaltmaktır. Bürokrasiyi asgariye indirmektir. Yine kamu personelinin maaşlarını iyileştirmektir. Herkesin bir ahlak sınırı vardır. Odalar dolusu dolar, altın görüp de ona bakmayacak insanlar olduğu gibi, senin, benim cebimdekini, hatta midemizdekini götürmek isteyen insanlar da vardır."
Gümrük Müsteşarı, kendi kurumuna ilişkin değerlendirme yaparken de, gümrüklerin de Türkiye'nin genel durumundan ayrı tutulamayacağını, ayrıca dünyanın her yerinde gümrük idarelerinde aynı olgudan ama az, ama çok bahsedildiğini vurguladı.
Kendilerinin bu olguyu ortadan kaldırma gayreti içinde bulunduklarını da anlatan Gümrük Müsteşarı, şunları söyledi:
"Biz, gümrük idaresinde bunu sağlamaya, öncelikle Teşkilat Kanunu'nu değiştirmeye çalışıyoruz. Gümrük idarelerini çağdaş ve şeffaf faaliyet gösterir hale getirmek için uğraşıyoruz. Yine çalışanların ücret durumunu ve aidiyat duygusunu düzeltmeye gayret ediyoruz. Bugün Başbakanlığa bağlı olup da kadro karşılığı sözleşmesi olmayan tek kurum biziz. Denizcilik Müsteşarlığında bu var ama dağ başında eleman çalıştıran benim idaremde yok.
Adamı kamera ile izlersen, açık ofiste çalıştırırsan, insanca da ücret verirsen, onu eline kelepçe takılmaktan da kurtarırsın. Biz, gümrüklerde bu mikrobun üremesini sağlayan zemini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz." (aa)