Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’nin en popüler işadamlarından Saadettin Saran, çok yakında ‘sanayici’ de olacak. Halen bir sanayi şirketini satın almak için pazarlıkların sürdüğünü söyleyen Saran, önümüzdeki dönemde farklı alanlarda yeni satın almalara da devam ereceklerini söylüyor. Halen 30 şirketinde 2 bin 500’e yakın istihdamı olduğunu anlatan Sadettin Saran, çocukluğundan berispor yaptığını, spor sayesinde ABD’de burslu okuduğunu ve sonunda da spor içeriği ticaretiyle çok büyük paralar kazandığını vurguluyor. Spor içeriği dışında enerji, turizm ve call center alanlarında yatırımlarla da büyüdüklerini belirten Saran 2015’e kadar 500 milyon dolar cirolu bir grup haline geleceklerini söylüyor. Saran şöyle anlatıyor öyküsünü:
KENTUCKY’DE DOĞDUM
· Kentucy doğumluyum. Annem (Geraldine Saran) Kentucky’li. Babam (Özbek Saran) Kırıkkaleli. Babam Darüşşafaka’dan mezun olup ABD’ye devlet bursuyla gitmiş. Orada annemle tanışıp evlenmişler. Annem mükemmel bir kadın. Yoksul bir aileden gelmesine rağmen 1960’larda ABD’de üniversite bitirmiş, master yapmış hem de birincilikle. Babam ise petrol mühendisliği ve kimya mühendisliği okumuş. ABD’de bir süre çalışmış. Sonra Türkiye’ye dönüp memur olmuş. Tekel Genel Müdürlüğü’ne kadar yükselip emekli oldu.
ANKARA’YA AMERİKALI GELİN
· 1965’te annem ve bakam Türkiye’ye geliyorlar. Doğal olarak anneme ailesi küsmüş. ‘Ne işin var Türkiye’de v.s.’ 1970’li yıllarda annem otomobil kullanırdı, Kırıkkale’de herkes bizi gösterip konuşurdu. Amcalarıma bile araba kullanmayı o öğretti. Bana da harçlıkla teşvik ederek İngilizce’yi öğretti. 4 oğlu oldu. Hepimizi çok iyi yetiştirdi. Hepimizi spora yönlendirdi, aynı zamanda eğitimimizin de mükemmel olmasını sağladı. Harvard, Stanford, Berkeley. Kardeşlerimin hepsi çok sayıda lisan bilir. Ben spor bursuyla ABD’ye gittim. Kardeşlerim hem akademik hem spor bursuyla gitti. Biri güreşçi biri basketçi v.s. Ben önce futbol bursuyla, sonra yüzmeyle burslu okudum.
MAKİNE MÜHENDİSİ
· Kentuck’ye makine mühendisliğinde okudum. Master da yaptım ve bir süre ABD’de çalıştım. Okurken cankurtaranlık, metamatik hocalığı, garsonluk yaptım. Çok zor öğrencilik hayatım oldu. Kışları çok soğuk olan bir yerdi. Sabah 05.15’te kalkar, 05.45’te havuza gider 8 kilometre yüzerdim. 08.00’da dersler başlar öğleden sonraya kadar. Ardından ikinci antrenmana gider ve halter çalışırdım. Antrenmandan sonra da ders çalışırdım. Kalan 2 saatte de ek iş yapıp para kazanırdım. Sabahları derse geldiğimde ki kar-kış bisikletle gelirdim, saçlarım donmuş olurdu. Derste çözülürdü.
Türkiye’ye dönüp memur oldum bırakıp iş kurdum
SARAN Holding Yönetim kurulu Başkanı Saadettin Saran, ABD’de de mühendis olduktan sonra bir şirkette ‘teknik müdür’ olarak çalıştığını belirtiyor ve 1988’de Türkiye’ye dönme kararı aldığını anlatıyor. Saran şöyle devam ediyor: “3 bin dolar maaş alıyordum, şirketin jetiyle bölgelere gidip işimi yapıyordum. Jetle seyahat ettiğime kimse inanamıyordu. Bir karar aldım ve memlekete döndüm. Turizm bakanlığında memur olarak işe başladım. Türkiye’de o sıralar özel TV’ler açılıyordu ve ben de bunlara ABD’de gördüğüm ‘spor içeriklerini satarım’ diye düşündüm. İş kovalamaya başladım.”
Üçkâğıtçıyı dövdüm ESPN’den lisans aldım
ABD’den spor içeriği alıp TV’lere satmak için 24 yaşında tekrar ABD’ye gittiğini anlatan Sadettin Saran şöyle konuşuyor: “Bin 700 dolar parayla New York’a, Tennessee’ye, Atlanta’ya, Los Angeles’a gittim. Ted Turner’a kadar kapılarını çalıp lisans istiyordum. Otel param yoktu ve arabada yatıyordum. Tekrar New York’a geldim cebimde 500 dolar. ESPN’de uluslararası satışlar direktörü Mark Riley ile randevum var. 1989 yılı 26 Ağustos Cuma. Randevu 14.00’te. Üzerimde Sümerbank’tan yaptırdığım bir takım elbisem var. Baktım; sokakta üçkâğıtçılar ‘bul parayı al parayı’ oynatıyor. Bir kadının paralarını alıyorlar. Delikanlıyım ya kadına yanlış yapıyorsunuz falan dedim. Adamlar ‘çok biliyorsan sen de oyna’ dediler. 100 dolar koydum, bildim. Kıyamet koptu. ‘Hile yaptın’ dediler ve parayı vermek istemediler. Boğuşmaya başladık. Adam kaçtı kovaladım. Yuvarlandık benim elbise yırtıldı. Atlı polis geldi. Oynamak da yasakmış. Ben ‘kadına yardım ettim’ dedim. Kadın ‘ben yardım istemedim’ dedi. Üçkâğıtçı parayı tekrar elimden kaptı kaçtı. Bu benim ilk ve son kumarım oldu. Randevu saati geldi ve yırtık ceketle ESPN binasına girdim. Binada bir randevum olan adam var bir de resepsiyonda bir kadın. Görüntüm kötü ama kadın beni beğendi. İçerdeki adam randevuyu hatırlamıyor bile. kadın adamı ikna etti ve randevuya girdim. ‘Anlat’ dedi. ‘Türkiye nerde’ dedi. Küre vardı yerimizi gösterdim. Takım elbiseme baktı yırtık. Sebebini sordu anlattım. Hadi sana bir deneme imkânı dedi ve 3 aylığına lisans verdi. İçerik, dev tekerlekli kamyonların yarışıydı. Star’a sattım. Sonra kolej basketbolu, o, bu. derken; işler aldı yürüdü. Bugün spor içeriğinde Avrupa’nın ilk 5’indeyiz. Mark Riley Vise President oldu. Beni içeri alan kadın Elison Formen da beni bayağı bekledi ama sonra umutsuz kalınca evlendi.
Baba Özbek Saran (Sol Başta), anne Geraldine Saran, Sinan, Sadettin (ayakta ortada), Sadun ve Kenan (ayaktakiler) yıllar sonra Sadettin Saran’ın düğününde bu pozu verdi (Altta). Saran kardeşlerin çocukluk fotosu Sinan, Sadun, Kenan ve Sadettin (üstteki fotoğraf soldan sağa)