Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2001 00:00
DERVİŞ'in ‘‘Güçlü Ekonomiye Geçiş’’ programıyla birlikte, tarım ekonomisini yeniden tartışır hale geldik. Bu tartışmalarda ‘‘tarımın uluslararası rekabete açılması’’ ile ‘‘tarımın desteklenmesi’’ tezleri karşı karşıya geldi. Hemen şunu ifade edeyim ki; tarımı destekliyoruz diye, parası devletçe (yani milletçe) ödenen yüz binlerce ton tütünü önce depolayıp, sonra yakmak nasıl ülkeyi fakirleştiren bir uygulamaysa, dünya fiyatlarından (?) tarım ürünü ithal ederek, ülke tarımının köküne kibrit suyu ekmek de aynı derecede akla ziyan bir tutum olur. Hatta daha beteri olur.Ne ekonomi, ne de başka bir alan sloganlarla yönetilemez. Tarım ekonomisi de böyle bir alandır. Ne tarımın korunması, ne de tarımın uluslararası rekabete açılması her vakada en iyi sonucu veren ilkelerdir. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın ekonomisi en liberal ülkelerinde dahi tarım, ‘‘korunan’’ bir sektördür. Küreselleşmeye rağmen, tarımda korumacılığın daha uzun süre devam etmesi beklenmektedir. ‘‘The Economist’’ Dergisi'nin 9 Haziran tarihli sayısında yer alan inceleme makalesinden yararlanarak sizlere bazı bilgiler sunmak istiyorum.1. Avrupa Birliği'nde bazı tarım ürünlerinin fiyatları, dünya fiyatlarına göre şöyledir: Şekerin fiyatı, dünya fiyatının 2.6 katı, pirinç 2 katı, muz 1.8 katı, mısır 1.5 katı, domates 1.3 katı, narenciye 1.1 katıdır.2. Avrupa Birliği'nin, tarıma verdiği desteğin miktarı yılda 100 milyar
dolar, ABD'nin 56 milyar dolar, Japonya'nın 48 milyar dolardır.3. Dünyada imalat sanayi ürünlerine ithalatta uygulanan gümrükler, son 50 yılda ortalama yüzde 40'lardan yüzde 4'lere gerilemişken, tarım ürünleri ithalatına uygulanan gümrükler hálá yüzde 40-50 seviyesindedir.4. Geçen hafta, bazı tarım ürünü ithalatına ek vergi koyması yüzünden başı Çin'le belaya giren Japonya'da, tarım ürünleri ithalatında ortalama yüzde 63 gümrük alınmaktadır. Pirinçteki gümrük ise yüzde 1000'dir. Gümrüklerinin yüksek olmadığını iddia eden ülkelerde de ithalata engel olmak için çok karmaşık ‘‘Gümrük Tarifesi Dışı Engellemeler’’ kullanılmaktadır.5. Tarımı desteklemenin çeşitli gerekçeleri vardır. Bunların başlıcaları, tarımın sağladığı sosyal faydayı sürdürmek, çevrenin korunmasını sağlamak, halkın gıda ihtiyacını güvenceye almak, köylülerin şehirlere akın etmesine engel olmak, tarım ürünü fazlası veren ülkelerin dampingi sonucu ortaya çıkan düşük ‘‘yapay’’ dünya fiyatı karşısında zor durumda kalan çiftçileri korumak.6. Tarım desteklemeleri iki grupta toplanmaktadır: a) Fiyat desteklemeleri, b) Gelir desteklemeleri. Gelişmiş ülkeler, fiyat desteklemelerini azaltırken gelir desteklemelerini artırmaktadır. Bu suretle, sosyal amaçlı bir desteklemenin, uluslararası rekabet düzenini bozucu bir yerel fiyatlandırmaya alet olmaması hedeflenmektedir.7. Fiyat korumacılığın en kötü tarafı, tarımda verimsizliği teşvik etmesidir. Halbuki doğrudan gelir desteği (bizdeki gibi sahtekárlıklara sebep olsa da) tarımda verim artışına yardımcı olmaktadır.* * *Gelelim işin can alıcı yanına. Tarımın desteklenmesi, mutlaka bütçe açıklarına sebep olmaz. Eğer çiftçilere verilen fiyat destekleri, büyük çapta ürün fiyatlarına yansıtılırsa, tarımın desteklenmesi ortaya bir ‘‘kamuda finansman açığı’’ meselesi çıkarmaz. Çiftçilerin bütçeden desteklenmesi, özünde ‘‘milli gelirin yeniden dağılımı’’ meselesidir. Kamu açığı yaratılmadığı sürece, IMF'nin buna söyleyecek bir sözü olmaması gerekir. Her ne kadar, dış ticarette ‘‘gümrüklerin sıfırlanması’’ küresel bir hedefse de, Türkiye gibi ülkelerin öncelikli meselesi, tarımda uluslararası rekabete açılmak değil, kamuda mali disiplini sağlamaktır.SON SÖZ: Önceliğini belirlemeyen, çözümü imkánsızlaştırır.
button