Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2002 00:00
EMRE PAKSOY, başından geçen naylon fatura olayını şöyle anlatıyor: ‘‘1995'te kurulan bir şirketin yüzde 25 hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı'ydım.Bütün ortaklar ve Muhasebe Müdürü'nün imza yetkisi vardı. Ağustos ve Eylül 1997'de, İzmirli bir firmadan 3 faturada toplam 800 milyon liralık malzeme alınarak, Türkmenistan'a ihraç edildi. KDV iadesine başvuruluyor, toplam iade başvurusu 5 milyar lira. Sözkonusu sahte faturalara ait KDV 200 milyon lira. O yıl şirketin cirosu, tamamı ihracat olmak üzere 400 milyara yakındı. İki ortak o günlerde hisselerimizi diğer ortaklara devrettik. KDV iade başvurusu yapıldıktan sonraki incelemede, söz konusu 3 faturayı kesen şirketin 1996 sonunda faaliyetine son verdiği, faturaların da Maliye'ye iade etmediği faturalar olduğu anlaşıldı. Sahte fatura iddiasıyla Maliye, savcılığa başvurdu. Savcı, faturaların alındığı tarihteki Yönetim Kurulu Başkanı olduğum için yalnız beni mahkemeye verdi. Diğer ortaklar ve imza yetkisi olanlar dikkate alınmadı. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, İzmir Gelirler Genel Müdürlüğü'ne yazı ile faturaları kesen firmanın durumunu sordu. Gelen cevapta, ‘‘Her ne kadar 1996 sonunda faaliyeti durmuş gibi görünse de, firmanın hayat standardı esasına göre vergilendirildiği ve faaliyetine devam ettiği kabul edildiği, söz konusu faturaların sahte fatura olarak değerlendirilmediği ve hakkında herhangi bir işlem ya da takibat yapılmasına gerek görülmediği’’ bildirildi. Buna rağmen Mahkeme, yüzde 25 hissedarı olduğum firmada, 200 milyonluk KDV iadesi için bilerek sahte fatura almaktan tek başıma 15 ay ağır hapis cezasına hükmetti. Faturayı düzenleyenin hakkında işlem dahi yapılmadı.’’70 yıllık Hatça Ana’ya toptancı darbesiCAN Kahraman (Hatça Ana Lokantası Müdürü): ‘‘Ankara'da 70 yıldır lokantacılık yapan ‘Hatça Ana' aile şirketinin ortağı ve müdürüyüm. Gıda toptancısından aldığım mal alış faturaları ve gıda toptancısının kendi giriş faturalarının bazılarının sahte olması nedeniyle, benim aldığım faturalar da sahte kabul edilerek, tarafıma Ankara 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18 ay ağır hapis cezası verildi. Gerek şahsım, gerekse şirketim tertemiz bir sicile sahipken ve bu ekonomik krizle mücadele verirken, bu nasıl kanun, nasıl adalet?’’Hakim beni tecavüzcü sandıBüyük bir gıda firmasının İdare Meclisi Başkanı anlatıyor: ‘‘Fabrikanın binlerce kalem ham madde alışlarından birisi Maliye'nin tarifine göre naylonmuş. Beni de Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiler. Benden önce mahkemede iki tane ırza tecavüz davası vardı. İkinci sanık gelmemiş. Hakim beni içeri aldı. Beni de tecavüzcü sanmış, ‘Anlat bakalım nasıl yaptın bu işi' dedi. 'Sonra benim ‘nayloncu' (!) olduğumu anladı.’’Dört bir yandan naylon fatura mektupları geliyorNAYLON fatura uygulamalarındaki haksızlıkları vurgulayan yayınlarımız üzerine Türkiye'nin dört bir tarafından vatandaşlarımız, başlarından geçen olayları mail adresimize yağdırıyorlar. Bunlardan yerimizin sınırları içinde farklı dört örneği kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Mal alışı ile ilgili bir faturanın, Maliye Bakanlığı Merkezi Denetleme Kurulları tarafından incelenmesi sonucunda hazırlanan bir raporda mealen şöyle deniliyor:‘‘Söz konusu fatura Kurumlar Vergisi Kanunu açısından geçerli bir faturadır. Kayıtlara gider olarak intikali ve Kurumlar Vergisi matrahından indirilmesi uygundur. Fakat aynı fatura KDV Kanunu açısından naylon bir faturadır. Verginin cezalı ve gecikme zammı ile birlikte tahsili gerekir.’’Tabii bu rapor sonucunda ağır ceza mahkemesinde hapis cezası ile yargılanma.Yazdıklarımız vergi yazılarından çok Aziz Nesin hikayelerini andırıyor. Böyle bir raporun yazılmasından Maliye'nin hiç bir birimi rahatsız olmuyor. ‘‘Hem naylon, hem naylon olmayan bir fatura’’nın mevcut olabileceğini uluslararası bir platformda söylesek, bize ne derler acaba ?Trilyon lira cirolu başka bir mükellefin 100 milyon liralık kamyon nakliye faturasına ne cevap veriliyor dersiniz? Kamyoncu nayloncu değil ama benzin aldığı benzinci nayloncu! O nedenle kamyoncu da nayloncu sayılır, faturasını yazamazsın.Vergi Kanunlarımızın ve Vergi İdaresinin mantığı açık: ‘‘Taksim / Elmadağ kaldırımlarında travestiler vardır, Oradan geçen herkes travesti sayılır.’’Benzinci nayloncu çıktı beni hapse atıyorlarADINI açıklamayan bir şirket sahibi şunları aktarıyor: ‘‘7 trilyon lira cirosu, 700 milyar lira vergi matrahı olan, dünyanın pek çok ülkesine sanayi ürünleri ihraç eden bir şirketin sahibiyim. İhraç ettiğim ürünlerin bazı parçalarını yurt dışından getiriyorum. Gümrük komisyoncusu gümrükten malları çekerek fabrikamıza gönderir. Masraflarını da faturasıyla yollar, öderiz. Gümrükten çektiğimiz malların kamyonla nakliye faturasının naylon olduğunu söyleyen bir Maliye yetkilisi fabrikaya geldi. Kamyoncunun faturası 100 milyon liralık. Kamyoncuyu görmedim bile. Malların gümrükten çekildiği sabit. Belgeleri var. Nakledildiği de belli. Havadan kendi kendine gelmedi. Kamyoncunun faturasının da herşeyi normal. Anlaşmalı matbaada basılmış. Böyle naylon fatura olur mu? Hani sahte belge, naylon fatura demek 'gerçekte mal hareketi yokken, varmış gibi düzenlenen belgeydi'. Ben şimdi hapis yatacakmışım, böyle saçma kanun, böyle saçma sahte fatura tarifi olur mu? Kamyoncunun nayloncular listesinde adı yokmuş, sonradan baktırdım. Fakat benzin aldığı benzincinin nayloncular listesinde adı varmış. Benzinci nayloncu diye, gümrükçünün mal taşıttığı kamyoncu nayloncu oldu. Gümrükçü de nayloncu oldu. Şimdi ben de nayloncu oldum.’’
button