Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 2013 00:00
Bundan birkaç gün önce, uzun zamandır beklediğimiz haber Azerbaycan’dan geldi.
Şahdeniz Konsorsiyumu–Şahdeniz 2 üretim sahasını işleten şirketler– Azerbaycan’dan Avrupa’ya doğalgaz taşıyacak olan boru hattını seçmeye karar vermişti. Sahadan gelecek gazın Avrupa’ya dağıtımında Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) seçilmişti. Bu karar, tarihi bir karar olup Avrupa’ya, bir Hazar bölgesi ülkesinden ciddi miktarda gazın geleceğine işaret etmektedir. Avrupa açısından bu, 2020 yılına gelinmeden yılda 10 milyar metre küplük doğalgaz anlamına gelmektedir.
2009 yılında (ve ayrıca 2006’da) Ukrayna tarafından tedarik edilen gazda meydana gelen krizden bu yana Avrupa Birliği, tedarik kaynaklarını çeşitlendirmenin yollarını aramaktadır. Bundan kasıt: güzergâh, kaynak ve muhatapları çeşitlendirmektir. Avrupa ne kadar fazla sayıda ortakla müzakere ederse gelecekte gaz kesintisine uğrama olasılığını da o kadar azaltmış olacak ve aynı zamanda da, Avrupa ekonomisinin rekabet gücünü ayakta tutan gaz tedarikini güvence altına almış olacaktır.
Bu süreçte Azerbaycan kapıyı açan bir rol üstlenmiştir. Bununla birlikte Güney Gaz Koridorunda AB ile Türkiye’yi, Doğu Akdeniz’i, Irak’ı, Azerbaycan’ı ve diğer ülkeleri birbirine bağlayan daha birçok büyük kaynak daha bulunmaktadır.
Gerçek ve stratejik bir vizyonla Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Türkiye ile birlikte, Avrupa sınırına ulaşan TANAP adlı, büyük, ölçeklenebilir bir boru hattının inşası konusunda kararlılık sergilemiştir. Bu hat öncelikle Şah Deniz 2’den ve daha sonrada Azerbaycan’ın diğer bölgelerinden doğal gazı Avrupa pazarına getirecektir. Bugün gördüklerimiz henüz bir başlangıçtır. TAP’ın inşası ile daha fazla doğalgazın getirilmesine yönelik karar, Avusturya’ya kadar uzanan güzergâhın (Nabucco Batı) halen masada olduğu anlamına gelmektedir. Sorun “Biri mi, yoksa diğeri mi?” olmayıp, orta vadede her ikisine de ihtiyaç duyulmaktadır. Kesin olan bir şey var ki o da 2020’de daha fazla gaza ihtiyacımız olacağı ve Hazar gazının bu ihtiyaca yönelik, iyi bir yanıt olduğudur.
TAP mı? Nabucco mu? tercihinden daha da önemlisi Güney Koridorunun açılmasıdır. Etkin, işleyen ve güvence altına alınmış bir iç enerji pazarıyla; gerekli altyapının bulunması ve çift yönlü akışlarla gaz AB’ye girdiğinde, Avrupa’nın her köşesine ulaştırılabilir. Avrupa Komisyonu’nun öncülüğünü yaptığı ara bağlantılar, Romanya, Bulgaristan ve Macaristan gibi, bir ya da çok az tedarikçisi olan Üye Ülkeler’e gazın ulaşabilmesini güvence altına alacaktır. Avrupa Komisyonu son yıllarda özellikle bu amaca yönelik çalışmaktadır. Başlıca önceliğimiz en zor durumdaki ülkelerin sıkıntılarını gidermektir. Örneğin Bulgaristan’la ilgili olarak, enerji güvenliği için gerekli uzun vadeli stratejik kararların alınmasında hükümete yardımcı olmak üzere Avrupa’nın daha yoğun çaba göstermesi gereklidir.
Avrupa Komisyonu, Sırbistan ve Bulgaristan arasında bağlantı hattı inşası için bu ülkelerle çalışmakta olup, Romanya’nın Macaristan ve Bulgaristan’a bağlantısı tamamlamıştır. Komisyon’un öncülüğünü yaptığı Kuzey-Güney girişimi, Güney Doğu ve Orta Avrupa’da birçok küçük ara bağlantı ağı oluşturmuştur. Ancak Güney Avrupa’ya rekabet edebilir fiyatların getirilebilmesi için daha fazlasının yapılması gereklidir.
Doğu Akdeniz’de kaynakların ciddi biçimde geliştiğini görmek arzusundayız. Kıbrıs hükümetinin adada bir Likid Doğal Gaz (LNG) ihracat tesisi kurma çabaları bu çalışmaların bir parçasıdır. Yunanistan’dan Ukrayna’ya kadar hızlı liberal bir boru hattı sistemine ihtiyacımız vardır.
Peki, Azerbaycan’ın kazancı nedir?
Azerbaycan’ın fark ettiği ve başka yerlerde çoğunlukla gözden kaçırılan bir husus, Avrupa’nın sağlam bir bahis olduğudur. Avrupa’nın kuralları istikrarlı, geri dönüşü sabit ve kıymetlidir. Azerbaycan geleceğini Avrupa üzerine kurmaktadır. Şahdeniz Konsorsiyumu kararı, Avrupa’nın gelecek enerji arzını güvence altına almak anlamında Avrupa için ciddi bir atılımdır. Küresel enerji piyasaları ve kaynaklar için artan rekabetin olduğu bir dünyada Avrupa’nın enerji menfaatlerini korumaya ve kilit öneme sahip tedarikçi ülkelerle kapsamlı ortaklıklar geliştirmeye devam edeceğiz. Çabalarımızın Avrupa’daki ev ve işyerlerine güvenli enerji arzını sağlayacağı ve Avrupa’nın rekabet gücünü arttıracağına inanıyoruz.