Güncelleme Tarihi:
ERMENEZ KÖMÜRÜNÜN BULUNMA HİKAYESİ
Sitenin en çarpıcı bölümü ise çoğu hayatta olmayan kurucuların hikayelerinin tek tek anlatıldığı bölüm. Kuruculardan şu an Birsa Madencilik’in ortakları Soner, Şahin ve Vahit Uyar’ın babaları olan Mehmet Uyar’ın hikayesinin anlatıldığı bölümdeki ifadeler bugünle tezatlık taşıyor.
Mehmet UYAR: “İş hayatında kendi çapında sülale olarak başarılı işler yapmış olan Mehmet UYAR kardeşleriyle babadan kalma sürüleriyle çobanlık yapmış olup, 1969’da Özbeyler’le ortak olup CENNE sahasını Şekerciler’den alıp kömür aramaya başlamıştır. 1971’de kömürü buldu. Bir yaz günü yağan yağmur ocağı çamurla doldurdu. Kazma kürek el arabalarını ve çıkardığı 70 ton civarında kömürü alıp götürdü. Elde avuçta hiçbir şey kalmadı. Kardeşi Şeker Tahsin’in bir sakar öküzle kara kısrağa sıra gelmişti ki; bir çoban emmi “Şurada derenin içinde kara bir şey var” dedi. Gidip Şerafettin’le (12) baktılar. Allah bir yeri kapatıp şu anda Merkez’in üstündeki ana Merkez’in orada ocağa başlandı. Zor günler geçiren Mehmet UYAR’ın 24 saat içeriden çıkmadığı zaman çok olmuştur. Hasta oldu, hastalandı dert sahibi oldu. Şu an Türkiye’nin büyük madencilik şirketi olan
CENNE KÖMÜR’ün temelinde O’nun olduğunu hiç kimse; ortakları, ortaklarının çocukları ve sülalesi unutmamalıdır. Ayrıca binlerce emekli olan kişiler, nakliyeciler, kömürü yakıp kaloriferinin başında sıcacık oturanlar unutmasınlar, yad etsinler ve Fatiha-i Şerif okusunlar. O’nun için en büyük mükafattır. Kendisi sağ olsaydı her halde O’da bunu isterdi.”
UYAR MADENCİLİK YÜZLERCE İŞÇİNİN PARASINI ÖDEMEDİ; 2 YIL SONRAYA SENET VERDİ
Umutların tükendiği bir anda yağmurla birlikte gelen selle kömür mosturası görünür…
Bir diğer ilginç hikaye ise kuruculardan İbrahim Dabak’a ait :
“Merhum Mehmet UYAR (Şeker Mehmet) ve Hüsnü ÖZBEY’le Karaman’lı Recep ŞEKERCİ’nin sahibi olduğu kömür madeni sahasını ortak satın almaya karar vererek sahayı alıp ortak ticarete başlarlar. Bu ortaklıkta ilk iş olarak Boyalık köyünün okul ihalesini alırlar. Maddi sıkıntı içinde olduklarından eski okuldan sökülen kalas ve direkleri de madende kullanarak kömür çıkarma işine başlarlar. Maden ilk yıllarda sürekli zarar ettiğinden zor günler, zor yıllar yaşarlar. Lüks ışığında bile geceleri yol yapıp maden kazarken artık umutların tükendiği bir anda yağmurla birlikte gelen selle kömür mosturası görünür. Hemen buradan baca açılarak galeri sürmeye başlarlar. Tam umutlar yeşermişken, o günün hükümeti ocakları devletleştirir. Maden ocağının yaklaşık beş yıl devlette kaldığı süre içerisinde kendisi oto lastik tamirciliğine başlar. Aynı zamanda nakliyecilik işini de devam ettirir. Ocak tekrar geri verildiğinde neredeyse içine girilemez haldedir. Bundan sonraki dönemde çıkan kömür ortakların yüzünü güldürür. Her türlü güçlük ve sıkıntıya rağmen 15 yıl geceli gündüzlü işçiyle işçi, ustayla usta, çırakla çırak olup, yılmadan yorulmadan çalışır. Emeği, çalışkanlığı ve dürüstlüğü her zaman takdir edilmiş, çevresine en büyük erdemin sabır olduğunu göstermiştir.”