Sahada fark yedik, küme düştük

Güncelleme Tarihi:

Sahada fark yedik, küme düştük
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2001 00:00


Haberin Devamı

Türkiye'nin sahadan farklı bir yenilgi ile ayrıldığını söyleyen İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Ömer Dinçkök, ‘‘Üst lige çıkalım derken, küme düştük’’ dedi.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Ömer Dinçkök, Türkiye'nin krizle geldiği noktayı anlatmak için ‘‘Sahadan farklı yenilgiyle ayrıldık. Üst lige çıkalım derken, küme düştük’’ dedi.

Dinçkök İSO Meslek Komiteleri 4'üncü Ortak Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, kriz yönetiminin şeffaf olmadığı, kamu savurganlığının devam ettiği ve popülist harcamaların bulunduğu sonucunu ortaya çıkardığını ifade ederek, yılın ilk 3 ayında 200 bin kişinin işsiz kaldığını bildirdi. Dinçkök, ‘‘Kriz sosyal ve psikolojik değer ve dengeleri alt üst etti, işsizliğin artması sosyal yaşamda ve insanların ruhsal durumlarında sorunlar ortaya çıkardı’’ diye konuştu.

Ömer Dinçkök, borç takasının yüzde 15 faizle yapılabilmesinin de halen aşırı bir riskin ve ekonominin ne kadar kaypak bir zeminde olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.

Dinçkök devleti de kendi yaratamadığı kaynakları özel sektörden çıkarmakla suçladı ve bunun için SSK'nın 1999'da Hazine'den 2 milyar dolar yardım alırken 2000 yılında 600 milyon dolar yardım almasıyla örneklendirdi. Ömer Dinçkök, ‘‘Bizi yönetenler, refahı yaratmadan kendine pay almak istiyor. Amaç refahı yaratmak ve belli bir adalet içinde dağıtmak olmalı. SSK örneği (Ben refah yaratamadım ama, bu kadar paraya ihtiyacım var. Kendi kemerimi de sıkamıyorum. Onun için işverenin üzerine bunu sigorta primi olarak koyayım. Onları verimsiz yapayım) diyor’’ dedi.

BU KADAR HIZ ZARARLI

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi de, mali sektör ve bankacılık sistemine dönük çalışmaların çok hızlı geliştiğini bu hız yüzünden doğrular yanında yanlışların da yapıldığını ileri sürdü. Kavi, ‘‘Bu yanlışlardan birisi kamu bankalarının çok hızlı tasfiyesidir. Kamu bankalarının siyasiler tarafından istismar edildiği doğrudur. Ancak, bu bankalar gerçek manada ihracat kesimiyle de çok önemli ilişkilere girmiştir. Mesela Halk Bankası'ndan başka banka tanımayan yüzlerce küçük ve orta boy işletme var. Siz bunları yarın kapatalım derseniz, o işletmeleri de kapatırsınız’’ dedi. Kavi böyle bir sonucun da herşeyden önce yine devletin vergi gelirlerine olumsuz yansıyacağını kaydetti. Kavi, Hazine ile bankalar arasında gerçekleştirilen borç takasının başarılı bir operasyon olduğunu kabul ettiklerini ancak, bu operasyonlar borcun yok olmadığını söyledi. Kavi, ‘‘Borç sadece ertelendi. Borç olduğu yerde duruyor ve de yeni maliyet unsurlarıyla beraber. Asıl yapılması gereken Türkiye'nin borçlanma ihtiyacını azaltmak ve mümkün olan en kısa sürede faiz dahil bütçede dengeyi sağlayabilmek. Bunu sağladığınız zaman borcunuzun ne olduğu önemli değil’’ dedi.

Varlığımız gitti çalışanlar işsiz kaldı

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi, krizde sanayicinin desteklenmesi için hiçbir adım atılmadığını söyledi. 9 Şubat'ta Ankara'da hükümet temsilcilerine reel kesimin sorunlarını anlattıklarını birkaç gün sonra da ülkenin ağır bir krize girdiğini belirten Kavi, ‘‘4 aydır bize sıra gelemedi. Evet mali sektör için çok önemli adımlar atılıyor. Onları asla gözardı etmiyoruz. Ancak reel kesim 4 ayda, varlıklarının çok önemli bir kısmını kaybetti. Çalışanlar işlerini yitirdi. Faizleri ödeyecek ne kaynak, ne de iş potansiyeli kaldı’’ dedi.

Kavi, Türk özel sektörün hala dünyada kredisi ve itibarı olduğunu ancak dünyadan kredili mal alabilen bu firmaların Türkiye tarafından cezalandırıldığını savundu. Kavi şöyle konuştu: ‘‘Eximbank Yönetim Kurulu'ndaki arkadaşlar kendileri söylüyor. İhracatçı 500 milyon dolar kredi almak için sıraya girmiş. Bu insanlar bu paraları ne yapacak? Batıracak mı? Hayır. İhracatta kullanacak. Türkiye'nin ihtiyacı olan dövizleri getirecek. İhracata destek, Eximbank'a kaynak, bürokraside işi hafifletmek programa yazılmasına karşın geçirilmedi. Eximbank'a hala kaynak yok. Halbuki Türkiye'nin tekrar üretime dönmesi lazım. Üretemiyorsanız, paylaşılacak bir katma değeriniz yoksa, ne paranız vardır, ne de mutlu insanlar. Eğer 2002'yi kazanmak istiyorsak, önümüzdeki 6 ayı içeride ve dışarıda fevkalade dikkatli değerlendirmemiz gerekir. Biz bütün dertleri Ankara çözsün de demiyoruz. Çok ciddi projeler, çözümler üretmemiz ve talepte bulunmamız lazım. Bu konuda çalıxşmalarımız sürüyor’’.

Herkes üçüncü krizi soruyor

İSO Başdanışmanı Atila Karaosmanoğlu, sanayicilerin sürekli olarak ‘‘Üçüncü kriz ne zaman?’’ diye sorduklarını belirterek, ‘‘Çok yaygın ve geniş çevrelerden bana gelen bu sorunun (Üçüncü kriz olacak mı olmayacak mı) şeklinde olması gerekirdi. Demek ki herkeste üçüncü bir kriz inancı güçlenmiş’’ dedi.

Üçüncü bir krizin bundan sonra yapılacak icraat bağlı olduğunu belirten Karaosmanoğlu şöyle konuştu: ‘‘Mali disiplini tehlikeye düşürecek bazı girişimler görülüyor. Buğday fiyatları ve kamu çalışanlarına zam bu girişimlere örnek. Enflasyon kontrol altına alınmış, ödemeler iyi gidiyorsa bu da yetmez. Yapısal değişiklikleri yapıp bu süreci desteklemek zorundasınız. Bu olmazsa tekrar bunalıma gireriz.’’

Takas hiç de içaçıcı değil

Atilla Karaosmanoğlu, iç borç takasının maliyetini yüksek buldu. Karaosmanoğlu, ‘‘Takas yüzde 15 faizle yapıldı. Borçlanma faizleri libor artı 3.95 iken yüzde 11 daha fazla faiz verilmiş oldu. Halbuki 1960 sonlarındaki Paris Kulübü'ne gidişimiz hariç devletimizin borcunu ödemede hiçbir sorun çıkmamıştı. Bu yüzden bence takas ile yapılan bu borçlanma hiç de içaçıcı değil. Çok yüksek faizle borç alabilmek sürdürülebilir borç dinamiği anlamına gelmiyor’’ dedi.

Türkiye'nin toplam borcunun ödenemeyecek bir borç olmadığını savunan Karaosmanoğlu, ödeme düzeni ve vadesi iyi ayarlanmış çok daha büyük borçların birçok ülkede rahatlıkla ödenebildiğini belirtti.

Taylandlı altınını bağışladı

Tayland'da halk ekonomik krize karşı destek için toplam 420 kilo altın ve mücevheri hükümete bağışladı. 3 milyon dolarlık altın ve mücevherler Merkez Bankası'na kanalıyla ülke ekonomisinin düze çıkması için kullanılacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!