Sağlık turizmi fırsatı kaçmasın

2011’de 156 bin olan yabancı hasta sayısının 2015 sonuna kadar 500 bin olması bekleniyor. Yaklaşık 7 milyar dolarlık bir gelirin oluşabileceğini ifade eden uzmanlar, daha iyi tanıtım ve rekabet ortamının geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin çok önemli bir turizm merkezi olduğunu ifade eden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doktor Özcan Çıklatekerlio, ancak Türkiye’nin sağlık yönünden yetkinliği ve uluslararası sertifikalara sahip yüksek teknolojili hastanelerinin yeterince tanınmadığını dile getirdi. Bu konuda devlet ve özel sektörün çalışmalarda bulunarak rekabet sağlaması gerektiğini belirten Çıklatekerlio, hızlı büyüyen sektörün riskleri de beraberinde getirdiğini söyledi. Çıklatekerlio, “Turizmde önemli bir konu olan turist memnuniyeti sağlık alanında da öne çıkıyor. Memnun olmayan bir turist ülkemizi bir daha tercih etmez iken sağlık turisti sağlığında meydana gelecek ülkemiz kaynaklı bir problemden dolayı da çok kötü bir propaganda oluşturabilir” dedi.

ARNAVUTLUK’LA BAŞLADI

Hekim odaklı çalışmak yerine direk olarak maksimum kâr odaklı çalışan bazı aracı kurumlar ve sağlık kurumlarının yetersiz tedavi ve fahiş fiyat politikası uyguladığına değinen Çıklatekerlio, “Bu yüzden sağlık turizminin bir an önce Sağlık Bakanlığı tarafından denetim altına alınması ve sertifikalanadırılması gerekiyor” dedi. Kendilerinin özellikle Balkan ülkelerinden Türkiye’ye hastalar getirdiklerinin altını çizen Çıklatekerlio, “Beyin cerrahi hekimliğimin yanı sıra 2004’ten bu yana sağlık turizmini başlatanlar arasındayız. Bu aslında tesadüfen oldu. Tedavi ettiğimiz hastalardan biri tedaviden ve şartlardan memnun kaldı. Arkasından bizi Arnavutluk’a davet etti. Orada sağlık şartlarının çok kötü olduğunu görünce bir ofis açıp hastaların tedavilerini Türkiye’de yapmak için harekete geçtik. Bu hastalarda olan iyi ilişkiler sonrası birçok branşta hastalar bize başvurmaya başladı. Kendiliğinden bir sağlık turizmine dönüştü. Diğerlerinden farklı olarak hastanın bulunduğu coğrafyada hastaya dokunacak bir sistem kurduk. Hastalar geldiği andan itibaren kendi dillerini konuşan tercümanlar eşliğinde havaalanından alınıyor. Onları otele yerleşitiriyoruz. Kendi alanlarında en tecrübeli doktorlarla tedavilerini planlıyoruz.arzu ederlerse turistik gezilerini sağlıyoruz. Hastanın her türlü ihtiyacını bire bir asistans şeklinde karşılıyoruz. Memleketine döndüğünde de takibimiz devam ediyor. Herhangi bir coğrafyadan gelen hasta ülkesine memnun dönerse orada bizi bizzat tanıtıyor” diye konuştu. Normal bir turistin Türkiye’de ortalama 800 dolar harcadığını, ancak sağlık turizmi için gelen bir turistin ise ortalama 12 bin dolar harcadığını söyleyen Çıkalatekerlio, birçok ameliyatın da ABD ve Avrupa ülkelerine göre Türkiye’de çok daha ucuz olduğunu belirtti.

DİSTRİBÜTÖRLÜK ANLAŞMASI

Sağlık turizmi sayesinde yurtdışında kurdukları iyi ilişkilerle kanser tedavisinde önemli bir konsept olan ‘proton tedavisi’nin Türkiye ve çevre ülkeler için distribütörlük anlaşmasını imzaladıklarını dile getiren Çıklatekerlio, “2006 dan beri kullanılan bir sistem bu. Tüm dünyada sadece 43 merkezde mevcut. Proton tedavisi sadece tümör dokusuna etki ederek çevre sağlıklı dokulara minimal yan etki gösteriyor. Geçmişte çok pahalı ve inşaat maliyeti gerektiren bir cihazdı. Yaklaşık 2-3 katlı bir binaya ihtiyaç duyuluyordu. 90 tonluk bir ağırlığa sahipti. Maliyeti de 150-200 milyon doları buluyordu. Şimdi ise bir inovasyonla MR cihazı büyüklüğünde üretildi. Maliyeti de 15-20 milyon dolara kadar indi. Bu makinenin ülkemize kazandırılmasıyla çevre ülkelerden gelecek hasta sayılarının artacağını tahmin ediyoruz. Tedavi Lazerleri konusunda uzman olan Mühendis Çağlar Pekbey ile bu cihazın Azerbaycan, Tataristan, Balkan ülkeleri, Irak ve Türkiye distribütörü olduk. Hem kamu hem de özel hastanelerde bu cihazın sıklıkla kullanılacağını düşünüyoruz” dedi.

Doktor Özcan Çıklatekerlio sağlık turizminin, Sağlık Bakanlığı tarafından denetim altına alınması gerektiğini söyledi.