Güncelleme Tarihi:
Yeni yılla birlikte Rusya’nın kısıtlama ve ambargoları yürürlüğe girdi. Bunlardan çok etkili biçimde hissedilecek olanı ise turizm kısıtlamaları olacak. Rusya’dan operatörler aracılığı ile toplu biçimde doğrudan turist akımı olamayacak. Petrol fiyatlarındaki sert düşüşle girdikleri ekonomik kriz nedeniyle Rusya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı 800 bin kişi azalmıştı. Hem de turist getiren charter uçaklarına 6-7 bin dolar teşvik vermemize karşın. Putin yönetimi, uçak krizi ile birlikte Türkiye’ye yıllık 3.5 milyona yakın turist getiren charter (tarifesiz) uçuşlarını yasaklayarak ‘kökten’ kısıtlamaya gitti. İşte bu turizmde etkili olacak.
SADECE RUS KAYBI MI?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın en güncel verileri olan 2013 yılı verilerine göre; iniş-kalkış noktası Antalya olan 86 bin charter uçuşun 26 bininin diğer yönü Rusya idi. Bu uçuşlarla Antalya’ya 2.9 milyon Rus turist gelmişti. Diğer havalimanlarına inip-kalkan uçuşlarla birlikte toplamda 29 bin 500 charter seferi yapılmış. İşte bunları bıçak gibi keserek, turist gidişini de kesmiş olacaklar. İşte bu yüzden, Rusya ile kriz bu şekilde kalırsa turizm krizi sektörde ve bağlantılı diğer sektörlerde, özel olarak da Antalya’da yaz aylarında giderek daha fazla hissedilecek. Mayıs’tan Eylül sonuna kadar olan 5 aylık dilimde, tüm yılda aldığımız Rus turistin yüzde 83’ü geliyor.
AVRUPA’DA TERÖR KORKUSU
İş sadece Rusya’dan gelen turist kaybı ile kalacak mı? Orası şüpheli; işin bir de özellikle Paris’teki saldırılarla Avrupa’nın kalbine salınan terör korkusunun getirdiği kayıplar da var. Bu eğilim 2016’da da sürerse turizmin hasar alacağı kayıp bir yıl olacak demektir. Bu hafta Perşembe günü, cihatçı terörün Avrupa’ya ilk damgasını vurduğu günün yıldönümü. Charlie Hebdo dergisinin basılarak 12 mizahçının öldürülmesiyle yeni bir perde açılmıştı. Afganistan, Suriye, Irak gibi ‘uzak’ ülkelerdeki iç savaşın vahşeti, El Kaide ya da IŞİD terörü ve can kayıpları, sarsıcı bir eylemle Avrupa’da gündelik sivil yaşamın içine düşmüş oldu.
Bunun devamında, Tunus’ta mart ayında başkent Tunus’ta Bardo Müzesi baskınında yaşamını kaybeden 22 kişinin, daha sonra haziranda Sousse’da sahilde yapılan saldırıda da 38 kişinin çoğu tatile giden turistlerdi. Sonra Kasım ayında yine Paris’te çoklu eylemlerle 130 kişinin öldüğü katliam geldi. Bu arada Türkiye’de de temmuzda Suruç, Ekim’de Ankara katliamları oldu. 130’dan fazla can kaybı oldu. Bu katliamlar, ‘Suriye’deki ateşin Türkiye’ye taşındığı’ şeklinde de Avrupa kamuoyunda yankılandı.
Bu saldırı ve katliamların insani ve toplumsal boyutları da tabii ki çok yaralayıcı oldu. Etkileri ise tüm dünyaya yayıldı. İzleyen zaman içinde, günlük yaşama yansımaları ve ekonomik sonuçları olan tercihleri de belirgin biçimde ortaya çıkarmaya başladı.
AVRUPALI TURİST SAYISI DÜŞÜYOR
Terör saldırılarının Türkiye’de turizme etkisi, çok konuşulmasa da ilk belirtiler Avrupa ülkelerinden gelen turist sayılarında hatırı sayılır oranda kayıplar gösteriyor. Yılda 1 milyonun biraz üzerinde olan Fransız turist sayısı, Charlie Hebdo baskınından sonra hızla azaldı. Devamındaki eylemlerden sonra kasım ayı itibariyle yüzde 20’ye yakın düşüşle (son 12 aylık) 852 bine gerilemiş durumda. Sadece Fransa’da değil, İtalya, İspanya, Yunanistan, Hollanda ve Britanya’dan gelen turist sayısında da kayda değer kayıplar var. Yıllık kayıplar şöyle; İtalya’dan yüzde 23 İspanya’dan yüzde 13, Yunanistan’dan yüzde 10, Hollanda’dan yüzde 5, Britanya’dan yüzde 3. Avrupa’da ortaya çıkan kayıpları kısmen yerine koyan gelişme Alman turist sayısında yüzde 6’ya yakın artış olsa da, bu kayıpların kaderi, yaz öncesi gelecek rezervasyonlarda daha da belirginleşecek. Ruslar ve Avrupalı turistler kişi başına yüksek harcama yapan grupta olduklarından, azalışları yüksek gelir kaybı demek. 19 milyon kişi ile ülkemize gelen turistlerin yarısını gönderen Avrupa’daki terör korkusu ve buna ilaveten Türkiye’nin politikacıların da katkısıyla çizilen ‘cihatçılara sempatiyle bakan ülke’ resmi, turizm üzerinde ‘Demokles’in kılıcı’ gibi durmaya devam edecek.