Nilgün KARATAŞ - Funda KESKİN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2005 00:00
TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, Ankara’da Rektör Yücel Aşkın’ın yargılanmasına ilişkin sözleri nedeniyle savcılığın inceleme başlattığı TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç’un sözlerinin arkasında olduklarını açıkladı. TÜSİAD’ın 35 yıldır aynı çizgisini koruduğunu vurgulayan Sabancı, "Bugüne kadar bildiğimiz doğruları söylemeye devam ettik, bundan sonra da devam edeceğiz" dedi.
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı, "Bugüne kadar doğru bildiğimizi söylemekten çekinmedik. Bundan sonra da doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz" derken Ankara Savcılığının inceleme başlattığı TÜSİAD olarak Mustafa
Koç’un sözlerinin arkasında olduklarını açıkladı.
KAMUOYUNUN TAKDİRİ: TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç’un Van Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın’ın yargılanmasına ilişkin sözlerine Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıt vermesinin ardından savcılık tarafından inceleme başlatılmasına ilişkin gelişmelere sıcağı sıcağına bir yanıt vermekten kaçınan Ömer Sabancı, bu konuda dün bir açıklama yaptı. Denizli’de gerçekleştirilen TÜRKKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) 9’uncu Girişim ve İş Dünyası Zirvesi öncesinde suskunluğunu bozan Sabancı, "Konu hakkında inceleme yapıldığı için fazla bir şey söylemek istemiyorum. Fakat biz TÜSİAD olarak Mustafa Koç’un belirttiği görüşlerin tamamen arkasındayız. Bizim salı günü yaptığımız konuşmalarda ne söylediğimiz çok belli, açık. Olayların bu boyuta gelmesini kamuoyunun takdirine bırakıyorum" dedi.
KİMİ SAVUNDUĞUMUZA BAKMAYIZ: TÜSİAD’ın 1998 yılında Başbakan Erdoğan’ın okuduğu bir şiir nedeniyle yargılanmasına ilişkin de bir açıklama yapmış olduğuklarının hatırlatılması üzerine Sabancı, şunları söyledi: "Bizim Türkiye’de demokratik standartların gelişmesi, ifade özgürlüklerindeki kısıtlamaların kaldırılması için geçmişte çok yoğun çalışmalarımız, raporlarımız oldu, web sitemizde bu raporların hepsi var. Biz konuları, kimleri savunduğumuz ya da savunmadığımız şeklinde kişileştirmiyoruz. Önemli olan Türkiye’nin demokratik açılımlar sağlamasıdır."
BARAJI İLK KEZ SÖYLEMEDİK: Bu arada Başbakan’ın TÜSİAD’ın
seçim barajına ilişkin görüşlerine ilişkin sözlerine de değinen Sabancı, şöyle konuştu: "Sayın Başbakan Ankara’da 3 gün önce yaptığı toplantıda TÜSİAD’ın neden seçim yasası ve baraj konusunu yıllardır gündeme getirmediğini, neden şimdi gündeme getirdiğini soruyor. Oysa TÜSİAD’ın sitesinde de görülebileceği gibi 1995 yılından bu yana 10 ayrı konuşmada bu konuyu gündeme getirmişiz. Bunlar yeni değil, biz bunları 10 yıldır söylüyoruz. Söylediğimiz çok netti. Bizim üstünde durduğumuz konu temsilde adalet konusunda adımlar atılmasıdır. Bu hemen bugünden yarına olsun demiyoruz. Bu seçime yetiştirilmesi için en iyi zamanın bugün olduğunu düşünüyoruz. Barajla ilgili söylediğimizin özü budur. Yoksa kimseyi ya da hiçbir partiyi hedef alıyor, gündeme getiriyor değiliz."
35 YILDIR AYNIYIZ: Eski TÜSİAD başkanlarından Cem Boyner’in "İktidara gelmeden önce TÜSİAD’a açık fikirli davrananlar iktidara geldikten sonra TÜSİAD değişti" yönündeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Sabancı, şöyle konuştu: "TÜSİAD 35 yıldır hep aynı. Türkiye’nin yüzünü batıya dönmüş, daha iyi eğitim, daha iyi sağlık ve daha yaşam şartlarının sağlanmasını istedik ve olumlu icraatları hep destekledik. Ama yanlış gördüğümüz noktaları da korkmadan, çekinmeden bugüne kadar söyledik, söylemeye de devam edeceğiz."
En anlamlı destek DİSK’in mesajıMUSTAFA Koç hakkında inceleme başlatılmasının ardından gelen destek mesajları arasında TÜSİAD yönetimini en çok memnun eden DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’nin açıklaması oldu. Çelebi’nin "Gerekirse Koç için eylem yaparız" sözleri "TÜSİAD için en büyük destek bu oldu" şeklinde değerlendirildi. AB’ye "Türkiye’de iş dünyası ile sendika çevreleri demokratikleşme konusunda tam bir uzlaşma içerisinde" mesajının gittiğini belirten TÜSİAD yetkilileri, bu açıdan Çelebi’nin desteğini çok anlamlı buluyor.
Erdoğan da mahkemeyi etkilemekten davalıkTÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç’un ’anayasal suç’ işlediğini söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında da aynı suçu işlediği iddasıyla inceleme başlatıldığı ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan’ın Ermeni Konferansı’nın iptali davasıyla ilgili sözleri hakkında Hukukçular Birliği’nin başvurusu üzerine başlatılan savcılık hazırlık soruşturması sürüyor. Hukukçular Birliği’ne mensup bir grup avukat tarafından Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen suç duyurusu dilekçesinde Erdoğan’ın TCK’nın 288 ve Anayasa’nın 138’inci maddeleri gereğince ’adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ ederek ’Anayasal suç’ işlemekten cezalandırılması istendi. Erdoğan’ın, ’Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri’ adlı konferansını iptal eden İstanbul 4’üncü İdare Mahkemesi’nin kararı ve kararı veren hakimlerle ilgili sözleri de delil olarak dilekçede yer aldı.
İŞTE O KONUŞMALAR: Erdoğan’ın 22 Eylül ve sonrasında yaptığı ve suç duyurusuna konu olan konuşmalardan bazıları şunlar: "Yargı makamının, buraya katılacak konuşmacıların, bana göre, kariyerini tartışma hakkının olmadığını ilan etmek istiyorum. Bunun sponsoru kimdir, parası nereden geliyor? Bunu devletin idari kurumları araştırır, onlar yapar, rektör yapar, gerekiyorsa YÖK yapar. Durumdan vazife çıkartma mantığının hortlatılmasını kabul etmek mümkün değil. Ermeni Konferansı’na ilişkin yürütmeyi durdurma kararını tasvip etmiyorum. AB sürecinde müzakere arefesinde bunun hortlatılmasını kasıtlı buluyorum ve provakatif hareket olarak görüyorum." "Bürokrasi değişime direnç gösteriyor, birileri ideolojik davranarak ön kesme gayretine giriyorsa bunlara özellikle ülke kurumlarının asla alet olmaması gerekir." konuşmalarındaki bu sözleri karar veren mahkemeye karşı ağır hakaret, tahkir, tavsiye ve telkinlerde bulunduğunun belirtildiği dilekçede "Bu ülkenin Başbakanı olmak, yasaların üzerinde davranmayı asla gerektirmez. Yargıyı adeta emrinde bir kurum gibi görüp azarlaması, bulunduğu makam ile bağdaşması mümkün değildir" ifadeleri yer aldı. Funda KESKİN
Dilekçede ayrıca aralarında Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Avrupa Birliği Komisyonu Üyesi Christina Nagy’nin hakkında da aynı suçlardan işlem yapılması istendi.