S&P: Bizi kimse kopyalayamaz not vermeye devam edeceğiz

ULUSLARARASI kredi derecelendirme kuruluşu Standart & Poor’s (S&P) Global Operasyonlar ve Analizlerden Sorumlu Başkanı Paul Coughlin, Türkiye’nin, S&P ile reyting anlaşmasını tek taraflı iptal etmesi olasılığına ilişkin, “Fransa reyting anlaşmasından 2000 yılında çekildi. Fransa’yı derecelendirmeye devam ediyoruz” dedi. S&P’nin 1 Mayıs’ta Türkiye’nin kredi notu görünümünü “pozitiften durağana” çevirmesiyle ilgili hükümetin gösterdiği tepkiye ilişkin soruları cevaplayan Coughlin, “Bazen şirketlerden ve ülkelerden bizimle olan anlaşmasını fesih edenler olabiliyor, bazı ülkeler ayrılıyor. 127 ülkeyi değerlendirmeye devam ediyoruz” diye konuştu.

İstek dışı da derecelendirilir
Türkiye’nin kredi derecelendirme kuruluşu ile anlaşmasını feshetmesi durumunda herhangi bir derecelendirme yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine Coughlin, Fransa ile olan ilişkilerini örnek gösterdi. Coughlin, “Fransa reyting anlaşmasından 2000 yılında geri çekildi. Fransa’yı halen derecelendirmeye devam ediyoruz, çünkü finansal piyasalar için büyük bir oyuncu ve müşterilerimiz için önemli olduğunu düşünüyoruz” yorumunu yaptı. Ülkelerin isteği dışında da derecelendirmeye tabi tutulabileceğini belirten Coughlin, “Derecelendirmemize baktığınızda, Fransa’nın derecelendirmesinin yanında talep edilmemiş derecelendirme (non-requested rating) notunu görebilirsiniz” dedi.

Liderliğimiz devam edecek
Coughlin, S&P, Moody’s ve Fitch gibi kuruluşlara alternatif olarak yeni kredi derecelendirme kuruluşlarının kurulması için çeşitli ülkelerde çalışmaların başladığının hatırlatılması üzerine ise, “Biz bu durumda karşısında rahatız. Hindistan ve Japonya gibi ülkelerde de bazı küçük derecelendirme kuruluşları var” bilgisini verdi. Coughlin, “Bizim derecelendirme kabiliyetimizi kopyalamak çok zordur. Kendi pozisyonumuzla ilgili rahatız. İşimizin doğasında bu var. Birçok müşterimiz derecelendirmelerimiz sonucunda hayal kırıklığına uğrayabilir. Reyting işine girmek isteyenler varsa, tabii ki girebilirler. Biz bu alanda küresel lider olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Ash ve Lagarde’dan Erdoğan’a destek

S&P, 1860 yılında Henry Varnum Poor tarafından kuruldu, 1941’de şirket haline geldi. Özellikle 1970’li yıllardaki ekonomik bunalımın getirdiği borç krizleri ve 1982 yılında Meksika’nın yaşadığı ekonomik sarsıntının, para sisteminin uluslararası işleyişinde öngörü gerektiren bir uyarı sistemini doğurması üzerine S&P, giderek daha fazla uluslararası şirketin ve ülkenin kredi derecelendirmesini yapmaya başladı. S&P, geçen yıl eylül ayında, Türkiye’nin yerel para cinsinden kredi notunu yükselterek, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısıyla yeni Türkiye ofisini tanıtmıştı. S&P’nin, mayıs başında Türkiye’nin kredi notu görünümünü pozitiften durağana çevirmesi üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tepkisine, Royal Bank of Scotland’ın (RBS) Başekonomisti Timothy Ash ile Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’dan destek gelmişti. Ash, “Başbakan haklı, S&P yanlış yaptı” derken, Lagarde da “Bazen yapılan değerlendirmede bir hata varsa bu dile getirilmeli. Hatanın gerekçelerinin anlatılmasında bir sakınca yok” açıklamasını yapmıştı.

Hindistan’ın milli geliri düşük, döviz rezervi fazla

GEÇEN hafta İstanbul’daki basın toplantısında Türkiye Baş Analisti Eileen Zhang krizdeki Avrupa ülkelerinin notlarını Türkiye’den yüksek tutmalarının gerekçesi olarak Türkiye’nin kişi başı milli gelirini göstererek, “Türkiye’nin geliri 5-10 bin dolarla orta düzeyde” ifadelerini kullanmıştı. S&P’nin neden kişi başı milli geliri Türkiye’nin 10’da biri olan Hindistan’ı yatırım yapılabilir ülke notu ile değerlendirdiği sorusuna cevaben Paul Coughlin, “Türkiye döviz borçlanmasına mı gidecek, yoksa döviz  birikimini mi artıracak, ona bakıyoruz. Türkiye Amerika’dan sonra en yüksek cari açık veren ülke. Hindistan ise dünyanın en büyük döviz rezervlerinden birine sahip. , Hindistan’ın milli geliri düşük ama döviz rezervi yüksek” yanıtını vermişti.