Rusya’da ‘en büyük yabancı inşaatçı’ oldu, Avusturyalı Porr’da hisseyi katlayacak

Güncelleme Tarihi:

Rusya’da ‘en büyük yabancı inşaatçı’ oldu, Avusturyalı Porr’da hisseyi katlayacak
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2010 00:00

Rusya’da 2009 yılında en büyük yabancı inşaat şirketi olan Rönesans’ın sahibi Erman Ilıcak, Avusturyalı dev Porr’daki payını yüzde 25.1’e çıkarmaya çalışıyor. Ilıcak, Küçükyalı’da 30 bin metrekare kiralanabilir ofis alanı, 65 bin metrekare alışveriş merkezi ve 5 yıldızlı 400 odalı bir otelin yer alacağı 300 milyon dolarlık bir projeye başlayacaklarını söyledi.

BİRKAÇ yıldır Forbes dergisinin ‘dünyanın en zenginleri listesi’ne girmeyi başaran Rönesans Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak, bu yıl 2 milyar dolarlık servetiyle 488’inci sırada yer aldı. Ilıcak’a göre bu listelere girmek uluslararası iş yapanlar için iyi, yapmayanlar için kötü. Dünyanın 62’nci büyük inşaat şirketi olan Rönesans, geçen yılı 1.1 milyar dolar ciro ile kapattı. Toplamda bitmiş ve devam eden 40 projesi var. Haftanın 4 iş gününü dünyada şantiyelerinin olduğu 25 farklı şehirde geçiren, ofissiz bir iş hayatı süren ‘göçebe patron’ Erman Ilıcak ile Rönesans’ı ve iş yaşamının dışında kalan öyküsünü konuştuk.

Küçükyalı’da dev proje

En çok parmak ısırtan başarı öykülerinden biri de sizinki. Kriz sonrasında neler yapıyorsunuz?
Rusya’nın ardından Katar, Libya, Suriye, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan’da yeni projeler alarak geliştik, krizden büyüyerek çıkmayı başardık. En son Kozzy’yi açtık. Adana ve İzmir’deki alışveriş merkezlerini (AVM) seneye açacağız. Şu anda 6 tane faaliyette olan 6 tane de yapımı süren AVM var. İki AVM de Rusya’da sürüyor. Avusturyalı Porr’da payımızı yüzde 10.2’den yüzde 25.1’e çıkarmaya çalışıyoruz. Altyapı işlerine de gireceğiz. Gelecek Avrupa’da değil Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde. Orada bize ihtiyaç var. Ticari gayrimenkulde en hızlı büyüyen ülkelerden biri Türkiye. Şimdi Küçükyalı’daki dev projeye çalışıyoruz.
/images/100/0x0/55eb0b97f018fbb8f8a774ec

Vakıflardan arazisini kiraladığınız proje bu. Neler olacak orada?
Business park tasarladık. 30 bin metrekare kiralanabilir ofis alan, 65 bin metrekare AVM ve 5 yıldızlı 400 odalı bir otelin olacağı dev bir poje. Yaklaşık 300 milyon dolarlık bir yatırım yapacağız. 3 yılda bitmesini planlıyoruz. Marriott otelinin yanında ofis kulesi olacak. İstanbul’da en büyük eksik ofisler.

Çevrede 5 trilyon dolar var

AVM yatırımlarının nispeten azaldığını söyleyebilir miyiz?

Türkiye’de yabancı yatırımcılar aradığını pek bulamadı. İyi tanımadan çok hızlı hareket ettiler. Benzer hataları İspanya ve Portekiz’de yapmışlardı. Sistem çökünce hepsi yara aldı ve frene bastı. Yabancıların yaptığı yatırımlar neredeyse durdu. Krediler zor, belediyeler daha titiz. Bu toz bulutundan sadece iyi olanlar çıkabilecek. Türkiye’de AVM sayısında değil bazı bölgelerde yoğunlukta sıkıntı var. Öyle şehirler var ki bir tane bile AVM yok. Şimdi Türkiye’deki tecrübeyi çevre ülkelere taşıma zamanı. Biz Libya’ya bir gezi yaptık. Gelen 90 perakendeciden 72 tanesi bağlantı kurdu. İsmet İnönü “Dünya yeniden kurulacak ve Türkiye yerini alacak” demişti. Şu anda onu yaşıyoruz. 10 yıl önce hazır değildik 5 yıl sonra geç olur. Türk markalar dünyayı sarıyor. Etrafımızda 5 trilyon dolarlık bir ekonomi var. Komşularla ilişkiler düzeldi. 10 yıl önce Suriye’ye neredeyse tankla tüfekle giriyorduk. Şimdi ilişkiler iyi. Artık taşeron değil müteahhit hatta yatırımcıyız.

Rusya’da 9 bin 500 çalışan

Patronlar zengin şirketler yoksul
Erman Ilıcak, “Türkiye’nin sıkıntısı patronlar zengin şirketler fakir. Bizim 20 kadar kâr ortaklı arkadaşımıza işler emanet edildi ve öyle büyüdük. Para her zaman bulabilirsin ama mesele işi emanet edebilecek insan bulabilmek” dedi.



Rusya’da Türk şirketler çok aktifti. Bu hâlâ devam ediyor mu?
2009’da Rusya’da en büyük yabancı inşaat şirketi olduk. 9 bin 500 çalışan, 14 tane şantiyemiz var. Rusya ithalata sınırlama getirince global şirketlerin çoğu yatırım yapmak zorunda kaldı. Biz de onların fabrikalarını yapıyoruz. Peugeot ve Volvo ile 13 çimento fabrikası yapıyoruz.

Kriz nedeniyle sizin de halka açılma planlarınız ertelendi. Ne zaman planlıyorsunuz?
Türkiye, Rusya ve Ukrayna’da portföyü olan bir şirket olarak Rönesans GYO’yu 2011’de halka açmayı planlıyoruz. Şu anda 2 milyar dolar civarında bir portföyümüz var.

Geceleri yatmak dert sabahları da kalkmak

Çocuklarla 06.30-07.00 gibi uyanırım.
Zor kalkan bir insanım. Hep böyleydim; okul hayatımda da böyleydim.
Tabii ki gece de yatmak problem.
Hafta sonu ve pazartesi Ankara’dayım, kalan günler Libya, Katar, Suriye, Rusya, Avusturya, İstanbul’da bir yerlerdeyim.
Mutlaka haber kanallarını açar, 4-5 gazeteyi tarayarak güne başlarım.

Bir sürü başarısız girişimim oldu

Bu kadar büyük şeyler planlamamıştım; öyle gelişti.
Üniversite sınavı öncesi tercih yapardık. TIP, inşaat mühendisliği hepsini yazmıştım. 8. tercihimi kazandım. Sevdiğimi sonradan anladım.
Girişimcilik hep aklımda vardı. Üniversitedeyken bir sürü başarısız girişimim oldu.
Ama profesyonel çalışırken, hep girişimci olacağımı biliyordum.
Rekabet, strateji takıntım vardır.

Odasız patronum informal toplanırım

Dünyada 20 farklı şehirde ofisimiz var. Benim bir tek Ankara’da odam var.
Sürekli takip etmem gereken 25 şehirde odasız çalışıyorum. İşi yapan benim sonuçta; odalar değil.
İnformal toplantı severim.
Rusya’da yemek masasında yaparız. Genelde yemekli, birkaç saatlik rahat toplantılar? Ofiste pek toplantı yapmam.
Şantiyede de işçilerle yemek yerken toplanırım. Samimi ortamdan yanayım.

Ankara sabahlarında kick-boks

Ankara’da olduğum sabahlar hocayla kick-boks yaparım.
Arkadaşlarla bir-iki gün basketbol oynarız.
Bireysel sporları; yüzme, yürüme pek sevmem, sıkılırım.
Sporda mutlaka bir mücadele ve kontakt olmalı. İşin içinde top varsa iyi.
Yıllarca basketbol oynadım.

Mühendisin hayatı siyah-beyazdır

Çok boş vaktim yok. Vakit bulursam spor.
Sinema izlemeyi severim.
Fevzi Akkaya “Mühendisin hayatı siyah-beyazdır” derdi. Çok haklı. Öyle renkli bir hayatım yok.
Benimki küçük bir çantayla taşınabilir bir hayat.
Bütün hobim çocuklarım.

Zehirlenmemeye dikkat ederim

Her sabah kızarmış ekmek ve bal yerim.
Meyve falan... Öyle özel bir diyetim yok.
Öğlen yemeklerini hep atlarım. Akşamları geç yiyorum ne yazık ki.
Çok seyahat ettiğim için hemen her şeyi yerim. Zehirlenmemeye dikkat ediyorum.
En çok Türk mutfağını severim. Kebapa düşkünümdür.

Şantiyede çok yemek yedim

Şantiyede çok yemek yedim. Her şeye alışkınım bu yüzden.
Kalabalık mekanları severim. İnsanları gözlemlemek, dokuyu anlamak isterim.
İşimin de bir parçası olarak yeni yerleri denerim.
Trendleri incelerim. Mimari olarak da ofis, bina, yeni restoran ve mekanlara bakarım.
Seyahatlerimde hep yerel mekanlara giderim.

Ailemin normal bir hayatı var

Yazın ailece 4 hafta tatil yaparız. Aslında bu tatili ailem yapıyor ben işlerden fırsat buldukça yanlarına gidiyorum.
Tabii ailemin normal bir hayatı var. Arada da tatilleri oluyor ama ben pek katılamıyorum.
Hayatım boyunca hiç kaymadım. Ama ailem ara sıra kayar.
8, 3.5 yaşlarında ve 6 aylık üç çocuğumuza uygun tatiller yapmaya çalışıyoruz.

Araç dört teker, bir motordur

Sadece Ankara’da iş için kullandığım şoförlü bir Mercedes var.
Otomobillere, lükse pek ilgim yok.
Öyle deneme sürüşleri falan yapmam.
Benim için araba 4 teker bir motordur.
Güvenli olmasını önemserim.
Üstü açık Bentley’i nadiren kullanıyorum.


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!